episode 3

3.7K 231 17
                                    

"Sanırım gönlüm ona bağlanıyor olmalıydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Sanırım gönlüm ona bağlanıyor olmalıydı..."

°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●

   Üç gündür beyin duvarlarımda dönüp duran düşünce bulutları bir sis misali çökmüştü her bir beyin kıvrımıma. Başka bi'şeyi düşünmemi engelliyor,sürekli aynı mevzu hakkında düşünmem konusunda diretiyordu adeta. Bundan büyük bir rahatsızlık duyuyordum. Beynimi oluru olmaz ve gereksiz gördüğüm konularla meşgul etmek en son isteyeceğim şeydi. 

  Yatağımda öylece uzanırken tavanı seyredalmıştım. Keraat vaktinden sonra her ne kadar uyumak için çabalamış olsam da bir neticeye erememiştim. Sonuç olarak yatağımda uzanır bir vaziyette tavanda birden beliren simayı izliyordum.

   Bir saniye, o nasıl belirdi tavanda? İç sesimin beynimde yankılanan cümlesi beni hepten düşüncelere boğma niteliğindeydi. Beynimdeki her bir ses susana kadar koşarak kaçıp gitmek istiyordum. 

   Günlerden cumartesiyken yataktan zerre kalkmak istemiyor, mümkünse tüm günümü bu şekilde uzanarak geçirmek istiyordum. Bakışlarım hâla tavana değerken siması bir türlü gitmiyordu. Gözlerimi sıkıca yumarak bir müddet bekleme kararı alsam da karanlıkta tekrardan beliren simasıyla hızla açtım gözlerimi.

    Ne yaparsam yapayım kurtulamıyordum bir türlü. Sanki bir ip tarafından zihnime düğümlenmiş gibiydi.

   "Ümame, hâla uyuyor musun?" Odama yaklaşan ses yüzünden sırtımı kapıya dönerek uyuyor taklidi yapmaya başladım. Kapının açılmasıyla üzerime birinin atlaması bir oldu.

   "Seni velet! Uyuyorum diye ablanı kandırmaktan utanmıyor musun!?" Şakayla karışık çıkan kızgın sesine ve üzerimdeki ağırlığına daha fazla dayanamayarak üzerimdeki bedeni yere fırlattım.

   "Abla bozuntusu ne olacak," diyerek gözlerimi devirdikten sonra yataktan kalkıp banyoya yöneldim. Elimi yüzümü yıkayarak kendime gelmeye çalıştıktan sonra tekrar odama giriş yapıp dolabımı açtım. Evde giyebileceğim bir kaç parça kıyafet çıkararak yatağımın üzerine attım.

   "Sizi dışarıya alalım Ümmü Gülsüm hanım," diyerek hâla fırlattığım yerde oturan bedenine doğru ilerleyip koltukaltından tutarak kaldırdım ve sırtından itekleyerek odadan çıkarıp kapıyı yüzüne kapattım.

   "Ah, burnum!" Sesi bütün evin içinde yankılandığında kahkaha atarak üzerimi değiştirdim.

   "Ümame, bakkala gidip süt ve bisküvi alır mısın kuzum?" Mutfaktan seslenen annemin dediğini yapmak için okuduğum kitabın kapağını kapatarak siyah bol feracemi üzerime geçirip aldığım şalı da göğsümü örtecek şekilde bağlayıp çıktım odamdan.

   "Parayı veren düdüğü çalar validecim," diyerek yanına gittiğimde  elimi açıp kapatarak parayı vermesini işaret ettiğim. Parayı avucuma koyarak mutfağa geri döndükten sonra bende koridordan geçerek kapıyı açtım. Terliklerimi giyerek merdivenlerden inip apartmandan ayrıldım.

   Bakkala nihayet vardığımda bisküviyi almıştım lakin süt reyonunu hangi ara en üst raflara taşıdıklarını bilmediğim için sırayla dizilmiş sütlerle bakışıyordum.

   "Hayır yani, kısa insanların da olabileceğini hiç mi düşünmüyorlar anlamıyorum ki!" Ayağımı yere vurarak ofladıktan sonra kaşlarımı çatarak sütlere kızgın bakışlarımı gönderdim.

   "Sizde hiç demiyorsunuz yazık günahtır bu kıza aşağıya inelim diye," diyerek gözlerimi devirdiğimde çikolata reyonunun orda beni seyreden bedenle irkilmiştim.

  "Bismillah!" Elim kalbimin üzerinde dururken kalbim depar atıyormuşçasına hızla atıyordu.

   "Sütlerle konuşan birini de ilk defa görüyorum." Ömer yüzündeki gülümsemeyle bana doğru yürüyordu lakin gözleri bir kere bile bana değmemişti, sadece yere bakıyordu. Biraz uzağımda durarak uzun boyunun verdiği avantajla sütü alıp bana uzattı.

    Bakışları hâla bana deymezken elimin eline değmemesine dikkat ederek süt kutusunu aldım.

   "Teşekkür ederim." Sesimin haddinden fazla kısık çıkmasıyla utandığım belli olurken kendime kızmadan edemedim.

   "Rica ederim, ah bir de..." Kendi sözünü kendi kesip arkasında sakladığı elini yüzüme doğru uzattığında parmaklarının kavradığı çikolata paketi gözlerim önünde görsel şölen misali duruyordu.

  "Şimdilik bununla idare etmen gerekecek," diyerek çikolatayı bisküviyi tutturmak için kıvırdığım kolumun üzerine bırakarak kasaya doğru ilerleyip aldıklarının ödemesini yaptıktan sonra bakkaldan ayrıldı.

   Kalbimin hızlı ritmine eşlik eden yanaklarımın kızarıklığı beni ele veren cinstendi. Sanırım gönlüm ona bağlanıyor olmalıydı...

    Hızlı adımlarla kasaya gidip süt ve bisküvilerin parasını ödediğimde bakkalcı amca gülümseyerek elimdeki çikolatayı işaret etti.

   "Hayırlı olsun evladım, bir dahakine çiçekle de gelir inşallah." Bakkalcı amcanın dedikleri hepten yanaklarımı kızartadururken koşturarak bakkaldan çıkıp aynı şekilde eve adımladım.

      Ben ondan kaçtıkça o hepten dibimde bitiyordu. Allah'ım sen bana yardım et.

     Zili ardı ardı kesilmeden bastığımda açılan dışkapıyı ittirerek apartmana girdim. Nefessiz kalmama rağmen koşarak çıktığım merdivenler hepten nefesimi kestiğinde kalp atışlarım hâla düzelmemişti aksine hepten bozulmuştu.

    "Kızım, arkandan atlılar mı koşturdu? Nedir bu durumun?" Annemin sorusunu cevaplamadan terliklerimi çıkartarak bedenimi içeriye attım. Kapının girişinde boylu boyunca yüz üstü uzanırken üzerimde gezinen üç çift endişeli gözleri hissedebiliyordum.

   "Hayır olsun inşallah," diyerek kollarımdan tutarak bedenimi yerden kaldıran babamla göz göze geldiğimde bakışlarındaki endişeyi net bir şekilde görebiliyordum.

    "Kızım, yanıt ver hele."

     "Bi'şeyim yok anne, koşuverdim sadece." Ağzımdan dökülenler yalan değildi, koşmuştum. Sadece eksik söylemiştim yalan değil.

    Daha kendime bile itiraf edemediğim şekilde kalbimin ritminin bozuluşunu aileme nasıl diyebilirdim ki?

Bölüm Sonu

Selamunaleyküm 🌸.
Bir bölümün daha sonuna geldik. Sonraki bölümde görüşmek üzere.
Allah'a emanet olun... 🫀

~Verda

Kur-an Kursunun Muallimi ღWhere stories live. Discover now