4.Bölüm

79K 3.3K 707
                                    

Bizim göbeklerimiz bir kesilmişti bundan bugün daha çok emin olmuştum.
Hep birlikte toplanıp kahvaltıya gidiyoruz,sonra hep birlikte sabah sporu daha sonra da tekrar yurtlara çıkıp üzerlerimize tulumları geçirip tekrar aşağı inip birbirimizi bekliyoruz.
Birimiz eksik olsa sonuna kadar onu beklemeden de adım atmıyoruz. Neden böyle yapıyoruz hiç bir fikrim yok.
Yapışık ikizler bile bizim yanımızda ayrık kalırdı.
Birbirimize tutunuyorduk bu acımasız yerde. Galiba bu yüzden böyleydi tamam eyvallah da biraz abartı değil mi?

Şu ana karar tüm öğretmenlerimiz bize hep "Beşizler" derdi,şimdi de burada aynı muhabbet dönüyor ama bu sefer biraz daha farklı Yüzbaşı sağ olsun...
Beşzekler.
Yani beş tane gerzeğin kısaltması!

Beğendiğin hocan tarafından böyle anılmak tarifsiz bir üzücülük içeriyordu.
Burak Yüzbaşı geçen bizi gördüğünde öyle dedi,sonra tüm komutanlara da bulaştı. Hepsi bizi öyle çağırmaktan büyük zevk alıyordu özellikle bu kelimenin patentli sahibi daha büyük zevk alıyordu!
Sevdiğim oğlan bana gerzek diyince...
Tabi ki sinirleniyoruz ama diyecek bir şeyimiz yok sonuç olarak komutanımız, komutanlarımızdı.

Bugün spordan sonra daha farklı olarak sivil giyinmiştik çünkü bugün izin günündeydik,haftalar sonra ilk iznimize çıkacaktık. Kalıp yurttaki yatağımda tüm gün uyumak ve yaz bitmeden güzel havanın tadını çıkarmak arasında inanılmaz kararsız kalsam da bizimkilerin zoruyla dışarıya çıkma fikrini hayata geçirmek zorundaydım.

Günler sonra üzerimde üniforma dışında bir şey vardı. Beyaz tişört,mom jean mavi bir kot pantolon giymiştim. Oversize tişörtümü pantolonumun içine koyup tişörtümle uyumlu beyaz ayakkabılarım ve ufak bej bir çanta tamamdım. Ne olacaktı başka? Özel bir buluşmaya mı gidiyorduk sanki misler gibi olmuştum işte.

Uzun ve dümdüz olan saçlarımı saldım ve aynada elimle saçlarımı düzelttim. Sonunda saçlarım özgürlüğüne kavuştu haftalardır sıkı sıkı toplamaktan ve örmekten saç diplerim acıyordu artık. Son dokunuş olarak parfüm banyosu yaptıktan sonra hazırdım artık. Arkamı dönüp Semaya bakarken ellerimi iki yana açtım. "Ben tamamım!"

Sema baştan aşağı beni süzdükten sonra kocaman gülümsedi ve "Gayet spor ve şıksın hayatım."diyerek baş parmağını kaldırırken elini yumruk yaparak beni onayladı.

"Gümrükten geçtiğimize göre hadi gidelim zaten vaktimiz kısıtlı."

Sema ayağa kalktığın da ben de onu inceledim aşırı tatlı pembe çicekli bir elbise giymişti. Eteği ona göre biraz kısa kalmıştı ama bu ne onun ne benim sorunumuzdu. Hakan düşünsün. Sema hep aşırı kadınsı ve sexy şeyler giyerdi böyle giyinmeyi de çok severdi. Sivil giyindiği nadirdi onda da hakkını veriyordu işte. "Sen de yakıyorsun ortalığı."dedim ona bakmaya devam ederken.

"Çok tatlı olmamış mı?"diye sordu kocaman gülümseyerek. Baştan aşağı tekrar süzdüm bu sefer ıslık çalarak. "Yanıyorsun Fuat abi!"dediğim de güldü ve uzanıp yatağının üzerine bıraktığı çantasını aldı. Ayağına giydiği kısa topuk sandaletlerle aşırı tatlı ve çekici duruyordu. Kol kola girerek aşağıya indik. Bizimkiler bizi gördüklerinde önce kocaman gülümsediler ardından Hakan'ın gülen yüzü Semayı süzmesi ile yavaş yavaş soldu. Sanki sevgilisini tanımıyordu ilk kez görüyormuş gibi bozuluyordu.

Tek bozulan Hakan değildi tabii bir de Mert vardı. Mert böyle konularda hiç affetmiyordu. Bizi aşırı sahiplendiği için aşırı bir korumacı tavır sergiliyordu ve bize kızacağı zaman annemleri bile solda sıfır bırakıp kızıyor,ağzına geleni saydırıyordu. Hatta "Sütümü helal etmem" klişesini demediği kalmıştı diyeceğim ama onu da geçen söyledi.
Oğuz da "Ne sütü lan. Mert mert mert! Bizimle kal,burada kal. O kadar derine gitme bak. Sen erkeksin,sen bu kızların annesi değilsin ki babası olsan bile zorlasak da senden süt çıkmaz" diye Mert'i sarsınca Mert,Oğuza bir tane geçirmişti.
"Marketten aldığım sütlerden bahsediyorum. Hanımlara az mı Muzlu süt taşıdık?"diye karşılık verdiği gibi bize bir rahatlama çökmüştü kafayı yemedi diye.

Aşk'a Uçan KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin