6.PERDE

22 17 1
                                    

Merhabalarrr:) Epeydir bölüm paylaşmıyordum neyse ki sizi sıkmayacak kısa bir bölümle geri döndüm.Paragrafları çok uzun tuttuğumu ve sizi sıkabileceğini fark ettim bu yüzden daha kısa tutmaya çalıştım.Umarım bölüm içinize siner ve hoşunuza gider.

Paragraf aralarını yorumla doldurmanızı bekliyorum <3 sizleri seviyorum.

Lütfen oy vermeyi de unutmayalım.

Mutlimedia'ya aşırı bu bölümün Evran İzel'inin vibe'ını veren bir görsel bıraktım.Belki göremezsiniz diye buraya da bırakıyorum.

Belki göremezsiniz diye buraya da bırakıyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüme o zaman👇

Evran'ın sıcak elleri bakire ellerimi kavrayıpta onları lekeledikten sonra küçük İzel'in yanakları pespembe olmuş,adeta utançtan ne yapacağını bilememişti.Evran'ın gözlerindeki ışıltı,içimi adeta helyum gazının balonu şisirdiği gibi şişirince nefes alamadım,ciğerlerim şişti.Ellerimi bir anda çektim ve geri adım attım.Nereden devam edeceğimi bilemeyip kendimce sağda solda oyalandım,neyse ki bu saçmalığım göze batmadan Akel olaya el attı.

"Ne yani sen şimdi Cimbom'lu mu olacaksın?"

Bunu söylerken yüzünde bir iğrenme ifadesi,dudaklarında eğrilik vardı.Ellerimi iki tarafa kaldırıp,maalesef anlamında omuzlarımı silktim.Basit bir takım meselesini gözünde o kadar büyütmüştü ki onun nezdinde devlet meselesinden farkı yok gibiydi.Oyunu nasıl kaybettiklerini değil de benim nasıl Cimbom'lu olabildiğime akıl sır erdiremiyordu,çünkü berbat atışlarıma güvenmemişti.Biz kızlar üzerimizi giyinip toparlanırken erkeklerin ağzı kesinlikle durmuyordu.Bir ara Evran,Akel'e "Ağlama," diyordu ciddi ciddi.

İstemsizce sırıttım,Akel bütün umutlarını kaybetmiş bir çocuk gibiydi.Burcu onun koluna girip onu motive etmekle uğraşırken,Asya ve Doğan ise kendi aralarında koyu bir sohbete dalmışlardı.Bu kadar çabuk insanlarla kaynaşmasının nasıl mümkün olacağını düşündüm ve bir sonuca varamadım çünkü bu Asya'ydı.Sonuç olarak bu oyunda kazananlar da kaybedenler de olsa herkes yüzünde sahici bir gülümsemeyle ayrılıyordu alışveriş merkezinden.

Alışveriş merkezinin sıcak havasına alışan bedenlerimizi dışarıya çıktığımızda sarmalayan soğuk rüzgar içimizi titretti,hepimizin dudakların titrek bir uvv nidası çıktı.Gece kendini yarıladığı zaman ayaz da ortaya çıkmıştı,hızlı adımlarla arabalara koştuk adeta.Hepimiz arabalara yerleştik ve tatlı yorgunluğun bedenimize oturmasının verdiği sessizlik içinde yolu izledik.Uykum gelmişti,bir ara gözlerim kapandı,kızlar kafa kafaya vermiş uyumuşlardı bile çoktan.Gözlerimi açtığım çok kısa bir sürede yanıma baktım,yeşil gözlerle çakıştım.O anın verdiği his çok garipti Anjelik.Arabanın karanlığı ve sıcağında, sabit hızda,aramızdaki uyumlu sessizlikte yolları aşıyor olmak içinde inanılmaz sıcak bir hisse neden oldu.Ev gibi hissettirdi,güvende hissettirmişti; sanki yanımdakilerin,Evran'ın varlığına alışmıştım...

ÖLMEYEN RUHLAR DUVARIWhere stories live. Discover now