Tarafsız

157 12 0
                                    

Bir saray hanımı bana 24 saat eşlik ettiği için kendi evime gidemiyordum. Akşam eve giderek oturdum biraz.

Gece gece birden mesaj geldi. "Kapıyı aç" Şehzadeydi. Gizlice içeri alıp kapıyı kapattım. Neyseki saray hanımı uyumuştu.

"Şehzadem burada olmamalısınız saray hanımı görüp saraya bildirebilir. Hakkımızda dedikodu çıkarırlarsa, öğretmeniniz olamam artık."

"Korkma Öğretmen Hanım, kimse buraya geldiğimi bilmiyor. Anlayamazlar bile. "

"Şehzadem neden geldiniz peki.? "

"Bana bugün nasıl baktığını gördüm kucağıma düştüğünde... "

Utanmıştım, biraz da korktum tabi. İstemsizce geri geri gitmeye başladım. Ta ki arkamdaki duvara çarpana kadar. Hayır şuan bu, araştırmama zarar verebilir. Kendime hakim olmalıyım. Hem o çapkın bir adam. Ayrıca o zengin biriyle evlenir, siyasi bir evlilik yapar. Sakın kanma onun sözlerine.

"Şehzadem".

"Bölme sözümü." Şehzade bir kolunu kolunu duvara yaslayarak tam karşımda durdu. Gözlerime bakıyordu. "Sen de benden hoşlanıyorsun." diyerek yanağıma dokundu ve beni öpmeye çalıştı. İstemsizce okkalı bir tokat attım.

"Gidin buradan. Öğretmeninizim sizin. Beni, takıldığınız size hayran olan kızlarla karıştırmayın dedim. Tek istediğim eğitiminizde size faydalı olabilmek, başka birşey değil!"

"Nasıl cüret edersin buna Öğretmen. Bu iki oldu. Üçüncü de Allah yarattı demem!"

Tam kapıyı açtı geri dönüp "Ceza almak istemiyorsan, bu aramızda sır olarak kalmalı. Şehzade'ye kimse dokunamaz çünkü." dedi ve gitti.

Kızgındım çok kızgındım.

Gece evde tartışma programı izlerken Şehzade'nin amcası Musa Bey ve oğlu Murat Bey'in Birleşik Arap Emirlikleri ile büyük bir ekonomik anlaşma imzaladığı buna karşılık Murat Bey'in yaşıtı olan Şehzade'nin henüz kendisini uluslararası alanda gösteremediği ve padişah olarak ileride Murat Bey'in ülke için daha yararlı olacağı tartışılıyordu. Belki de haklılardı. Şehzade aşırı ukala. Kendini beğenmiş, ayrıca da sapık! Pis sapık!

Ertesi gün derse utana utana gittim. Ben kim, Şehzade'ye tokat atmak kim? Şehzade'nin yüzüne nasıl bakacağım ondan hoşlandığımı anlamış. Aslında hoşlanma değil beğenme. Acaba geri dönüp hastayım mı desem? Derse girsemesem mi?

Saraya gittiğimde Şehzade'nin yanında Padişah, Padişahın kardeşi Musa Bey ve başka bir erkeğin daha olduğunu gördüm. Şehzade'nin kuzeni Murat Bey...

Murat Bey bana gülümsüyordu. Allah Allah deli mi ne! Bana niye gülüp duruyor?  Padişah, bundan sonra iki kuzenin birlikte eğitim alacağı, hangisi daha başarılı olursa emekli olup tahtı ona bırakacağını söyledi. Şehzade ve ben ikimiz de şaşırıp padişaha bakakaldık.

Padişah oğluna, "Senin ülke için birşeyler yapmanı bekledim ama Murat Bey'in planları ülke için daha faydalı görünüyor. Bu adil ve şeffaf bir süreç olup kamuoyu ile paylaşılacaktır. Bu yüzden Öğretmen Hanım sizden tarafsız olmanızı rica edeceğim. Oğlumun ünvanı Şehzade olabilir ama bu ünvan, kalıcı bir ünvan değil. Bu yüzden ona iltimas geçmeyeceğinizden eminim. " dediğinde, Şehzade kızararak ağzını dahi açamadı.

Musa Bey araya girerek, "Bizden günah gitti Abi. Sonra kararından vazgeçmek yok ama! "

Padişah, "Laf ağızdan bir kere çıkar Musa! Hem durumu bu noktaya getirmek için nasıl uğraştın kim bilir? "

Musa Bey, heybetlice güldü bana dönerek, "Öğretmen Hanım eti senin kemiği benim" dedi ve gitti. Arkasından padişah da gitti. İki kuzen ve ben başbaşa kaldık.
Ben bu işe başlarken işlerin bu kadar karmaşıklaşacağını düşünmemiştim. Bütün bir tarihi değiştirmem yetmemiş gibi, bir de benden gelecekteki padişahı seçmem isteniyordu. Ne işlere bulaştım böyle!

Başka Dünyada Where stories live. Discover now