DİPSİZ DELİLİĞİN LANETLİ KUYUSU

32 14 30
                                    

Dora, Zümrüt ile dar ve uzun kolidorlardan geçerek, sonu gelmeyen merdivenlerden aşağıya inmişlerdi. Karanlık bir mahsenin ortasındaki kuyunun içine baktığında fokurduyan kara balçığa gözleri kenetlendi. Biraz sonra fiziksel görünümü annesini andıran bir kadın belirdi. Kozmik bilgileri Dora'ya aktarmaya başladığında ise vücudu kara balçıkla kaplanarak, yüzü mavi ışıklar saçan bir girdaba, elleri ağaç dallarını andıran bir bürünüme dönüştü. İnce uzun kurumuş bir dala benzeyen parmaklarından birini Dora'nın ensesine batırdı. Bilgisayara belge aktaran flashdisk gibi, milyon yıldır birikmiş olan kadim bilgileri genç kadının zihnine yükledi. "Senin yerinde olsam bir süreliğine kendimi herkesten izole ederdim. Kafanın içi şu an öylesine meşgul ki, kimse bu kadar tecrübeyle doluyken sakin kalamaz."

Kara kraliçe büyük tufanda hayatta kalan aryan soyundandı ve düşmüş meleklerin kanını taşıyordu. Keza Dora'nın anne tarafı da öyle. Eskiden beri gördüğü tuhaf rüyaların açıklaması bu olabilirdi. "Hepsi kanatlı yılanlara ya da ejderhalara benzemiyorlar mı?" kafasının içindeki ikincil ses, ilahı varlıkları böyle tanımladı. Aslında hiç de haksız değildi. Dora imgelerinde bu kanatlılardan kaçarken, taşıdığı parşömenleri eski bir kilisenin kırık taşı altına sakladığını ve parmağında kocaman yeşil taşlı yüzük olan bir eli öptüğünü görmüştü.

Yine o ikincil ses "Dönüşümünü tamamlamak üzere, zihnin iyileştirecek seni. Rüyalar bunun sebebi" dedi. Kara kraliçe zihnine bağlanmış, kendince yorumlar yapıyordu.

Dora aklını kaybedeceğini düşünerek Zümrüt'e "Götür beni buradan, bir dakika durmaya bile tahammülüm kalmadı" dedi. Mahsenin duvarına çizdiği sembolün üzerine genç kadının parmağında iğne deliği kadar açtığı yaradan sızan kanı değdirince evine açılan portal tekrar belirdi. Zümrüt sevdiği kadının yüzünü şefkatle okşayarak "Eğer beni ziyaret etmek istiyorsan ne yapacağını artık biliyorsun" diyerek göz kırptı.

Dora eve döndükten sonra annesini hiçbir yerde bulamadı, kayıptı. Akrabalara haber verdi. Bir kısmı araba ile sokaklarda Nevena'yı aradılar. Gün sonuna kadar bulunamazsa polise başvuracaklardı. Dora'nın ikincil sesi "Onun nerede olduğunu biliyorum. Eğer odaklanırsan sana gösteririm." dedi. Salonda toplaşanlardan müsaade isteyip odasında meditasyona girdi. Annesinin gülüşü ve sesini zihninde duyuyor, yemek odasındaki vitrininin arkasında çömelmiş bir şekilde, yanına aldığı bir somun ekmek ve soğan ile duruyordu. "Aa manyak mı bu kadın?" dedi kendi kendine. Odasından bir hışımla çıkıp "Vitrinin arkasına saklanmış şaşkoloz" diye gürledi. Akrabaları hayretle durumu izlerken, o koca vitrini tek başına ittirip annesini çıkardı. Nevena delice gülüp "Zümrüt beni de kaçıracak sanıp saklandım" dedi. Teyzesi Gonca gözlerini kısmıştı. Durumu idrak etmiş gibiydi. Ne de olsa Dora'nın falında Şeytan tarafından kutsanacağını görmüştü.

Herkes rahat bir nefes aldıktan sonra evlere dağıldılar. Dora'nın teyzesi Gonca ise gitmeden evvel "Kızım yol yakınken dön. Sana verdiğim haçı da takmıyorsun. Bu işler güvenli değil. Büyüyle uğraşmak ve karanlık sanatlar herkesin harcı değil, anlasana. Annen doğru söylüyor bak. Ya inlere cinlere karışırsan? Alıp seni kendi alemlerine götürürlerse ne yapacaksın? Tüm o güçlere hakim olmak kolay mı sanıyorsun?" sözleri Dora'nın kulaklarındaki çınlamalara karışıyor, öfkesini ulu orta saçmamak için kendini zor tutuyordu. Boğazında düğümlenen şu sözcükleri yutuyordu; "Sanane?! Sana mı kalmış benim nelerle uğraştığım? Anca ahkam kesmek için varsınız zaten" diyesi gelmişti.

"Tamam, tamam merak etme sen. Herşey yoluna girer yakında" diyebildi sadece. Gonca endişeli gözlerle Dora'yı süzmeye devam ederken kapı suratına kapandı.

"Allah kahretsin! Mahvettiniz herşeyi. Ne haçı takmış boynuna, ne de incili bulamadım odasında. Oysa ki Kara Kraliçe ile tanışmayı ben hakediyordum. Bunun için yıllarımı verdim. Zümrüt olacak o hergele belli ki çıtır cadıları seviyor. Kendimi uzun süredir sunduğum halde, her seferinde reddetti beni. O zenginlik, kadim bilgiler ve hatta ölümsüzlük benim olmalıydı, benim!" Gonca kıskançlıktan çıldırmıştı. Dora'nın bütün işlerine engel olmak için elinden geleni ardına koymuyordu. Genç kızın başına gelen tüm talihsizlikler, Gonca'nın başının altından çıkıyordu. Adımını attığı her yeri kurutuyordu. Dora nereye gitse onu gizlice takip ediyor, ne yapıp ettiğine dikkat kesiliyordu.

DİPSİZ DELİLİĞİN LANETLİ KUYUSU     Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin