4.Bölüm:Kahraman

42 8 2
                                    

kulaklarım çınlıyordu 

ayaklarımın altındaki yer dönüyor gibiydi,kalbimin ağzımda attığını hissediyordum 

ölüm böyle bir şey miydi?

fakat ben duyduğum silah sesinin aksine vücudumda herhangi bir acı hissetmiyordum, ne olduğunu anlamak için gözlerimi yavaşça aralamamla eş değer olarak polis sirenlerini duymuştum, bulanık olan görüşüm yavaş yavaş netleşirken anlam vermek istercesine gözlerimi etrafta gezdirdim, etrafımızı saran polislerin sokak çıkışlarında duran adamları tutuklayıp polis arabalarına bindirdiklerini gördüm.

En önde ise bir polis duruyordu ayaklarındaki kocaman botlar adamı dev gibi göstermişti karanlıkta pek göremesem de beyaz tenli, kumral saçlı, yeşil gözlü bir adam olduğunu düşünüyordum, elinde ise bir silah vardı büyük ihtimal duyduğum ses o silahtan gelmişti peki bu polis kimi vurmuştu?

karşımdaki katile baktığımda kolundan vurulmuş olduğunu gördüm acıyla kolunu tutarken bi anda bana kulağıma yaklaşıp

"benim ismim karan, adımı asla unutma ayla yine görüşeceğiz"deyip bir anda arkasını döndü ve nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde duvardaki çıkıntılara basarak çatıya çıktı ve gözden kayboldu, polisler arkasından sıksa da o öyle hızlı ve çevik hareketlerle tırmanmıştı ki o duvara polisler bile şok olmuştu. Yanıma birisinin geldiğini hissettiğimde kafamı ona doğru çevirdim demin gördüğüm  polis yanıma gelip elini bana uzattı elini tutup ayağa kalktığımda bana hafifçe gülümsedi 

"merhaba ayla hanım, ben yeni atanan polis memuru Ceyhun Akın memnun oldum"

"merhaba ceyhun bey bende Ayla Karasu memnun oldum" beni kurtaran oydu bi nevi benim kahramanımdı ve nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyordum.yine de yüzüne bakıp 

"teşekkür ederim kurtardınız beni"dediğimde kafasını sallayıp 

"önemli değil, sizi evinize bırakalım fakat yarın karakola ifade vermeye gelmeniz gerek"dedi 

karakoldan bıkmıştım o günü unutmak benim için zordu ve toparlanmama izin verilmiyordu fakat hayat zaten böyle değil miydi? ne durabilirdik, ne baştan başlayabilirdik, ne de geri dönebilirdik sadece ilerlemek zorundaydık ve kimse kimsenin hayatında ne yaşadığını umursamıyordu umursamayacaktı ve umursamazdı 

polisler beni evime bıraktıktan sonra annem ve ablamın azarlarını dinlemiştim bir süre sonra ise annem tarafından zorla yemek yemeye zorlanmıştım, sonra ise duş alıp yatağıma girdiğim sırada telefonuma bir mesaj gelmişti telefonumu elime alıp mesaja baktığımda donakalmıştım 

"05******** : bugün değil belki yarın da değil ama bir gün sen uyurken gelecek bunların cezasını çıkartacağım ve sana söz aylacık senin ölümün deryanınki kadar kolay olmaycak"


bölüm sonu...


GİRDAPWhere stories live. Discover now