tres

16 1 0
                                    

Her şey spektrumların zayıflamasıyla başladı. Relic'in saldırısında olduğu gibi yüzükler durduk yere arızalanıyor, Lanternları yarı yolda bırakıyordu. Önce uzayda aktif görevdeki Lanternlar ölmeye başladı. Ardından da son ışık savaşı başladı. 

Spektrum ilk zayıfladığında yeni güç kaynağı arayışları başladı. Geçen seferki gibi bizleri kurtaracak yaratıklar yoktu. Parallax dahi sırra kadem basmıştı, kimse onu bulamadı.

Uzun arayışlar sonunda Green Lantern Birliği yeni bir yol buldu. Beyaz güç bataryası ile yüzükleri şarj edip, hayatta kalabiliyorlardı. Ancak en sonunda bu haber diğer birliklerin de kulağına gitti. 

Kyle duraksayıp nefes aldı. Gözlerini kırpıştırıp gözlerinin önünde beliren vahşeti unutmaya çalıştı.

Diğer birlikler kalan tüm White Lanternları avlayıp onları vahşice öldürdü. Bunu öğrenen Green Lantern Birliği diğer bataryaları toplama kararı aldı. Birlik lideri John Stewart her nasılsa diğer birliklerin "bozulmuş" olduğuna karar vermiş ve gücü hak etmediklerini düşünmüştü. 

Büyük kayıplarla sonlanan savaşlar sonunda beş batarya da toplanıp birleştirildi ve dev bir ana bataryaya dönüştürüldü. Herkes bir süreliğine savaşın bittiğini, Green Lanternların kazandığını sanmıştı. Ama öyle olsa her şey çok kolay olurdu.

Önce Larfleeze saldırdı. Ardından Red Lantern Birliği, Star Sapphireleri ve en sonunda da Sinestro Birliği... Ve daha önce hiç görülmemiş savaş başladı. 

"Kyle Rayner? Aman Tanrım, aradığında geleceğini düşünmemiştim." Kyle yazmaktan başını kaldırıp gelen Jessica'ya baktı. 

"Uzun zaman oldu, üzgünüm."

Jessica gülümseyip karşısına oturdu. "Sorun değil, oldukça meşgul olmalısın." 

Jessica'nın gözleri Kyle'ın parmağındaki yüzüğe kayınca Kyle bir utançla elini masanın altına indirmeye yeltendi ancak Jessica elini tuttu. "Seni incitmek istemedim."

"Özlüyor musun?" Kyle başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Jessica başını iki yana salladı. "Gördüğüm onca kan gölünden sonra mı? Hayır, Kyle sen doğru olanı yaptın."

"Öyleyse neden öyle hissettirmiyor?"

"İnsanlar ölüyordu, Kyle. Yapman gerekeni yaptın."

Kyle başını salladı. "Teşekkür ederim."

Jessica gülümsedi. "Biz Lanternlar birbirimize sahip çıkmalıyız değil mi?"

"Jess bunu düşünen tek kişisin. Simon mesajlarıma cevap vermiyor, Guy telefonu yüzüme kapattı ve Hal... Hal benden nefret ediyor."

"Hal senden nefret etmiyor."

"Kelimenin tam anlamıyla öyle söyledi."

"Öyle demek istememiştir." 

"Kafama ingiliz anahtarı attı." 

Jessica gözlerini kırptı. Yüzüne dökülen bir tutam saçını kulağının arkasına attı. "Hal... Hal zor bir dönem geçiriyor, Kyle. Büyük ihtimalle o yüzden sinirlidir, öyle demek istememiştir."

"Ne demek istiyorsun?"

"Birkaç ay önce bir uçak kazası geçirdi, omurgası kalıcı şekilde hasar gördü. Bruce Wayne'in özel protez sağladığını duymuştum ama bir daha asla uçamayacak."

Kyle başını ellerinin arasına alıp masaya çöktü. "Ben olmasaydım yüzüğüyle kurtulabilirdi."

"KYLE RAYNER!" Kyle birlikten irkilip doğruldu. "Ne?"

"Her şeyde kendini suçlamayı kesmelisin. Hal yüzüğü olsa da o uçuşa yüzüksüz çıkacaktı. Hal Jordan'ın asla yüzüğüyle uçmayacağını herkes bilir."

"Sadece o değil, Jess."

"Anlat öyleyse." diyerek Jessica başını yana eğdi.

"Biri eski Green Lanternları avlıyor. Iolande ve Sodam öldü."

"Sodam mı? Ama Daxam'ın güneşi sarıya dönmemiş miydi?"

"Katil kimse avını iyi tanıyormuş, kurşun kullanmış. Buradan. Aslında Dünya'ya bunu araştırması için Batman'den yardım istemeye geldim."

Jessica yüzünü buruşturdu. "O Batman'den mi?"

"Jason o kadar da kötü değil."

"Suçlular artık Arkham'dan kaçamıyor, Kyle. Neden biliyor musun? Jason bundan emin oluyor."

Kyle omuz silkti. "Bazen düzeni sağlamak için hoş olmayan şeyler yaparız."

Jessica tam cevap verecekti ki telefonu çaldı. Müsaade isteyip telefonla konuşmak için masadan kalktı. O gidince Kyle defterine son yazdıklarına göz atıyordu ki Jessica telaşla geldi. "Arayan Sira'ydı. Simon bu sabah uğrayacakmış ama kaç saattir gelmemiş, telefonlarına da cevap vermiyormuş."

Kyle ayağa kalktı. "Onu kontrol etmeliyiz."

-

Simon'ın tamirhanesine vardıklarında her yer kanla kaplanmıştı. Kyle'ın üzerinde üniforması belirirken Jessica'ya döndü. "Sen burada bekle."

"Tabii," diyerek Jessica onu dinlemeyerek önden gitmeye başladı. Kyle iç çekip peşinden hızlandı. 

İlk odada arabalardan başka bir şey yoktu. İkincide de. Ancak üçüncüye geldiklerinde Simon'ın bedeni telefonun biraz uzağında duruyordu. Jessica panikle olduğu yerde donup kalınca Kyle yavaşça ilerleyip Simon'ın yanına elini direk göğsüne koydu. Mavi ışık parladı ancak hiçbir şey olmadı. 

Jessica hıçkırıp zorlukla konuştu. "O... O..."

Kyle titreyen elini Simon'ın boynuna götürdü. Birden gözünden bir damla yaş aktı. "Özür dilerim. Çok özür dilerim." Hepsi benim hatam.






old man raynerWhere stories live. Discover now