3.7

47 8 7
                                    

Görkem ile dansımızı bitirdikten sonra gözlerimi yavaşça herkesin üstünde gezdirdim. Fırat ve Tuğba gururlu ve gülümsüyorlardı. Fırat bir ara alkışı koparıp ıslık çalmaya başlamıştı. Mahcup olarak gözlerimi çevirmiştim.

Ekrem oldukça şaşkındı. Dudu bilmişlik taslayarak gülümsüyordu. Gözlerim bakmak istediğim kişiye takıldı. Ayperi elindeki içki bardağı ile sadece bizi izliyordu. Gözleri kırık değildi, öfkeyle bakmıyordu, mutsuz görünmüyordu. Sadece izliyordu. Ve bu vereceği tepkilerden daha korkunçtu.

Grubun yanına doğru gittik. Fırat dirseklerini masaya yaslayarak eğildi. "Vay, vay, vay."

"Sanki bilmiyordun oğlum." dedi Görkem.

"Çok belliydi bu arada." dedi Ekrem.

Fırat dudaklarını büzerek Ekrem'e döndü. "O yüzden mi far görmüş tavşan gibi bön bön baktım kardeşim. İkile ikile!"

"Kes Fırat."

"Kestim Ekoş."

"Oğlum bi sus ya."

"Harbi Fırat," dedi Dudu. "Bi sus ya."

"Valizimi toplar giderim şuradan hiç biriniz beni tutumazsınız." Başını Tuğba'nın omzuna yaslayarak bağırmaya başladı. "Bu akşam ölürüm, beni kimse tutamaz! Sen beni tutamazsın..."

"Fırat!" dedi herkes, benim dışımda.

Bu sefer kalabalık bir ortamda yabancılık çekmiyordum. Aksine, kendimi gerçekten iyi hissettiğim tek arkadaş grubu bu olabilirdi. Dostluk ilişkileri bana tersti. Ben sürekli duvar kenarlarında kalan o sessiz kız olmayı çok iyi başarmıştım. Gözlerim neşeyle dana eden, eğlenen, espriler yapan o gruplarda takılı kalmıştı.

Hiçbir zaman onlardan biri olamayacağımı düşünmüştüm. Onlar kadar iyi. Onlar kadar konuşkan. Onlar kadar mutlu. Kısacası, onlar gibi.

Şimdiyse yıllardır pusu kurduğum inançlarım bir şekilde tersyüz oluyordu. Artık bir şeyler değişiyordu. Artık daha iyiydim. Artık hep izlediğim o insanlardan olabiliyordum. Belki de bu benim için sadece normal olmak demekti.

"Ada," Görkem'in omzuma dokunan eliyle sıçrayarak ona baktım. "İyi misin?"

Gülümsedim. "Sen varsın ya. Daha ne olsun?"

Masayı birkaç saniye ölüm sessizliği aldı. Herkesin bizi duyduğunu sonradan fark etmiştim. Gerginlikle dudaklarımı ısırdım. Tanrım, kesinlikle utanmıştım. Kesinlikle feci bir şekilde utanmıştım. Karşımdaki içkiyi yudumlamaya çalıştım. Boğazımı yakan sıvı bana bakan gözlerin etkisini geçirmedi. "Bilerek mi yapıyorsunuz?" dedim içkiyi bırakarak. Hâlâ hiç kimseden çıt çıkmıyordu. "Beni mi utandırıyorsunuz?"

Hepsi birden gülmeye başladı. Fırat kolumu dürttü, "Sanırım seni tanımaya başlamışlar."

Sırıttım, "Sanırım."

"Benim bebeğim büyümüş de," Tuğba maşaladığım buklelerimle oynamaya başladı. "Sevgililer yapıyormuş da, utanıyormuş."

"Yapma Tuğba," Gülerken ondan uzaklaşmaya çalıştım. Hareketin yanağımı Görkem'in omzuna yaslanmama neden oldu. "Büyüdüm ben."

Büyümüştüm.

Bazen küçücük kalsam da gerçekten büyümüştüm.

KAR TANESİ | TextingWhere stories live. Discover now