3. İKİ DÜZENBAZ BİR İP

90 14 9
                                    

          

            3. İKİ DÜZENBAZ BİR İP

“ Hırsız!” Diye bağırdım. “ Hırsızın tekisin. ” Bu kadarı da ancak beni bulurdu. Bu şanssızlık genetikti. Başka açıklaması olamazdı. İki hırsız bir odaya fazla gelirdi.

Ben yakalandığımı düşünüp planlar yaparken karşımdaki kişi başka bir hırsızdan başka bir şey değildi.

Elime geçen her şeyi üzerine fırlatıyordum. Çünkü bunu hak etmişti.Bunu fazlasıyla hak etmişti. Ve daha fazlasını da hak ediyordu.

Kodesi boylayacağımı düşünmüştüm. Üstelik her şeyi araştırmış olmama rağmen bocalamış olma ihtimali sinirlerimi bozmuştu. Ben bocalamaz hata yapmazdım. Ben eksiksiz çalışan biriydim. Öyle olmam gerekiyordu çünkü.  Ama karşımda kendini korumaya çalışan çocuk düzenbazın tekiydi. Burada falan yaşamıyordu. Bu evin kime ait olduğunu dahi bilmiyordu. Ve ben ona yakalanmamıştım. Daha önce hiç yakalanmamıştım. Bir çok kez kıyılarda gezmiş ama iz bırakmamıştım. Ve saatler önce aslanın kucağına düştüğümü sanmıştım. O kurnaz bir tilkiden başka bir şey değildi. Ama tilkiler her zaman daha tehlikeli olurdu . Gözünü üzerinden ayırmamak gerekirdi.

Resmen bizi saatlerdir parmaklarında oynatıyordu. En başında onu burada bırakıp gitmem gerekiyordu.

“ Adi düzenbaz!” Sinirlerime hakim olamıyordum.

“ Dursana kızım.” Dedi ona fırlattığım kalemi havada yakalayarak. Ve hâlâ suçum ne dermiş gibi bana bakıyordu.

Kalkık burnunun ucuna değmesini isterdim. Böylelikle odada ki en güzel burna sahip kişi ben olurdum. Ve o da dersini almış olurdu.

“ Aptal gibi başında uyanmanı bekledim bir de.” En başında onu burada bırakıp gitmem gerekiyordu. Mia'yı yalnız bırakmıştım. Üstelik eve gitmediğim için de iyi bir bahene bulamam gerekecekti. Ona olduğu kadar kendime de kızgındım şu an. Vicdan yapmıştım. Vicdan aptalların işiydi.

“ Geveze arkadaşınla birlikte beni öldürmeye çalıştın!” Diye küçük bir hatırlatmada bulundu. Ve elindeki kalemi gelişi güzel bir şekilde yere fırlattı. Oda tamemen darmadağın olmuştu. Ama bu onun suçuydu. Burada duş almış, özel eşyaları kullanmış üstüne üstlük bunlar yetmezmiş gibi uyumuştu. Şaka gibi! Hırsızlık yapmaya geldiği evde sıcak bir duş alıp rahat bir uykuya dalmıştı. Sanırım bazılarımız şekerleme saatini kaçırmayı pek sevmiyordu.

“ İyi oldu!” Diye bağırdım. “Müstahak sana. Hiç utanmıyor musun el alemin evine girip hırsızlık yapmaya?”

Üstü çıplaktı. Fazla gelişmiş bir vücudu vardı. İri değildi ama karın kasları vardı. Altında ki şort kime aitti?

Elini beline yerleştirip gerçekten mi der gibi baktıktan sonra “Bilemem.” Dedi “ Sana sormalı. Hiç utanmıyor musun?” Bu durumdan eğlenen bir hâli vardı. Ona da gün doğmuştu işte.

Ona atmak için elime aldığım bir başka kalemi atamadan öylece durdum.

“Aynı şey değil.” Dediğimde az önceye nazaran sesim daha sakin çıkmıştı. “ Seni bulduğumda burada uyuyordun. Ne halt ediyordun? Hangi hırsız bunu yapar ki?” Eğer büyük bir ekibin içinde değilse bu evin ne kadar süreliğine boş olduğunu bilemezdi. Öyle gelişi güzel uyuyup yakalanmayı bekliyordu o resmen.

YALANCI ŞAKAYIK Where stories live. Discover now