The Truth(final)

341 50 40
                                    

1 sene önce


Mutfağın yarı açık olan penceresinden içeri giren esintili hava zemini soğuturken,yorganın ısıttığı sıcak ayaklarıyla Louis mutfaktan içeriye girdi ve sabahın köründe doğal olarak karşılaşmayı beklemediği Dedektif Styles ile yarı açık olan gözlerini gerçekliğini sorgulamak istermişçesine ovuşturdu,yatarken giydiği çizgili lila renkli dizlerine kadar gelen şortun üstünden bacağını kaşıdı ve mutfağa girdiğinden beri kendisini izleyen dedektife baktı,"Günaydın Louis,erkencisin bakıyorum."

Louis duvardaki elma şeklindeki saate baktıktan sonra aile fotoğraflarının asılı olduğu buz dolabından her sabah mutlaka bir bardak içtiği hindistan cevizi sütü kutusunu çıkardı,dedektifi çekici ve insana bakması için özellikle bir çağrışım gönderiyormuşçasına karizmatik buluyordu,gerçi bu sabah giydiği kıyafetler ona pek cazip gelmemişti,kendine bir bardak süt doldurduktan sonra kirpiğinin üstünde duran saç telini üfleyerek uzaklaştırdı ve dedektifi puanlıyormuş gibi kıyafetlerine baktı,koyu yeşil parkasına bakarken olası bir kıkırtı kaçırmamak için kendini sıkarak elindeki bardağı daha sıkı tuttu,"Dedektif Styles şu halinizle fazlasıyla kapitalizme karşı gibi duruyorsunuz."

Dedektif yakasından düşecek gibi duran rozetini çıkarıp parkasının iç cebine koydu ve nişanlısının kardeşini boydan boya inceledi,onu önceden de incelediği olmuştu ama ikisi kimseler yokken hiç karşılıklı bir diyaloğa girmemişlerdi,çocuğun yeni uyanmış bu halini fazlasıyla göz dolduran bir güzellik olarak tanımladı,"Hadi ama Louis,bir insanın giydiği kıyafetlerden görüşünün ne olduğunu çıkaramazsın."

Louis dedektife kafa tutarcasına kaşlarını kaldırdı ve dedektif tam onun dudaklarına odaklanmışken dudağının kenarında kalmış olan süt lekesini yavaşça dilinin ucuyla sildi,"Umm aslında size baktığımda Marksist bir görüşü desteklediğinizi söyleyebilirim sanırım,normalde sokak aralarında satılan tezgahtaki kıyafetleri pek ilgi çekici bulmam ama size yakışmış."

Dedektif Styles kendisine yarı iltifat olarak söylenen sözcükleri kafasında değerlendirdi ve önündeki sütlü çaydan son bir yudum alıp fincanı tezgahın üstüne bıraktı,"Görüşümü sana söylemeyeceğim,hem isteyen istediği görüşü destekler,insanları ne yaptıklarına,düşündüklerine ya da herhangi bir şeylerinden dolayı ayırmam."

Louis'in yorganın ısıttığı ayakları mutfağın soğuk zeminiyle üşürken tezgahın köşesindeki bar taburesine zıplayarak oturdu ve daha demin çıkardığı bıçağı meyve sepetindeki ekşi elmayı kesmek için kullandı,"Demek ayırmıyorsunuz?...Huh dedektif,hümanist falan mısınız yoksa?",Louis bıçağın ucundaki elma dilimini ağzından içeri gönderirken Dedektif Styles uyluklarında hissetmemesi gereken bir sızı hissetti,sızının sebebi elmasını keyifle çiğnemeye devam ederken dedektif sızıyı görmezden gelmeye çalışıp (çokça zorlanarak) yarım ağız sırıttı,"Hayır...İnsanları ayıracak kadar vaktim yok benim."

Louis'in duyduğu cevap onu tatmin etmezken bıçakla beraber elmayı meyve sepetinin içine geri koydu ve ellerini silkeledi,Dedektif Styles nişanlısının kardeşiyle yaptığı bu zihin açıcı sohbeti oldukça sevmişti aslında ve bunu devam ettirmek istiyordu,kolundaki saate bakıp Louis'e döndü,"Baksana ne diyeceğim,ablanı kahvaltıya götürmeye gelmiştim ama hala uyanmadı,seni götürmemi ister misin?"

Louis önüne sunulan teklifi uzunca düşünmekle vakit harcamadı,dedektifin ne yapmaya çalıştığını anlamıştı ve bu ona hiç yanlış gelmemişti,aynı şeyleri kendisinin de yapmak istediğini biliyordu çünkü,zıplayarak oturduğu tabureden yine aynı şekilde zıplayarak indi ve geri geri mutfağın çıkışına giderken dedektifi ne hale soktuğundan oldukça farkında olarak cevap verdi.

The Truth (L.S)Where stories live. Discover now