~57~

7.6K 598 136
                                    

"Tam altı haftalık hamilesiniz, tebrik ederim. Kalp atışlarını duymak ister misiniz?"

Doktorun sorduğu soruya elimi sımsıkı tutan Ulaş'a bakarak cevap verdim. "Çok isteriz!"

Bir eliyle karnımda ucuna soğuk jel sürdüğü cihazı gezdirirken diğeriyle bir tuşa üst üste bastı. O an belki de ilk kez kendimi bu kadar önemli hissettim. Çünkü içimde bir can taşıyordum. Bebeğimizin kalp atışlarını duyuyorduk ve o bebek benim karnımdaydı. Dudaklarımı büzüp Ulaş'a baktım. O da hayranlıkla sanki bir şey anlayabiliyormuş gibi ultrasona bakıyordu. Dolan gözlerini benim elimi bırakmadan diğer eliyle sildi.

Cihazı karnımdan çekip üzerine peçete yerleştirdi uzun boylu, kır saçlı, kır sakallı doktor. Sonra üzerinde oturduğu sandalyeyle sürüklenerek masasının diğer tarafına geçti.

"Siz toparlanın ben de değerlerinize bir göz atayım."

Teşekkür edip Ulaş'ın yardımıyla toparlandım. Pantolonumun düğmesini de ilikleyince masanın bu tarafındaki deri koltuklara geçtik.

"Kan değerleriniz gayet iyi. Bebeğiniz de oldukça sağlıklı görünüyor." Bilgisayarından ayırdı bakışlarını. Daha ciddi bir tavır takındı. "Daha önce düşük mü yaptınız?"

Bir anda vücudumu ele geçiren endişeyi görmezden gelip onayladım doktoru. "Evet. Uzun zaman geçti ama üstünden." Ulaş'a baktım cümlem biter bitmez. Bir şey yap korkuyorum der gibi bir bakıştı bu. Gözlerini sakin ol dercesine kapatıp açtı.

Derin ve sıkıntılı bir nefes aldı kır saçlı doktor. Burnunun ucuna düşen gözlüğünü düzeltip açıklamacı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Daha önce düşük yapmış anne adaylarının tekrardan gebe kaldıklarında düşük yapma riskleri daha yüksek olur. Tabii tamamen varsayımsal bir durum bu. Siz normal hamilelere göre daha dikkatli olmalısınız. Hareketiniz daha kısıtlı olmalı. Sigara ve alkolü hayatınızdan çıkarmalısınız. Yediklerinize dikkat etmelisiniz. Son ve en önemlisi stresten uzak durmalısınız."

Nefes bile almadan dinlemiştik doktorun açıklamalarını. Bir şeyler söylemeye çalışsam da boğazım düğünlendiğinden konuşamamıştım. Ulaş konuştu benim yerime.

"Peki kullanmamız gereken bir ilaç falan var mı? Ya da yapmamamız gereken şeyler değil de yapmamız gereken şeyler nedir?"

Omuz silkti doktor. "Hayır şimdilik böyle bir şeye gerek yok. Kendimizi yormuyoruz. Kontrollerimizi aksatmıyoruz."

"Çok teşekkür ederiz Taner Bey." dedi Ulaş sakinlikle. Ben hala kendimde konuşma gücünü bulamamıştım. Korku ve endişe tüm vücudumu ele geçirmişti. Tekrardan aynı şeyleri yaşama paniğiyle yanıp tutuşuyordum.

Ulaş ayaklanıp doktorla tokalaştı ve ondan destek almam için elini bana uzattı. Elini tutup kalktım ve ben de doktorla tokalaştım. Odadan yavaş adımlarla çıktığımız anda başım bir anda öyle bir dönmüştü ki sanki yer ayağımın altından kayıp gitmişti.

"Işık! İyi misin?"

Hemen kendimi toparlayıp kupkuru olan dudaklarımı ıslattım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım.

"İyiyim. Panikledim sadece."

Bekleme koltuklarına yavaş adımlarla ilerleyip oturduğumuzda Ulaş dünyanın en huzur verici ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Güzelim..." Elleriyle ellerimi sardı. "Panikleyecek hiçbir şey yok. Ben senin yanındayım." Bir elini ellerimden çekip karnıma yerleştirdi ve yavaş yavaş okşadı. "Siz benim her şeyimsiniz."

12 VE 14 (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin