episode 18

1.7K 96 14
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Maziyi günümüze taşımıştık...

°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○

(5 yıl sonra...) 

  Zaman dur durak bilmeden akıp gidiyordu. Yelkovan ve akrep beklemeksizin birbirlerini kovalıyor ardından günler haftalara, haftalar aylara, aylar da yıllara dönüşüyordu. Zamanla beraber değişen unsurlar yenilikler katarak renklendiriyordu hayatımı.

  "Anne! Beni sallar mısın, lütfen!" Bankta oturmuş etrafta koşuşturan oğlumu yüzümdeki gülümseyişle seyrederken bana seslenişiyle yerimden kalktım. Adımlarımı salıncakların olduğu tarafa yönlendirdiğimde benden önce varmış olan oğlumu kucağıma alarak salıncağa oturttum.

  Salıncağın arkasına geçerek yavaşça sallamaya başladığım oğlum ellerini gökyüzüne doğru uzatarak kahkaha atmaya başlamıştı.

  "Anne, daha hızlı! Bulutlara dokunacağım!" Sesindeki neşe kırıntıları teker teker içime serpilerek bana da bulaşmış olduğunda gülümseyerek seyrediyordum eşimin tüm genlerini taşıyan oğlumu.

   "Uç bakalım," diyerek biraz daha hızlı salladım evladımı. Babasının kopyasıydı adeta. Ona baktığımda aşık olduğum adama bakıyormuş gibi hissediyordum.

   "Vay canına, uçuyorum!" Salıncak hızını arttırdığında kollarını iki yanıma açmıştı. Bakışlarımı bileğimi saran kol saatime çevirdiğimde gitme vaktimizin geldiğini fark etmiştim.

   "Oğlum, şimdi inelim mi kursa gitmemiz gerekiyor?" Sualimi dile getirdiğimde onaylarcasına başını salladıktan sonra alkış yaptı. Salıncağa kuvvet uyguladığımda hareketini sonlandırmıştı. Bir dediğimizi iki etmiyor, her dediğimize uyuyordu.

   "Yaşasın, dedeme gidiyoruz!" Gülerek elinden tuttuğumda indirdim bedenini salıncaktan. Yola koyulduğumuzda elimden tutmuş sekerek adımlarken eş zamanlı olarak islamın şartlarını sayıyordu.

  "Üç zekat vermek, dört oruç tutmak beş hacca gitmeek!"

  "Aferin oğlum, hadi şimdi binaya girelim deden bizi bekliyor hem sende arkadaş bulursun kendine." Koşturarak binaya giren oğlumun ardından bende girdiğimde adımlarım onu takip ediyordu.

Minik elini, elimin arasına almış öylece kapının açılmasını bekliyorduk. Aralanan kapının ardındaki bedende gezdirdim gözlerimi.

  Ömer kahverengi gözlerini gözlerime dikmişti. Şuan yaşamış olduğum anı daha öncede yaşamıştım sadece şahsiyetler yanlış yerde duruyordu.

  "Biz kayıt olmak için gelmiştik?" Ağzımdan dökülenlerle beraber beni gördüğündeki yüzünde beliren gülümseyişi daha da büyümüştü. Bu arada cidden Onur'u kayıt ettirmeyi de düşünmüştüm.

Kur-an Kursunun Muallimi ღWhere stories live. Discover now