1.Bölüm: Başlangıç

24 1 0
                                    

  Çıt çıkarmadan hareket etmeliydim. Yoksa beni duyabilirdi. Duyarsa... aman Allahım. Çok korkuyordum. O kadar korkuyorum ki dehşeti göğüs kafesimin içinden doğurabilirdim. Göz yaşı genizlerimi tıkasa da soluğumu kontrol altında tutmalıydım. Eve nasıl girebildi?

 Saklandığım dolaptan çıkıp kör noktada kalan duvara doğru parmak uçlarımda yürümeye başladım. Şu an evin içinde beni arayan ve bana tam olarak ne yapmak istediğini bilmediğim herifin kendi yansımasına karşı öfkeden köpürüp kırdığı aynanın parçalarına basmamaya çalıştım. Fakat ahşabın ve cam kırıklarının mini desibel çıkardığı sesler bile içimden isyan çığlığı atmamı tetikliyordu. Gıcırdamayın, gıcırdamayın lanet olası parkeler... 

 Amacıma ulaşıp duvarın arka yüzüne ulaşabildim ve sırtımı duvara yaslayıp yere çömeldim. Ellerimi ağzıma götürüp hıçkırıklarımı dindirmeye çalıştım ama nafileydi. Sadece çıldırabilirdim, akıl melekelerim tamemen iflas etmişti. 

 "Hadi ama, çık dışarı. Söz veriyorum canını fazla acıtmayacağım."

 Sesindeki alay midemin bulanmasına ve içimde kocaman bir boşluk hissetmeme sebep oldu. Düz bir şekilde baktım ve fırının karanlık camındaki yansımamla göz göze geldim.  Göğüslerimin altına kadar dökülen sarı saçlarım, geniş omuzlarım, kalp şeklinde gelen bir yüzüm, soluk ama gayet şekilli dudaklarım ve ağlamaktan tamamen akmış hatta yanaklarıma kadar ulaşmış kopkoyu rimellerin arasında kaybolan koyu kahve gözlerim... Bu ben değilim...

 Kafam karışmıştı ama bu karışıklığı çözmeye vaktim yoktu. Keza yabancının sesi duyuldu.

"Sabrım tükeniyor hayatım. Oyun eğlenceliydi ama bitmeli yoksa..." BAM! Duyduğum çekiç ve betonun birleşme sesiyle sıçradım. Anlık olarak çığlık atmak istedim ama ellerimi ağzıma iyice bastırıp bunu engelleyebildim. "...seni bulduğumda bu kadar sakin olmayacağım!" diye gürledi yabancı. Sanırım üst kattaydı.

 Sakin ol... Mantıklı düşün... Hızlı ve mantıklı... Ne yapabilirim?

 Nefesimi kontrol altında tutup ellerimi ağzımdan çektim ve yanlarıma koydum. O sırada mutfakta olduğumu hatırlayıp avantajlarımı gözden geçirdim. Sol çaprazımda çekmecede bıçaklar vardı, tam karşımdaki tezgahın üstünde ise benim rahatlıkla geçebileceğim verandaya çıkan bir pencere. Yaşamın bana bahşettiği can suyu gibi çekmeceye doğru hareket ettim ancak çekmeceyi o kadar usulca açmalıydım ki... Fakat 2 yaşındaki yeğenim Amber için koyduğumuz çocuk kilitleri işimi zorlaştırıyordu. Bir yandan ailemin bu gece evde olmadıkları için şükrediyor, bir yandan onlarla gitmediğim için bütün sebeplere lanet okuyordum.

 Çocuk kilidini açarken kilit tık etti. Lanet olsun. Çekmeceyi açarken raylardan ufak bir tık sesi daha. Lanet olsun! Gözyaşlarım artık önüme dökülüyordu. Adrenalin ve dehşet somut bir şekilde boğazımı sıkıyorlardı sanki. Titreyen ellerimi görmezden gelerek keskin bıçağı kavradım fakat çekmeceden çıkartırken diğer metallerle yavaşça çarpıştı ve bazı sesler çıktı. LANET OLSUN!

 İki saniye bekleyip adamın ayak seslerini duymaya çalıştım. Çok uzaktan bir sesler duyuyordum ama nerede olduğunu tam olarak anlayamıyordum. Ya şimdi ya hiç... Ayağa kalkıp mutfak tezgahına doğru yöneldim. Hızlıca sol dizimi tezgaha koyup kendimi üstüne çıkardım. Pencerenin kulpunu kavramamla saçlarımdan çekilip arkaya doğru çekilmem bir oldu. 

 Adamın boğuk hırıltısı boğazımdan çıkan feryata karıştı. Öyle bir yere yapışmıştım ki kürek kemiklerim ciğerlerime kadar battı sanki. Bıçak elimden fırlamıştı. Artık yolun sonuna geldiğimi anladım ve hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Yüzü karanlıkta kalan adam bana tepeden baktı ve bir kaç saniye beni izledi. Sanki o aciz ve korkmuş, yaralanmış halimden zevk alır gibi.

SAMSARAWhere stories live. Discover now