3.PERDE

33 25 0
                                    

Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın😇

Okul zilinin çalmasıyla öğrencileri yerlerinden ettiğimiz sıralardan kalktık.Stajın ikinci haftasındaydık,neyse ki ders anlatma döneminde  olmadığından kendimi rahat hissetsem de sümüklü böcek gibi üzerime yapışan içe dönüklüğümden dolayı kalbim heyecandan zapt edilemez bir hâlde atıyordu.Stajyer öğretmenin ders anlatmasından her daim rahatsız olan öğrenciler hızla sıraları üzerindeki kitapları,kalemlikleri çantalarına tıkıştırıyor; kimisi öğretmenine,kimisi biz stajyerlere iyi akşamlar dileyerek sınıftan ayrılıyordu.Sınıfın nüfusu adım adım azaldığında bizden görevli olan Nur Öğretmen’in yanına gitmek için ayaklandık.

Haftaya okula gelmemize gerek olmadığını ve klasik kuralları,yapılacakları anlattıktan sonra okuldan ayrılmıştım ben de en nihayetinde.Bölümden tanıdığım kimse yoktu bu dörtlü içinde.Şule başka bir okulda stajını yapacaktı,kendimi yalnız hissediyordum ama bunu dışarıya yansıtmadığımı düşünüyordum.Bu dörtlü içinde muhabbetimin olduğu tek kişiye yani Asya’ya bir işim olduğunu ve farklı yöne gideceğimi söyledikten sonra okuldan ayrıldım.

İlker için randevum olduğundan hastaneye gidiyordum.En son gittiğimde pekte iyi bir şekilde ayrılmamıştık,daha doğrusu ben çocuk gibi davranmış,mızmızlanmıştım.O benim doktorumdu,benim iyiliğimi istiyordu elbette.Aslında doktordan da ileride İlker ile aramızda ifade etmekte kelimeler bulamadığım bir bağ vardı.Ağabeyim mi desem arkadaşım mı desem bilemiyordum.O sadece İlker’di benim için.Bazen karşısında salya sümük ağlayarak utandığım İlker,bazen kaynağının o olmamasına rağmen hıncımı ondan çıkardığım İlker,bazen depresyon havasının hakim olduğu bedenimdeki kırgınlıklarımı ona açtığım İlker ve bazen pek çok terbiyesizliğime rağmen bana hâlâ kapısı açık,beni reddetmeyen İlker’di.Hayatımda bana daima iyiliği dokunmuş,daima benim iyiliğim için hareket eden,çabalayan insanları unutmazdım.Doktorum da onlardan biriydi.Bazen hastalıklarımdan sırf ona bağlandığım için kurtulamadığımı düşünüyordum.İyileşirsem artık İlker’i göremezdim...

Böyleydim işte; kahretsin o kadar yalnızdım ki hayatımda olan hiçbir şeyi kaybetmek istemiyordum.Kan bağım olmayan birini bile,sonradan bana karşı davranışları kötüye dönen birini bile kaybetmek beni baştan sona yıkıyordu.Benliğim sarsılıyor, yeni bir fobi batağına düşüyordum.Zaten karmakarışık hayatımı yeni baştan inşa etmek zorunda kalıyordum.Yeni ilaçlar...ek seanslar...derslere girmemeler...İnsomnia’ya tekrardan yakalanmak...Saymakla bitmiyordu başa dönüşlerim.Kendimle birlikte çevremdekileri de bu batağa çekmesem pekala tek başıma dünyamda çürüyüp gidebilirdim.Üstelik kimseye de muhtaç olmamış olurdum,kimse de borcum kalmamış olurdu.Amcam ile yengem benim yüzümden tartışmaz,aralarında soğuk sular akmazdı...

Amcamın benim yüzümden hayatını yaşayamadığını düşünüyordum çoğu kez.Ve yine yengemin çoğu kez evliliğine lanet ettiğini düşünüyordum.Burcu’dan yana sıkıntım yoktu; o, ailesi benim yüzümden birbirine girse bile daima bana anlayışla yaklaşırdı.Ben cam kenarındaki yatağımda ayaklarımı kendime çekmiş,kollarımla onları sarmalamış,yanağımı dizlerime yaslamış camı kapatan tül perdenin ardından sokak lambasını izler; o ise ışığı yakmaz,eliyle sırtımı okşar,bana sarılırdı.Sessiz kalırdım,o da çıt çıkarmazdı,ikimiz böylece anlaşırdık.Bir en geç iki hafta sonra gerilim kokan hava evden pılını pırtını toplayarak giderdi,ben de kapıdan çıkışını izlerdim.Giderdi çünkü yine ve yine birkaç gün sonra yeni bir tartışmazlığı evde ağırlayacak olurduk.

Ne ara İlker’den evdeki tartışmalara vardığını bilmediğim düşüncelerim hastaneye vardığımda kesildi.Her zaman nefret ettiğim hastanenin kokusu ve daha içeriye girmeden insanı huzursuz eden havası midemi bulandırıyordu.Aslında o kadar çok şey midemi bulandırıyordu ki bunlar yanında hafif kalırdı.

ÖLMEYEN RUHLAR DUVARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin