3.Bölüm:Acı İçerisindeki Ruh

34 7 1
                                    

yeni bölümden selamlar;

 bölüme başlamadan oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım

                                          keyifli okumalarr.



Hangi acıyı unutmalıydım önce, hangisini silmeliydim, insan hangi acıyı silerdi önce peki ya  acılar silinir miydi? unutulur muydu? yada yok edilebilir miydi? sanmıyordum.

eğer insanlar acılarını silebilseydi acı içerisinde yazılan onlarca kitap yazılamazdı 

 çünkü insan bir tek acıyı taklit edemezdi. acı vardı ve yok olamazdı, silinemezdi veya unutulamazdı 

saatlar sonra karakolda buldum kendimi bir yanımda annem öbür yanımda ablam vardı ikisi de ağlıyordu ben ise darmadağındım üzerimde derya'nın kanına bulanmış elbisem vardı hala kan kokuyordu ve midemi bulandırıyordu ama bunu umursayacak durumda değildim düşünmekle meşguldüm  düşünecek o kadar çok şey vardı kı düşünmeyip kenara atmak imkansızdı niye yapmışlardı mesela, niye gencecik bir kızı öldürmüşlerdi.

düşüncelerim bir kara delik olup beni içerisine çekmeden polis memuru ifademi almak için beni çağırdı ayağa kalktığım sırada karşımda birini gördüm siyah uzun kabanı, kafasındaki şapkası ve yüzündeki maske ile yüzünü seçmek imkansızdı ama ben onu gördüğüm an zaten tanıdım o; deryanın ölmesine sebep olan adamdı, benim ağzımı kapatıp sonuza kadar konuşmamı engelleyen adamdı, ben ona kilitlendiğim sırada işaret parmağını dudaklarına götürerek bana susmam gerektiğini hatırlattı, bana seslenen polis memurunu umursamadan ona doğru yürüdüm yanına vardığım an tokatı yüzüne indirdim kafası yana düştüğü an kulağına yaklaşıp 

"ne olursa olsun, kim olduğunu bulacağım ve senin hayatının en büyük cezasını alman için elimden geleni yapacağım buna emin ol!"

kafasını kaldırıp anneme baktı ve sonra bana alayla bakıp

"kaybetmek istiyorsan elinden geleni ardına koyma"dedi 

dalga geçer gibi konuşmasına karşılık sinirle ona baktım

"ben kaybetmem, görürsün bu savaşta kaybeden ben olmayacağım"

annem arkamdan beni çekiştirince ona uyup arkamı döndüm ve polisle beraber sorgu odasına girdim, polis anında sorularına başlarken ben sessiz kaldım,

"tokat attığınız adam kimdi"

sessiz kaldım

"arkadaşınızı kimin öldürdüğüyle alakalı bir fikriniz var mı?"

sessiz kaldım 

"arkadaşınızın kavgalı olduğu biri var mıydı"

yine sessiz kalmıştım.

Polis memurunun sorduğu bütün sorulara karşı sessiz kalma hakkımı kullanmıştım fakat en sonunda"arkadaşınızı siz öldürmüş olabilir misiniz"diye sorunca kan beynime sıçramıştı nasıl polis memuruna saldırdım, beni nasıl dışarıya çıkardılar veya ne ara tek başıma yürümek istediğimi bilmiyordum ama şu an bir ara sokakta tek başıma yürüyordum 

sokak lambasının aydınlattığı yolda düşündüğüm şeyler sokak lambasının yaydığı ışık kadar aydınlı değildi 

bir anda duyduğum sesle olduğum yere kaldım ve sese kulak verdim 

"Ayla" ismimin uzatılarak ve korkutucu bir biçimde söylenmesi ile etrafıma baktım o sırada o ses tekrar konuştu 

"boşuna bakma beni göremezsin" bu kişinin deryanın katili olan adam olduğunu anladığımda beni ara sokakların birinde yakalamasının iyi olamayacağını düşünerek arkamı dönüp gidiyordum ki sokağın çıkışında bir adam durmuş olduğunu gördüm diğer tarafa dönmüştüm ki orada da bir adam olduğunu görmüştüm 

"boşuna uğraşma  buradan çıkış yok" adamın konuşmasıyla istemesem de ona hak vermiştim burası cehennemdi ve buradan çıkış yoktu ve biliyordum beni de öldürecekti 

duvar dibine oturdum gözlerimden yaşlar akarken bacaklarımı kendime çektim ve kafamı bacaklarıma yasladım iyi tarafından düşünmeliydim en azından ölürsem acı içerisindeki ruhum biraz daha rahatlardı belki 

adım seslerinin yanıma kadar geldiğini hissettim 

"öldüreceksin beni" diye mırıldandım kendimden emin bir sesle 

duyduğum silah sesi ise bunu doğrulamak ister gibi bedenimi titretmiş, kulaklarımı çınlatmıştı.


bölüm sonu...

bölüm sonu fikirlerinizi yorumlara bekliyorum efendimm

peki sizce ayla gerçekten vuruldu mu?


GİRDAPWhere stories live. Discover now