9.Bölüm:Yaşamanın zorluğu

12 4 0
                                    



3 gün sonra..

Arabadan sakince indim, ve etrafıma baktım konum burayı gösteriyordu sıkıntılı bir nefes verip ay ışığının aydınlattığı ortamı incelemeye başladım.

Kocaman bir çınar ağacının altında bir mezar vardı, çok korkutucu duruyordu korku dolu gözlere mezarı incelerken simsiyah bir karga geldi ve mezar taşının üstüne konup ötmeye başladı.

Aslında Mezarlıklardan korkmazdım bana göre mezarlıklar en güvenli yerlerdi. çünkü ölüler kimseye zarar vermezdi geceleri İstanbul sokaklarında dolaşmaktan ise mezarlıklarda dolaşmak daha güvenliydi.

Fakat şu anki ortamın korkunç olmadığını iddia edemezdim yutkunarak önüme döndüm küçük bahçe Işık'larının aydınlattığı yolu takip ederek ormanın derinlerinde bulunan ağaçların etrafını sararak görünmesini neredeyse imkansız kıldığı eve ulaştım, kapının üstüne ufak bir not kağıdı yapıştırılmıştı onu alıp okudum.

" anahtar mor çiçekli saksının altında eve gir üst kattaki banyoya bak!"

Ne yapmaya çalıştığını anlamasam da bu notu kimin bıraktığını tabiki biliyordum.

Notta yazan mor çiçekli saksıyı aradım,
Kısa bir arayışın sonunda saksıyı bulup kaldırmış ve anahtarı almıştım, anahtarla kapıyı açmış ve içeriye girmiştim içerisinin karanlık olmasından mütevellit içeride ne olduğunu göremiyordum telefonumun ışığını açıp etrafta lamba anahtarını bulmaya çalıştım kapının hemen yanında olduğunu görünce ışığı açtım.

Orta büyüklükte bir salon vardı karşımda.
Koltuk, sehpa, tv ünitesi gibi eşyalar beyaz diğer eşyalar ise siyahtı.
Çantamı ve montumu koltuğa bırakıp notta yazdığı gibi yukarıya çıktım ve banyoya gittim, banyonun aynasında bir not daha vardı derin bir nefes verip o notu da elime aldım.

"İkinci kattaki yatak odasında yatağın yanındaki lamba."

Oyun mu oynuyordu bu adam benimle anlamıyordum. Ama yine de dediğini yapıp yukarı kata çıktım ve yatak odasını buldum notta bahsedilen lamba açıktı ve üzerinde bir not daha vardı lambaya ilerledim ve notu alıp okudum.

" koridorun sonundaki çalışma odasına git, kapının yanındaki kitaplıkta üçüncü rafta 6.kitabı bul!"

Cidden benimle büyük bir oyun oynuyordu ve bu canımı sıkmaya başlamıştı.

Bahsettiği çalışma odasına gitmiş kitabı bulmuştum ama bu sefer bir not yoktu üzerinde, ne yapacağımı bilmiyordum bu kitapla.

Kitabı elime alıp incelemeye başladım ismi yazmıyordu kırmızı kapaklı eski bir kitaptı onu yerine koyacağım sırada kitabın bıraktığı boşluktan kitaplığın arkasında bir şey olduğunu fark ettim, hızla o raftaki bütün kitapları indirdim, kitaplığın arkasında demir bir kapı olduğunu gördüm. Kitaplık çok ağır gözükmüyordu itebileceğimi düşünerek kenarına geçtim ve ittirmeye başladım biraz uğraşmanın sonucunda kitaplık tamamen kenara çekilmiş ve demir kapı gözler önüne serilmişti.

Kapının üzerindeki not kağıdını alıp okudum

" buraya kadar iyi geldin tebrikler.
Kapının şifresi doğum yılın."

Yere çöküp ağlamak istiyordum benimle dalga geçiyor olmalıydı gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve sakin kalmaya çalışarak doğum yılımı kapının üstündeki şifre paneline girdim kapı gürültülü bir sesle açılınca içeriye kafamı uzatıp baktım yukarıya doğru yuvarlak şekilde uzanan merdivenler vardı.

İlk başta fark etmemiştim ama dışardan bakınca evin bir katı daha vardı ve içeride bir merdiven yoktu bunu daha önce fark etmemiş olmama şaşırıyordum, düşüncelerimi bir kenara bırakıp dikkatle yukarı çıkmaya başladım. Merdivenlerin sonuna geldiğimde yerlerde gül yaprakları olduğunu gördüm, biraz daha ilerleyince kocaman bir terasta olduğumu fark ettim, terasın ortasında bir masa kuruluydu, şampanyalar, mumlar, gül yaprakları, led ışıklar ve kocaman bir gül buketi neler olduğunu anlamaya çalışırken arkamdan bir ses geldi.

" normalde papatya alacaktım ama tam üç gün önce seninle dans ederken bir şey fark ettim, sen tamamıyla bir gül gibisin
Gözlerin, bakışların, kokun, her şeyinle eşsizsin aynı bir gül gibi"

Duyduğum her cümle ile yüzümdeki gülümseme biraz daha büyüyordu, arkamı dönüp yeşil gözlerine baktım.

" normalde çiçeklerin dalından koparılmasına karşıyım ama bu güzel çiçekleri asla geri çevirmem hele  ki sen bu cümlelerinle onları daha da değerli kıldıysan asla geri çevirmem. Ömrümün sonuna kadar saklayacağıma emin olabilirsin."
  
Ceyhun sözlerimle gülümseyip çiçeği aldı ve bana uzattı, çiçekleri elinden alınca masaya geçmemiz için işaret verdi, masaya oturduğumuzda önümdeki bardağa şampanya doldurdu ve beraber sohbet ederek yemek yemeye başladık

Yazarın anlatımıyla;

Ceyhun ve ayla hayatlarının en güzel gecesini yaşıyordu, birbirleriyle geçirdikleri her vakit onların hayatlarına anlam katıyor onları mutlu ediyordu.
Tabii nereden bileceklerdi ki onları çok büyük bir tehlikenin beklediğini.
Zira karan kardeşi dahil bu hayattaki kimsenin mutlu olmasını istemiyordu, hayat ona bir mutluluk vermemişti, sevilme şansı tanımamıştı, o sevmediyse kimse sevemezdi, kimse mutlu olamazdı.
Böyle bir insandı karan, sadece kendisini düşürdü hayatındaki kimseye değer vermezdi kendi kanından olan kardeşine bile..

Gözlerini kısıp karşısındaki manzaraya baktı, babasının yıllar önce yaptırdığı bu eve Ceyhun normalde adım atmazdı ama bugün sırf bir kız için bu evi temizletmişti, yıllar boyunca boş duran bu ev şimdi kardeşinin aşkına tanıklık ediyordu.

Saate baktı karan, eğlenmeleri için yeterli vakti vermişti onlara şimdi sıra ondaydı biraz da onun eğlenmesi gerekiyordu.
Elinde duran keskin nişancı tüfeğine baktı bugün çok eğleneceği kesindi. Terasın korkuluklarına yaslanmış Ayla'ya baktı yaşadığı bir olayı canlandırarak Ceyhun'a anlatıyordu. Karan elindeki tüfeğe tekrar eğildi aylanın tam karnına hedef aldı amacı öldürmek değildi, her ikisine de acı çektirmekti. Derin bir nefes aldı ve gülümseyerek iki el ateş etti.

Aylanın Ceyhun'a bakarken gülümseyen yüzü karnına ve kasıklarına yediği iki kurşunla soldu, Ceyhun hızla yerinden kalkıp aylanın yanına gitmişti ama nafileydi ayla yere düşmüştü, bedeninin içine giren kurşunlar canını öyle çok yakıyordu ki ayakta bile duramıyordu, Ceyhun yerde acı içerisinde kıvranan kızı kucağına aldı. Annesinin cenazesinde bile ağlamayan o yeşil gözler aylanın kırmızıya bürünen vücudunu görünce anında doldu
Yalvarıyordu Ceyhun onu bırakmaması için yalvarıyordu o kimseyi sevmemişti bu güne kadar kimseye kendini açmamıştı kimseye çiçek almamıştı ilklerini yaşadığı sevmeyi onunla öğrendiği kadını kaybedemezdi. Titreyen ellerle cebindeki telefona uzandı zorlanarak ambulansı aradı ama ayla biliyordu buraya kadardı her şey bitmişti sevdiği adamın gözlerine doya doya bakmadığı için çok pişmandı keşke diyordu " keşke biraz daha baksaydım o gözlerine keşke çekinmeden sarılsaydım o bedene"

Dakikalar geçti aylanın nabzı yavaşladı gözleri kapandı, Ceyhun ise sevdiği kadının başında feryatlar etti.

Gözlerinden akan yaşlarla kucağında  yatan kadına baktı üzerindeki ona çok yakışmış beyaz tulumu kırmızıya bürünmüştü, sıcacık teni buz gibi olmuştu. Kalbi atmıyordu, ayla artık nefes almıyordu ağırlar yaktı Ceyhun, lanetler etti sevdiği kadına bunu yapan kişiye lanetler etti, bağırdı, çağırdı ve sesi gecenin karanlığına gömüldü

Umudunu kestiği sırada yakınlardan gelen ambulans seslerini duydu, ambulans görevlileri kısa süre içerisinde içeriye gitmiş Ayla'yı sedyeyle yatırmışlardı.

Ambulansa bindirilen sevdiği kadına bakarken duyduğu tek bir cümle Ceyhun'u yerle bir etmişti

" hastayı kaybediyoruz"

Dizlerinin üzerine çöktü Ceyhun boş gözlerle yaşam  mücadelesi veren kadına baktı. Ceketinin cebinden yüzük kutusunu çıkardı eğer böyle bir şey olmasaydı Ayla'ya bu yüzüğü hediye edecekti evlenme teklifi değildi aylanın hayatında yer edinmek için bir teklifti. Ama hiçbir şey beklediği gibi olmamıştı.

Yıllar sonra mutlu olduğunu hissettiği tek anda aşık olduğu kadın vurulmuştu ve belki de ölecekti.

Yaşamanın zorluğunu bilmiyordu bugüne kadar ama şimdi anlamıştı
Yaşamanın zorluğu, gözlerinde hayat bulduğun kadının  gözlerini bir daha göremeyecek olma ihtimaliydi, o da bundan korkuyordu

İçinden bir yemin etti kendine, sonuçları ne kadar ağır olursa olsun sevdiğine bunu yapanı öldürecekti...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 09 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GİRDAPWhere stories live. Discover now