PSİKİYATRİ SERVİSİ

30 17 38
                                    

Nevena acil olarak psikiyatri servisine götürülmüştü. Bu histeri krizi kötü yaşam koşulları ve menapoz belirtileriyle birleşince onu allak bullak etmişti.

Psikiyatrist hastasına durumunu sorduğunda, zihni hayal ile gerçek arasında sıkışmış olan kadın "Geceleri cinler yatağımın altında cehennem ateşini körüklüyor. Benim ailem lanetli, bu dünyada asla huzuru göstermeyecekler bana. Uyumaya çalıştığımda boğazımı sıkıp işkence ediyorlar. Gençken yaşadığım cadılık belirtilerini şimdi de kızım Dora'da görüyorum. Hepsi Çingeneler Kralı Zümrüt yüzünden, onunla evlenip ecinlilere karışmayı reddettiğim için kızıma kafayı takmış olmalı. Adamlarını peşimize takıp, takip ettiriyor. Bana kimse inanmıyor, doğru söylüyorum." diye deli saçması şeylerden bahsetti.

Psikiyatrist önündeki reçeteye ilaçlarını yazdı. Teşhisi koymuştu bile; Paranoid şizofreni.

Nevena'yı odasından uğurladıktan sonra eşi ve kızını çağırdı. Doktor Dora'ya bakarak "Anneniz maalesef paranoid şizofreniden müzdarip. Son derece gerçeklikten uzak, kendi hayal aleminde, çevresine kapalı, birilerinin ona zarar vermek için takip ettiğini düşünüyor, büyük bir panik ve korku duyuyor. Anneniz hiç nörolojik bir kaza veya olay yaşadı mı? Ya da zehirlenme gibi durumlar?"

Dora "Bu sabah komşunun onu zehirlemeye çalıştığını söyleyerek uyandı zaten. Ama 'yukarıdan tüp fırlattılar, tıngırdamasını duydum. Duvardaki deliklerden, kalorifer borularından gaz veriyorlar' dediği için getirdik buraya" dedi.

Pskiyatrist "Anlıyorum. Bu hastalık patlak verdiğinde, hasta çevresinden şüphelenir, hatta sizden bile şüphe duyup saldırganlaşabilir. İlaçlarını saati saatine içtiğinden emin olun" diyerek reçeteyi uzattı. Genç kız doktora teşekkür edip ailesi ile birlikte hastaneden ayrıldı.

Günler günlere karışırken Dora, annesine ilaçları birkaç sefer içirmeyi başarsa bile daha sonraları "Ben deli değilim. Çok istiyorsanız siz için bu hapları" diye ilaç kutusunu kızının kucağına savurup, tedaviyi reddetti. Dışarı çıktıklarında sürekli arkasına bakıyor, orada olmayan adamları gördüğünü iddia ediyordu. "Yine takipteler deyyuslar. Arabaların plakalarına benim numaralarımı yazmışlar, üstlerine sevdiğim renkleri giymişler, şansımı çalıyor hırsızlar" diye umarsızca söylene dururken Dora'nın öfkesi yavaş yavaş boğazını tekmelemeye başlamıştı. Annesinin hasta olduğunu bilse de, ergenlik krizlerini tam atlamadığından patlamaya hazır bir bomba gibiydi. "Herkes bize bakıyor. Saçmalamayı kes artık. Çenene vurmuş senin"

"Sen kimsin ne dediğime karışıyorsun? S*çtığım b*k! Aldığım nefes için bile sana hesap mı vereceğim?"

Dora daha gençliğini doğru dürüst yaşayamadan çöktüğünü, yaşlandığını hissediyordu. Babası eve bakmadığı, onlarla ilgilenmediği, kumar masalarında varını yoğunu sattığı için, okul bittikten sonra çalışmaya başlamıştı. Ağabeyisi de aynı sektörde çalışıyordu. İş ilk seferler eğlenceli gelmişti. Stajyer gibi olduğundan düşük maaşına talim ediyordu. İleride zam yaparlar düşüncesi umutlandırsa da, maalesef yıllar geçtiği, müdürlük pozisyonuna geldiği, canla başla çalıştığı halde emeğinin üzerine çöken patronları onu hor görüyordu. Toplantıda hakkını alamadığını ve adam kayırmacalarını tek tek dile getirdikten sonra, istifasını verdi. Yeniden başlamanın zamanıydı. Bu sefer ki işinin maaşı fena olmasa da, çalışma arkadaşları ve patronu tarafından mobbinge uğruyor, şakayla karışık onu rezil etmeye çalışıyorlardı. Bu daha da kötüydü. Çünkü aklını almışlardı. Bildiklerini de unutup sürekli hatalar yapmaya başlamıştı.

Bir gün serviste eve giderken radyoda Ghost adlı grubun 'Call me little sunshine' isimli şarkısı çalmaktaydı. Şöför frekansları değiştirse bile hep aynı şarkı çıkıyordu. Dora, şarkının sözlerini anlamlı bulmuştu. "Gecenin bir yarısı seslen / Seni başka ne zaman duyayım? / Soğuk yıldız ışığında düş/ Eğer yaparsan seni kurtarabilirim/ Asla yalnız yürümeyeceksin / Her zaman bana ulaşabilirsin / Çağır beni küçük gün ışığım / Bana Mephistopheles de / Yapayalnız hissettiğinde çağır beni küçük gün ışığım."

DİPSİZ DELİLİĞİN LANETLİ KUYUSU     Where stories live. Discover now