Bölüm 2

528 41 28
                                    

Bu çocuk beni kullanıyordu. Ama bu benim için iyi bir şeydi. Garip biri olduğumu söylemeyin bana. Çünkü onu se-... İşte o şeyi yapıyorum. Bir kızın bir erkeği, erkek gibi gördüğünde hissettiği duygu var ya... İşte onu hissediyorum, Minhyuk'a.

"Anne, ben çıkıyorum." dedim. Annem cevap vermeden direkt evden çıktım.

---

"Odadaki diğer kızlara bakmayı kesip dinler misin?" dedim, ciddi bir sesle. Beni takmamıştı bile. "Hey!" diye bağırdım, kütüphanede olduğumu unutarak. Herkesin bana bakmasıyla kafamı eğdim. Çenemde hissettiğim ellerle titredim. Çenemde ki eller kafamı kaldırıp karşıya, Minhyuk'a doğru bakmamı sağlamıştı. Çenemde ki ellerin sahibi Minhyuk'tu. Kalbim birden hızlanmıştı. Kalbimin sesini ben bile duyuyordum.

Ani bir hareket ile Minhyuk'un elini ittim. Ağzımı açmış bir şey söyleyecektim fakat onun sözleri benim sözlerimin önüne bir engel olarak durdu.

Oturduğu yerden kalkarken "Tuvalete gitmem gerek." dedi. Ben ise kafamı sallamakla yetindim.

Minhyuk'un kalkıp gitmesinin üzerinde tam tamına 2 dakika 15 saniye geçmişti. Masanın üzerinde duran telefonumun çalmaya başlamasıyla herkes tekrar bana bakmıştı. Kafamı eğip ağzımı oynatarak özür diledim. Ve telefonu alıp oturduğum yerden kalktım. Rafların arasından geçerken gözüme biri daha doğrusu birileri takılmıştı. Dikkatli baktığımda karşımda Minhyuk ve bir kız duruyordu. Hani tuvalete gidecekti bu çocuk?

Tuttuğum nefesimi verdim ve Minhyuk ile kıza bir adım attım fakat Minhyuk kızı kendi ile rafların olduğu yere biraz daha sıkıştırdı ve kızın yüzüne doğru eğilip dudaklarını kızın dudaklarıyla birleştirdi. Gözlerimi kırpmam ile yanaklarımda ağzıma doğru süzülen bir sıvı hissetmem ile gözlerimi kırpmaya başladım. Boğazımı temizledim ve oradan uzaklaştım.

Çalmayı kesmiş olan telefon tekrar çalmaya başlamıştı. Telefonu cebimden çıkarttım ve arayan kişiye baktım. Yeşil yere basıp sağa doğru sürükledim ve telefonu kulağıma götürdüm.

"Yine mi sen?"

"Evet." dedi hattın ucundaki çocuk düz bir ses ile sadece bunu söylemişti. Bir süre sessizlikten sonra tekrar konuştu.

"Üzülmeyi kes! Sinirlerimi bozuyorsun."

Nereden biliyordu üzüldüğümü?

"Üzülmüyorum." dedim, sesimin titremesine engel olamayarak.

"Seni görebiliyorum."

Ne? Korkmuştum. Oturduğum yerden kalktım ve etrafıma bakınmaya başladım.

"Beni göremezsin"

"Nedenmiş o?... Yoksa sen... Ha-hayalet misin?"

"O zaman sen de aptalsın?"

Telefonu kulağımdan çektim kırmızı yere basılı tuttum. Ve telefonun ekranını kapatıp cebime tekrar koydum.

Niye aptal oluyordum ki? Sağ ayağımı yere vurdum ve içeriye eşyalarımı toplamak için yürürken kafamda hissettiğim sıvı ile kafamı kaldırıp yukarı baktım. Terasta bir çocuk vardı ve aşağıya doğru bakıyordu. Görmek için gözlerimi kıstım. Ellerini sallamıştı. Manyak mıdır nedir? Elimi çektim ve elimdeki şeye baktım.

Tükürük?

Lanet olsun! Hızla içeriye koştum. Oturduğumuz masaya ilerledim. Ve, benim düşüncemle, beni bekleyen çocuğa baktım. İstemsiz olarak gözlerimi devirdim ve masaya ilerledim. Masanın üzerindeki kitapları aldım ve çantama koyarken söylendim, "Gitmem gerekiyor. İşim çıktı."

'Harika Bebe'nin sözlerini umursamadan oradan uzaklaştım. İşim çıktığını söylemiştim. Evet, yalan söylemiştim. Seni görmek istemiyorum. Çünkü sen başka bir kızı öptün. Ve bana yalan söyledin. Bunları umursuyorum. Çünkü seni seviyorum. Artı kafama biri tükürdü, diyemezdim...

Beep Beep ♔ BTOB ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin