Bölüm 9 | Katil

201K 12.7K 19.9K
                                    

Medya- Ali

Model-Bradley James

Satır aralarına yorumlarınızı bırakmayı ve oy vermeyi lütfen unutmayın. Desteğiniz için şimdiden teşekkür ederim❤️

17 NUMARA

BÖLÜM 9

KATİL

Camları siyah filmle kaplı arabayı gördüğümde bir süre olduğum yerde kaldım. Camlarındaki filmler yüzünden hiçbir şey göremiyordum. İçerideki kişi arabadan çıkmadan, kaçıp kaçmamam gerektiğine karar veremiyordum. Eğer Asır intikam için gelmişse ne parçalanmış dizimi ne de yarılan kafam yüzünden sürekli kaybettiğim dengemi umursayacaktım. Ölümüne kaçacaktım çünkü zaten kaçmazsam ölecektim.

Hem arkamdakinden hem de önümdekinden korkuyordum. Çünkü arkamdan sapık gelebilirdi ve ben bu sefer kaçamayabilirdim. Gerçi lavabodan ayrıldığımda hareket etmiyordu. Acaba öldü mü, diye düşünmekten kendimi alamasam da geri dönüp, yaşayıp yaşamadığına bakmayacaktım. 

Tam karşımdaki arabadan ise asıl katilim çıkabilirdi ve bu sefer kesin tahtalıköyü boylardım. Kapıda beni hurilerin karşılamayacağına emindim. Daha çok Asır'a veya Akın'a benzeyen şeytanlar karşılardı. Sonuçta Akın da en başından beri kendisinin iyi olduğuna beni inandırmış ama sonunda boğazımı kesmeye kalkmıştı. 

Bunlar, şeytana pabucunu ters giydirebilecek tiplerdi. İçlerine bir girdiniz mi asıl şeytanın, sizin aklınızda dönüp duran tilkiyi kovalayan şeytan olmadığını, böyle insanlar olduğunu anlıyordunuz.

Arkadan bir ses duyduğumda, yerimde sıçrayarak oraya döndüm. Kalbim bir çıkayım, şuradan kaçayım, bitsin bu işkence, şişe şişe bir hâl oldum der gibi atıyordu. Bu sırada arabanın kapısının açılma sesini duydum. Kar tutan zeminin üzerine çiselemiş yağmurun, zeminde bıraktığı ıslaklığa değen ayakkabı sesini duyduğumda gözlerim yana doğru kaydı. 

Fırsatım olsa gözlerimi içeri kadar döndürür, beynimi yöneten küçük hücrelere, "Neden hâlâ kaçmıyorum!" demek isterdim. Fakat korkuyordum. Dönmem gerektiğini de biliyordum. Ben sadece biliyordum, hareket etmek şu zaman diliminde lügatimde yoktu.

Bekliyordum; bir ses, omzumda bir el, namlusu şakağıma bastırılan bir silah, kulağımda sıcak bir nefes, boynumda izini bırakacak parmaklar ya da direkt kalbime alınan nişan ve ölüm... Fakat tahmin ettiklerim gerçekleşmedi. Onun yerine önüme geçen bir beden gördüm. Benden hayli uzun bir erkek bedeniydi bu. Kafamı kaldırmaya korktum çünkü gördüğüm beden, beni öldürmeye meyilli olan yedi katilden herhangi birine ait olabilirdi. Transa geçmiş gibiydim. Olacakları düşünmekten beynim yanmak üzereydi. Ne hareket edebiliyor ne de ses çıkarabiliyordum. Tek hamlede ölümün beni kucaklamasını istemiyordum. Ta ki duyduğum sese kadar...

"Hey, sarışın. İyi misin? Kötü görünüyorsun, kaza mı yaptın?"

Beni kucaklayan ölüm değil, karşımdaki adamın kollarıydı. Çünkü zihnim ve bedenim yaşadıklarımı kaldıramamıştı ve ben yere doğru düşmeden önce en son, adamın mavi gözlerini, sarı saçlarını, beni tutan ellerini görebilmiştim. Belki de hayat, canınızın kıymetini, ölümden kaçtığınız sırada sizi kurtararak veriyordu.

Son zamanlarda olduğu gibi şimdi de istediğim son şey, gözlerimi açmaktı. Çünkü göreceklerimden korkar hâle gelmiştim. Gözlerimi her araladığımda başıma felaket niteliğinde olaylar geliyordu. Ölümün nefesini saçlarımın arasında hissederken her seferinde saçlarımı savurmak ve adımlarımı sağlam basmak kolay değildi.

17 NUMARA | KİTAP OLDUWhere stories live. Discover now