8.Bölüm: Özlem

18 4 0
                                    

Gözlerimi açtığımda kendimi bir hastane yatağında bulacağımı düşünmüştüm, fakat düşündüğümün aksine kendimi siyah tavanlı geniş bir odada bulunca kaşlarımı çattım.

Kalkmak için hareketlendiğimde kolumda bir acı hissettim, hafifçe inleyerek bakışlarımı koluma çevirdim, kolumda serum vardı.

Neredeydim ben? Neler oluyordu?

Ben sorularla boğuşurken içeriye Ceyhun girdi uyandığımı gördüğünde gülümseyip yanıma oturdu

"Seninle sürekli hastanelerde karşılaşıyorduk, bu sefer bir farklılık olsun dedim." 

Kurduğu cümle ile anladım ki onun evindeydim bayılınca beni buraya getirmiş olmalıydı. peki ya ben Ceyhun'a abisini gördüğümde neden bayıldığımı nasıl açıklayacaktım? Bir fikrim yoktu ve bu can sıkıcı bir durumdu.

Ceyhun bana bakıp derin bir nefes aldı ve

"Ne oldu da birden bayıldın ayla"

"ceyhun, inan bilmiyorum, yani o an başım çok döndü zaten sabahtan midem biraz kötüydü ama seni ekmek istemediğim için buluşmayı iptal etmedim. o an  bir anda ayağa kalkınca dengem bozuldu sonrasını hatırlamıyorum zaten." kısa bir zamanda nasıl bu kadar hızlı yalan söylediğimi bilmiyordum iyice yalancı olmuştum.

ceyhun bana bakıp kafasını anladım dercesine salladı ve konuşmaya başladı

"keşke buluşmayı iptal etseydin senin sağlığından önemli değil sonuçta, ama olan oldu artık yapacak bir şey yok" cümlesini bitirdikten sonra kapı tıklatıldı ceyhun 'gel' deyince içeriye karan girdi hayatımı elimden alan o adam, özgürlüğümü, ruhumu elimden alan o adam.

onu görünce bedenimi bir korku dalgası kapladı, derin derin nefes almaya başladım, o ise ona olan bakışlarımı es geçerek Ceyhun'a döndü ve ona göz kırparak tekrar bana döndü

"Geçmiş olsun hanımefendi,ben Ceyhun'un abisiyim ismim karan çok memnun oldum"

Onu tanımasam bu konuşmalarından dolayı kibar biri olduğunu düşünürdüm.

Peki ya , Ceyhun ilerde bütün olanları öğrenirse abisinin bir katil olduğu gerçeğini nasıl kaldıracaktı, daha kötü olan ise Ceyhun beni kurtarmak için kendi abisini vurduğu gerçeğini nasıl kaldıracaktı.

Gerçekler neden bu kadar acımasızdı, gerçekler veya doğrular insanı her zaman mutlu etmiyordu evet gerçeklerle yaşamak, gerçekleri bilmek doğruları öğrenmek her ne kadar güzel gibi gözükse de insan bazen hayallerle veya yalanlarla yaşadığında daha mutlu olabiliyordu çünkü gerçekler her zaman can yakıyordu.

Ceyhun ve abisi biraz daha konuştuktan sonra karan odadan çıktı ve Ceyhun bana döndü ve beklemediğim bir teklifte bulundu.

" Ayla, bu akşam karakoldaki çok sevdiğimiz bir amirimiz emekli oluyor bizde onun için küçük bir parti gibi bir şey organize ettik ve ben senin de gelmeni istiyorum en azından son yaşanan olaylardan sonra kafanı toparlarsın diye düşünüyorum ama kabul etmezsen anlarım"

Cümlesini bitirdiğinde derin bir nefes aldı ve gözlerini benden kaçırdı, gergin gibi duruyordu teklifini kabul etmeyecek olmam onu endişelendiriyor ve gerilmesine sebep oluyordu, Beden dilini iyi bilirdim ve bu bazen çok işime yarıyordu açıkçası.

" Ceyhun, sen benim hayatımı kurtardın  sana bir  teşekkür borcum vardı böylelikle onu da kapatmış oluruz."

" yani geliyorsun?" Diye sordu tereddütle
Gülerek cevap verdim.

" evet yani geliyorum" dedim onun taklidini yaparak. Yüzünde anlamadığım bir ifade varken yapmacık sinirli bir ses tonuyla mızmızlanarak konuştu

" benimle istihza etme ayla"

Kullandığı terime mi gülsem yoksa yüzü ifadesine mi bilemiyordum zira şuan küçük bir çocuktan farkı yoktu.

***

Saatler sonra Ceyhun'un evinden çıkmış kendi evime gelmiştim annemden bir ton azar yedikten sonra hazırlanıp evden çıkmıştım önce markete gidip beni öldüreceğine inandığım abur cuburlarımı almıştım sonra ise bir bankta oturup olanları düşünmeye başlamıştım zira yaşadığım kötü olayları sonra düşünmek üzere beynimin arka taraflarına atmaya devam edersem beynim yanabilirdi ve bu isteyeceğim son şey bile olmazdı.

Önce Ceyhun'u düşünmeye başladım
Ceyhun çok sakin bir insandı her şeye aşırı derecede sakin tepki veriyordu çok metanetli bir insandı ben tam tersiydim sinirlendiğim zaman her yeri yakar yıkardım sakinleşmem çok zor olurdu.

Ben gittikçe harlanan bir ateştim o ise sakin ve serin bir deniz...

***
Akşamki parti için oldukça heyecanlıydım ilk defa Ceyhun'la bir partiye katılacaktım hızlıca önünde durduğum mağazaya girip elbise bakmaya başladım kırmızı, beyaz, mavi,bordo, siyah, uzun, kısa bir sürü çeşit vardı ve ben kararsız kalıyordum.

Yaklaşık bir buçuk saat boyunca bir sürü mağaza gezmiş bir sürü elbise denemiştim çok zorlanıyordum çünkü ilk defa Derya olmadan bir davete katılacaktım ve kendimi aşırı derecede boşlukta hissetmiştim ama sonunda elbisemi bulmuştum, zümrüt yeşili v yaka uçları fırfırlı diz hizası bir elbiseydi altına beyaz topuklu ayakkabı ile çok güzel olurdu onu alıp eve geçtim ve hazırlanmaya başladım hafif bir makyaj yapıp elbisemi giymiş saçlarımı da su dalgası yapıp açık bırakmıştım evden çıktığımda Ceyhun'u gördüm arabanın önünde beni bekliyordu siyah bir takım giymişti, ona gülümseyip biraz konuştuktan sonra arabaya bindik

Gittiğimiz yer çok ahım vahım bir yer değildi zira çok normal insanların bulunduğu beyazlar içerisinde orta boy bir salondu bir tarafta yemek alanları bir tarafta müzik orkestrası masalar, bar bölümü ve ortada büyük bir sahne vardı Ceyhun'un yönlendirmesiyle bir masaya oturduk biraz müzik dinledikten sonra sahneye 50-55 yaş arasında takım elbiseli bir adam çıktı ve elindeki mikrofonu dudaklarına yaklaştırıp konuşmaya başladı.

" öncelikle hepiniz hoş geldiniz, bugün tam 22 yaşında başladığım polislik mesleğime 52 yaşında veda etme vakti, polis olmak için, akademiye girebilmek için çok çabalamıştım şimdi ise çok tecrübeli bir şekilde bu işten ayrılıyorum ama tabii bir yollarından çekilmezsek yeni nesile yer kalmaz sahaları biraz onlara bırakmak gerek, bu organizasyonu ayarlayıp beni düşünen herkese ve buraya kadar gelen sizlere çok teşekkürler iyi eğlenceler diliyorum"

Adam sözlerini bitirip alkışlarla yerine geçerken güzel bir müzik çalmasıyla herkes ayağa kalktı o sırada  Ceyhun bana dönüp ayağa kalktı ve elini bana uzatıp

" bu dansı bana lütfeder misiniz güzel hanımefendi" dedi gülümseyerek

Gülerek elini tuttum ve " Tabiki" dedim

Böylece beraber ayağa kalkıp dans etmeye başladık Ceyhun'un bu kadar yakınında olmam beni heyecanlandırsa da çalan şarkının sözlerine odaklanmaya çalıştım.

Her erin bahtına, bir güzel düşer
Sen de tek menim
Yadıma düştün
Nazende sevdiğim, yadıma düştün

Sen de tek menim yadıma düştün
Nazende sevdiğim yadıma düştün

Sensiz dağ döşüne çıktım bu seher
Öttü kumru gibi Gülşen laleler

Bes niye yalgızsın sordular eller
Böyle bir üzgünüm yadıma düştün
Nazende sevdiğim yadıma düştün...




Bölüm sonu...

GİRDAPUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum