58. Bölüm: Bir Varmış, Bir Yokmuş.

18 5 4
                                    

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...

Bir kız varmış bu masalda. Mermer tenli, oldukça zayıf. Saçları kumral, uçları sarı ombreli ve dalgalı. Gözleri bal rengi ama yorgun.

Kamerada ilk önce düz bir kadeh görünmüş. Bir el tutuyormuş bu kadehi. İçinde turuncu renkte bir içki vardı, konyak. Bardağın dibinde daha erimemiş olan haplar...

Ezgi'den:
İçinde uyuşturucu olan içkiyi içerken farkında olmadan evden çıkıp bahçedeki havuzun kenarına gelmiştim. Diğer günlere göre bu sefer daha yüksek doz almıştım. Beynim uyuşmuştu.

Ne yapıyorsun sen Ezgi. Niye yapıyorsun bunu kendine...

Kadehi kafama dikip bütün içkiyi bitirdim ve gözlerim havuza takıldı. O an bir şey yankılandı kafamda. Bir ses.

Yapabilirsin. Atla havuza. Nefes alma. Bırak kendini. Boğul. Öl. Kurtul. Bitsin her şey.

Kadehin elimden kaymasıyla kendimi suya bırakmam bir oldu. Bardağın kırılma sesini duymamaları mümkün değildi. Çırpınmıyordum bile. Nefesimi tutmuştum. Boğulmak istiyordum.

"Ezgi!"
Uzaktan bir ses gelmişti ya da ben öyle sanmıştım. Hayır, Barış'tı bu. Gerçekti.

Gözlerimi kapalı tutuyordum. Bitiyordu artık. Kurtuluyordum.

Sargılı bileklerim, havuzdaki klor yüzünden yanmaya başlamıştı.

Tam suyun içinde tüm nefesimi verdiğimde, biri daha havuza girdi. Barış sanmıştım ama değildi.

Evgin Yesari.

Belimden kavradı beni, su omuzlarıma gelecek hizada yukarı çıkardı beni.

O an derin bir nefes aldım. Yuttuğum suları öksürürken çıkardığımda bir şey fark ettim. Evgin'in belimi kavrayan kolu gevşiyordu. Kendini bırakmamak için çaba gösteriyordu. Gözleri kapanıyordu. Neden? Ne oluyordu?

Panik içinde onu süzmeye başladım. Elleri, kolları, gözleri, yüzü... Ve gördüm.

Karnından suya kanlar yayılıyordu ve koskoca semt, sadece benim çığlıklarımla yankılanıyordu.

RastlantıWhere stories live. Discover now