6. BÖLÜM

30 2 2
                                    

*FLASHBACK*

*VICTORIA'DAN*

Bileğime baktığımda bilekliğimin olmadığını gördüğüm an bir iç çektim...
Victoria: Allah Kahretsin orada düşürmüş olmalıyım..
Şöför: Bir sorun mu var?
Victoria: Evet mezarlığın önündeki yolda bilekliğim düşmüş olmalı onu bulsan iyi olur...
Şöför: Peki anladım, hemen gidip bulacağım...
Victoria: Teşekkürler...
Adam gittikten sonra arabanın önüne baktığımda bir telefon buldum onu alıp yavaşça aşağı inip ormana doğru ilerledim...
Görünmediğime emin olup Soo Bin'in numarasını tuşladım...
Victoria: Hadi Soo Bin aç şunu lütfen...
Telefon çalmaya devam ederken bende oradan uzaklaşıyordum...
Telefonu bir kaç kez çalıştan sonra açıldı...
Soo Bin: Şuan konuşamam cenazem var iyi günler...
Victoria: Soo Bin benim Victoria dur...Bak şimdi kimseye çaktırma bir köşeye geç tamam mı?..Bak biliyorum inanması çok zor ama ben ölmedim, Woo Bin beni tehdit ediyor lütfen lütfen beni kurtar...Biraz sonra Fransa uçağına bineceğim lütfen gel....
Soo Bin: Nasıl yani dur bak şimdi ben gelicem sen nerdesin?
Victoria: Mezarlığın karşısındaki orman da küçük bir kulübe var onun içindeyim lütfen acele et...
Soo Bin: Tamam ben hemen geliyorum...
Victoria: Tamam...

*FLASHBACK END*

*VİCTORİA*

Aradan bir kaç dakika geçmiş ve kulübeye biri girmişti. Onun Soo Bin olmadığını anladığımda hemen kapının arkasına geçtim ve bekledim...
Woo Bin:Hadi ama hatunum burada olduğunu biliyorum. Kokun geliyor bir kere zaten...Hadi bak elma dersem çık armut dersem çıkma...Elma...Hadi çık...Elma dedim ama güzelim..Neredeymiş benim Victoria'm
Derken kapının arkasına bakmıştı....
Woo Bin: Aaa buradamıymış..
Saçımı tutup yere attıktan sonra konuşmaya başladı...
Telefonu cebimden çıkartıp birini aradı...
Woo Bin: Bay Kim sizin bu kızınız beni çok üzüyor...Şşşşş küfür yok herşey anlaştığımız gibi...
Victoria: Baba!
Telefonu hoparlöre alip bana döndü...
Woo Bin: Şimdi tüm gerçekleri açığa çıkaralım...
Victoria: Ne gerçeği!?
Woo Bin: Bağırmak yok...Hani sen küçük kutular ile taciz ediliyordun ya sonra o hocamız çıktı...
Victoria:Evet
Woo Bin: Hah o iş öyle değil...Biz onu babanla ayarladık. Şimdi sen benimle sevgili olucaktın tabi o Jungkook denilen adam isleri bozmasaydı. Daha sonra bir kaç ay sevgili kaldiktan sonra sana iftira atılacak ve biz nişanlanacaktık...
Victoria: Doğru mu bu baba!?
Polis: KİM WOO BİN bir genç kızı zorla alıkoymaktan, sahte kimlik ve pasaporttan, kasten adam yaralamaktan sizi tutukluyorum!
Woo Bin şaşkınlıkla arkasına dönmüş ve ona doğru gelen polise bakıyordu...
Bense olduğum yerden kalkıp giderken sırtından aldığım kurşunlar ile Soo Bin'in üzerine düşmüştüm...
Soo Bin:Victoria!
Tae: Victoria!!
Jk: Kalk hadi!
Eun:Hadi güzelim kalk lütfen.

*HASTANEDE*

*TAE'DEN*

Hastanede elimden beklemekten başka birşey gelmediği sürece sinirim iyice artıyor ve kendimden nefret ediyordum...Tam on iki saatlik bir ameliyatın on bir saati geride kalmış sadece bir saati hatta bir saatten az bir süresi kalmıştı...Jimin elindeki çaylar ile bize doğru gelmiş ve...
Jimin: Hadi biraz için içiniz ısınsın...
Demeye kalmadan ameliyathaneden doktor çıkmıştı..
Tae: Doktor hanım nasıl iyi mi?
Doktor: Hastamız onca uğraşımız sonucunda hastamız hayata geri döndü...Gerçekten güçlü bir yapışı var...
V/B: İşte benim kızım.
Soo Bin: Nasıl olurda ona kızım demekten utanmazsınız!?
V/B: Kendine gel Soo Bin!
Soo Bin: Ben gayet kendimdeyim! Asıl kendinde olmayan sizsiniz Bay Kim! Kızınızı üç kuruş para için geldiği duruma bakın. Siz para hastası olmuşsunuz gözünüz paradan başka birşey görmüyor! Hoş siz elinizde olsa gözlerinizi bile satarsınız da işte ne yapacaksın! Victoria yerine sizden utanıyorum!
V/B: Seni bu yaşa kimin getirdiğini ne çabuk unuttun Soo Bin!
Soo Bin: Hayır unutmadım! Ama sanırım siz yıllar önce babamın, annem ile yaptığı kazayı çok çabuk unuttunuz sanırım!
V/B: Kes sesini!
Hemşire: Sessiz olur musunuz? Burası bir hastahane!
Eun: Evet artık susar mısınız?
Jimin:Sakin ol dostum.
Onlar kavga ederken hemşire dışarı çıkmıştı...
Hemşire: Hasta için acil Arh+ kana ihtiyacımız var...
Tae: Ben....Ben kanım uyuyor...
Eun: Sen daha yeni ameliyat oldun Tae...
Tae: Önemli değil...
Hemşire: Tam olarak ne kadar zaman aldı?
Tae: 1 Hafta oldu...
Hemşire: Peki alabiliriz sorun yok...Lütfen arkamdan gelin...
Dediğini yapmış ve arkasından yoğunbakım odasına girmiştim...
Hemşire: Şuraya uzanabilirsiniz...
Tae: Peki.
Dediği yere uzanıp beklemeye başladım...Hemşire ince serum boruları ile doğrudan kanımı ona aktarıyordu...
Ona bakınca gözümden bir yaş düşmüştü...
Hemşire: Onun nesi oluyorsunuz?
Tae: Gelecekteki seçeneği...
Hemşire: Pardon..
Tae: Erkek arkadaşıyım yani gelecekteki şuan değil gelecekte...
Hemşire: Onu çok seviyor olmalısın...
Tae: Hemde çok onu böyle görünce sanki kalbim atmıyor. Hiç birşey duymuyorum, onunla birlikte benim içimde ağlıyor, onu üzen kişiyi öldürmek istiyorum ama o herzaman benden kaçıyor beni sevmiyor gibi ama bazen öyle birşey yapıyor ki işte bu diyorum o benden hoşlanıyor...
Hemşire: Sana bir sır vermemi ister misin?
Tae: Nedir?
Hemşire: Bugün onun kıyafetlerinin arasından bir mektup çıktı. Sanırım sana yazılmış okumak ister misin?
Tae: Evet hemen lütfen...
Hemşire: Bu kadar yeterli çıkaralım şunları hemen getiricem.
Onu kafam ile onaylayıp. Beklemeye başladım.
Hemşire elimde bir kâğıt ile geldiğinde oturur pozisyona geldim. Kâğıdı açıp okumaya başladım...

LİSELİLERWhere stories live. Discover now