TELEVİZYONDAN BİZİ İZLİYORLAR

30 13 22
                                    

Kadim varlıklar Lathwai ve Shadimu eşlikçileri ile birlikte geceleri evde aktif olmaya başlamışlardı. Kendi kendine açılan dolap kapakları, kaloriferleri ne kadar yakarlarsa yaksınlar ortamın ısınmaması, vurma sesleri, kulakları sağır eden çınlamalar, apartman boşluğundan ve tavan arasından gelen patırtılar, televizyonun durup dururken açılması gibi tuhaf olaylar ardarda yaşanıp duruyordu. Nevena kapalı ekranın siyahlığına baktıkça gölgeler, karartılarla karşılaşıp ürküyordu.

“Televizyondan bizi izliyorlar” dedi. “Çingeneler kralı Zümrüt’ün adamları bir an için boş bırakmıyor. Kafayı sana takmış. Seninle evlenmeden peşimizi bırakmayacak.” Dora “Sen konuştuğunda kendimi Alice Harikalar Diyarındaki tavşan deliğine düşmüş gibi hissediyorum”

Nevena delice gülerek “Hiç birinizin bana inanmadığını biliyorum. Her yüzyılda bir anne ve kızı, cinler alemine kurban edilir. Zümrüt kralın anlaşması böyle.”

Dora “Kurban edilen biz değiliz, boş boş konuşanlar bizim yolumuza leşlerini bırakarak yokolup gidiyorlar.”

Nevena “ Ne demek istiyorsun? Yoksa onlarla irtibatta mısın? Beni de kandırıyor musunuz? Tevekkeli evde cinler geziniyor değil mi?” Elindeki çatalı kızının koluna batırdı.

Dora kolunu tutarak “Aaa manyak. Sen iyice azıttın ama ha.” diye söylenerek odasına çekildi.

Dora, kulaklıkları takıp kendini müziğin teskin edici kollarına bıraktı. Ay ışığının yansıması duvarlarda Lathwai ve Shadimu’nun gölgelerini ortaya çıkardı. Masanın üzerindeki eşyaları devirip Dora’nın dikkatini çektiler. Yatağından doğrularan genç kız suratındaki şaşkınlık ve merak ifadesiyle “Ne istiyorsunuz?” diye sordu.

“Bize daha fazla kurban lazım, beslenmemiz gerek. En azından birilerine acı çektirmeliyiz.”

Dora “Dışarıda bir sürü iğrenç mahlukat kol geziyor. Ona buna sapıklık yapanlar, birbirlerinin hakkını yiyenler, kendisine ve çevresine zarardan başka bir şey getirmeyenler sürüsüne bereket. Gidin ve alın onları.”

“Bu dediklerini sana yapanları avlayabiliriz. Diğerlerine dokunmaya iznimiz yok. Kalk ve avlan iblis kızı”

“Ben normal bir insanım. Ne yapabilirim?”

Lathwai metalik sesiyle bir kahkaha patlattı. “Sence biz normal insanların çağrılarına kulak asar mıyız? Sen daha kim olduğunu bilmiyorsun. Biyolojik olarak annen gibi insan olabilirsin. Ama onların soyu en eski cadı tarikatı Order of Dragon’a dayanıyor. Hani sürekli bahsedip durduğu Zümrüt kral var ya, Vlad Tepeş’in herkesten sakladığı piçidir. Zümrüt’ün Romanya’da doğduğunu bildiği için annenin ona lakap olarak ‘çingeneler kralı’ demesi de tesadüf değil bu arada.”

Dora, bahsi geçenleri bir rüyadan uyanmış gibi, zihninde idrak etmeye çalışıyordu. “Ama annem paranoid şizofreniden müzdarip, ailesi de sorunluydu zaten. Bu dediklerinize inanmıyorum.”

“İster inan, ister inanma küçük hanım. Kaderinde kitleleri yokoluşa sürüklemek var. Çingeneler kralı insan değil, sizin tabirinizle ‘Şeytan’ın’ oğullarından biri. Cehennem lejyonları onun yönetimi altındadır. Zaten bu onun lakabı, değerli taşları sevdiği için dünyadaki ismine biz Zümrüt diyoruz”

Dora “Peki gerçek ismi ne? Ayrıca Order of Dragon yani Ejderha Tarikatı, doğudan gelen düşmanlara karşı birlik olmak için kurulan ve vampir gibi kan içen soyluların tarikatı değil miydi? Ne zaman bir cadı tarikatı oldu?”

“Zümrüt’ün gerçek adını söylemeye yetkim yok. Belki bir gün kendisiyle tanıştığında sorarsın. Order of Dragon kadim bir cadı tarikatıdır. Ancak üyelerinden Vlad Tepeş, kaldıramayacağı onca yüksek ve kozmik bilgilerle kafasını doldurdu ki, en sonunda delirdi. Ejderha Tarikatını bir paravan gibi kullanmaya, kazığa geçirdiği adamların kanlarını içmeye başladı. Zümrüt’ü de Şeytan’ın kendisinden peydahladı. Bilirsin bizimkilerin cinsiyeti iki türlüdür. Eğer çoğalmak isterlerse hem doğurtan, hem doğurgan olabilirler.

“Demek hep bu yüzden Shadimu ile geziyorsun. O senin dişi halin, değil mi?”

“Evet, sonunda anlamaya başladın iblis kızı. Hadi kalk şu yataktan da, biraz andaval ayıklayalım!”

Dora, küçükken kuzeniyle Kiki teyzeyi çağırmak için, tıpkı şu kibrit oyunundaki gibi tehlikeli işlere kalkışmıştı. Zaten ona yanıt verenin Kiki teyze olmadığını çoktan biliyordu. Cehennemin prenslerinden biri Sidrondu, yanında dişi hali Idha ile birlikte geceleri onu ziyaret edip, hikayeler anlatırlardı. Dora’nın Lathwai ve Shadimu’dan doğduğunu, gerçek anne babasının onlar olduğunu söylerlerdi. Peki ya insan bedeni? Fiziksel özellikleri aynı kaçık annesine benziyordu. Belki de ruhu insan değildi. Zaten sinirliyken kime dokunsa elektrik çarpardı. Ona “Çıplak ayakla toprağa bas, elektriğini alır” diye nasihatta bulunanlar olurdu.

“Belki bende annem gibi keçileri kaçırmışımdır” dedi kendi kendine.

Dora, sürekli dışardaydı artık. Ona omuz atıp özür dilemeyen, bekarmış gibi davranıp etrafındaki kadınları tavlamaya çalışan, trafikte birbirlerini sollayıp kazalara sebebiyet verebilen, önüne geleni yalanlarıyla dolandırmak için sırada bekleyen, kendinden zayıfı ezen ve bunu kurnazlık olarak gören tipleri Lathwai ve Shadimu’ya teslim ediyordu. Dünyayı kötülükten temizlediğine inanıyordu. Ancak varlıklar daha büyük lokma istiyordu. Organize suç örgütleri, politikacılar, kara para aklayan bürokratlar, yolsuzluk yapan yöneticiler. “Bu kadar ulaşılamaz insanı nasıl kendime düşman edeyim?” diye sorduğunda ise aktivistlik yapmasını ya da arı kovanına çomak sokacak şekilde sivil itaatsizliklerde bulunmasını tavsiye ettiler. Çalışıp annesine bakmak zorunda olduğunu dile getirse de başına herhangi bir şey gelmeyeceği garantisini verdiler.

Önce sosyal medyadan saydırdı hepsine. Baktı hiç tık yok, bu sefer kuralları çiğnemeye başladı. Sonunda dikkatlerini çekmeye başarmışlardı. Halktan bazı insanlar da onun yaptığını yapmaya başladılar. Ancak ters tepmiş gibi hepsinin başı güvenlik güçleri ile belaya girdi. Lathwia ve Shadimu’nun dediği gibi Dora’nın başına herhangi bir şey gelmedi. Ancak yozlaşmış yöneticiler hakaret ederek onu aşağılıyorlardı. Bu durum varlıkların iştahını iyice kabartmıştı.

Sıklıkla trafik kazaları ve durup duruken arabalarında çıkan yangınla yokolup gittiler. Sıra boşalan koltuklarını kapmak için birbirlerinin gözünü oyan diğer arsızlardaydı…

 Sıra boşalan koltuklarını kapmak için birbirlerinin gözünü oyan diğer arsızlardaydı…

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
DİPSİZ DELİLİĞİN LANETLİ KUYUSU     Where stories live. Discover now