İLK DEĞİŞİM -Bölüm 3-

35 8 4
                                    

Bölüm 3; Son Perdeye Bir Adım Kala...

Gün olağan koşturmasıyla başlasa da kahvaltı sofrasında varlığını hissettiren bir durgunluk vardı. Benim durgunluğum anneme duyduğum özlemdendi. Gitmesini istemiştim ama kapıdan çıktığından beri de gün sayıyordum dönmesi için. Nişan ve ardından da düğün töreni için aylardır bitmek bilmeyen hazırlıklar yapılıyordu ve annem, hiçbirini istemediği bu koşturmadan fena halde bunalmıştı. Bir hafta içinde dönecekse de teyzemin yanında kaldığı bir ayda biraz olsun rahatladığını umuyordum.

Hikmet ise her sabah olduğu gibi sporunu yapmış, duşunu almıştı ama dış görüntüsündeki zindeliği ruh haline yansımıyordu. İlgilenmesi gerekli durumlar söz konusu değilse, benimleyken telefonunu hep bir kol boyu mesafede tutan adamın, elinden telefon düşmüyordu. Aslında umurumda değildi ama sergilemem gereken davranışlar beynime kodlanmıştı sanki. O an aklımdaki ne olursa olsun otomatikman gerekeni söylüyor ya da yapıyordum.

Sofradan kalkmasına yakın "Hikmet, beni endişelendiriyorsun. Canını sıkan bir şey mi var?" diye sordum.

Ben konuşunca garip davrandığının farkına varmış gibi telefonunu masaya bırakıp bana döndü. "Endişelenme sevgilim, ciddi bir şey değil. Ablamla haberleşiyordum. Tüm gün birlikte bir toplantıda olacağız."

Ablası ile olmasına dair söyleyebileceğim epey yaratıcı düşüncelerim vardı ama elbette tuttum kendimi. Her iyi gelinin yapacağı gibi, müstakbel görümcemi görmezden gelip konunun farklı bir noktasına odaklanmayı seçtim. "Genelde toplantılara fazlasıyla sakin ve neşeli gidersin. Bugünün farkı ne peki?"

"Toplantı için konuşacak olursam, diğerlerinden hiçbir farkı yok benim için. Gerginliğimin sebebi, tüm gün iletişim araçlarının kapsama alanı dışında kalacak olmam. Senin için endişeleniyorum. Bana ihtiyacın olsa haberim bile olmayabilir."

İçmediğim için kınayan bakışlarıyla uzattığı portakal suyundan bir yudum aldım ve gülümsedim. "Kameralar, kapıda ve araziye dağılmış güvenlik ve alarm sistemine rağmen endişelenmek sence de biraz abartılı değil mi? Merak etme hiçbir şey olmayacak. En fazla sıkıntıdan patlayabilirim."

Nezaketen gülümsediyse de azıcık olsun rahatlamadı. "Saçma göründüğünün farkındayım. Böyle davranmam için de bir sebep yok ama içimde bir sıkıntı var... Ben az sonra yola çıkacağım ve ablam da daha sonra bize katılacak. Akşam yemeğinde evde oluruz," dedi gözlerimin içine bakarak.

O böyle söylüyorsa inanırdım. Tanıştığımız andan beri tek bir yalanına şahit olmamıştım. Anlatamayacağı meseleler bile olsa yalan söylemek yerine, bilmem gerektiğini düşündüğü kadarını açıklardı. Ardından da açıkça daha fazlasını bana anlatamayacağını ya da konudan bahsetmek istemediğini söylerdi. Tüm günü böyle geçirmeye niyetliyse onu durduramazdım ya! Bu yüzden uzatmadım ve gülümseyerek onu yolcu etmek üzere ayaklandım. "Öyleyse bir sorun da yok. Kendine işkence etmeyi bırak ve geç kalmadan yola çık. Akşam yemeğini misafirimiz için de hazırlatırım."

Sandalyesinin arkasına astığı ceketini giyerken, "Aile hatırına ona katlandığın için teşekkür ederim," dedi. Beden hareketlerinden hala ruh halinin değişmediğini okuyabiliyordum ama hiç değilse belli etmemeye çalışıyordu.

Kapıya yürürken cep telefonu bir kez daha ortaya çıkmıştı bile. Neyin peşinde olduğunu bilememek canımı sıksa da gün boyu ulaşamayacak olması içimi rahatlatacak tek şeydi. Giymesi için tutuğum, uzun kaşe kabanını aramızda ezerek kollarını bana dolayıp sarıldı. Zorlukla sıyrıldığım sarılmasının ardından, yanaklarıma birer öpücük bırakıp kapıdan çıkabildi nihayet. Tam kapıyı kapatmak üzereyken durup tekrar eve doğru döndüğünde isyan bayrağını çektim.

GÜNDÜZ DÜŞÜ(Kitap/Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin