11.Bölüm- Buse

68 10 5
                                    

" Bakışlar aşığı gençleştirir de
  Bazı bakışlar saç beyazlatır..."

Keyifli okumalar💜

______________________________________

Işık'ın anlatımından

Sabah benim için hazırladığı odada uyandım gayet sakince. Elimi komidinin üzerindeki telefonuma götürdüm ve saate baktım; 10:35
Gözlerim büyüdü birden bire. Ben kendi evimde bile bu kadar uyumazdım çünki.
Yorganı üstümden attığımda bir şeyler hissettim. Hissettiğim şey Merih'in hayaletiydi sanki. Niyeyse içimdeki bir his ben uyurken bu odaya girdiğini,üstümü örttüğünü diyordu. Yorganda onun ellerinin hayaleti vardı sanki. Ama giremezdi çünki nerede olursam olayım kapımı kitlemeden uyumazdım.
Bu düşünceden sonra kalktım, banyoya gitmek için elim kapının kilidinden önce koluna gitti ve açmaya yeltendim. Kapı açıldığında ikinci şaşkınlığımı yaşadım; kapı açıktı. Nasıl olurdu da kapıyı kitlemeden uyurdum? Oysa ki,evde bile asla unutmaz,hep kitlerdim,tek bir günü bile atlamadan.
Içimdeki ses "O evde korktuğun biri var,bu evde yaşayan tek insana o evdeki canavardan daha çok güveniyorsun,bu yüzden hafızan hatırlatmaya gerek duymamış" dedi ve galiba ben de ona hak verdim.
Pijamamla odadan çıkıp banyoya gittiğimde üstümü değiştirme gereği duymamıştım,sonuçta o işkolik doktor bu saate kadar çoktan kliniğine gitmişti.
Aşağı indiğimde güzel bir koku aldım. Masada kahvaltı hazırdı ve benim için koyulan tabakta "Günaydın...Umarım güzel uyuya bilmişsindir. Güzel uyuduysan üstüne bir güzel kahvaltı da etmelisin. Afiyet olsun" yazıyordu. Kağıttaki cümleleri okurken yüzüme gülümseme yerleşti,neden? Özel bir cümle yoktu kağıtta. Evet,özel bir cümle yoktu ama düşünülmek,özel hissettiriyordu.

Karnımı doyurduktan sonra tam masayı toplayacakken kapı çaldı. Üzerimdeki pijamalara baktım bir saniye ama sonra umursamayarak gidip açtım kapıyı.
55-60 yaşlarındaki bir kadınla karşılaştım. Gülümsedi mülayimce
Z: Merhaba,kızım,nasılsın? Zehra ben. Ev için geldim.
I: Merhaba,ben de Işık,memnun oldum. Buyurun.

Kadın içeri girdiğinde her halinden belliydi eve aşina olduğu. Minik çantasını girişe bıraktı,ayakkabılarını çıkardıktan sonra ona özel olduğunu düşündüğüm terliklerini giyip salona doğru geçti.
O an aklıma gelen şeyle
I: Her gün mü geliyorsunuz?
Z: Yok,kızım,haftada bir kere gelip derinden temizlik yapıyorum.
I: Peki,her geldiğinizde evde biri oluyor mu? Kapıyı çaldınız da ondan dedim.
Z: Yok,aslında ilk defadır bu evde birini görüyorum,Merih dışında. Aslında kendi anahtarım var ama Merih sabah arayıp "Misafirim var,korkmasını istemiyorum bu yüzden lütfen zili çal,kendini tanıt,sonra gir" diyince ben de dediğini yaptım.

Kafamdaki soru işaretleri yok olunca ben de gülümsedim.
I: Bir şeye ihtiyacınız var mı?
Z: Yok,teşekkür ederim,bu eve aşinayım ben
Dedi o iç ısıtan gülümsemesini yüzünden esirgemeden ve merdivenlerden yukarı çıktı.
Ben telefon,kitap,televizyon ve başka şeylerle kendimi oyalarken yaşlı,çelimsiz bulduğum o kadın tüm evi güzelce silip süpürdü. Tamam,ev bir malikane değildi ama yine de normalde yaşına göre baya zorlanması gerekirdi.
Son odayı da halledip ellerini yıkadıktan sonra mutfağa girdi ve ben de peşinden gittim,çünki kendimi oyalayacak bir şey kalmamıştı.
Pirinçleri ıslatırken benim gelmemle gülümsedi.
I: Sıkıldım,ben de bir şey yapayım
Diyerek kedi gibi yanına sokuldum.
Z: Ben hallederim,yorma kendini. Sen çık gez madem sıkıldıysan. Bak evi bana emanet etmekten çekiniyorsan-
I: Hayır,hayır,sadece dışarıda takılmayı pek sevmiyorum. Biraz evcilim de

Bana imalı şekilde baktı
Z: Tahmin etmeliydim. Merih kendisi gibi birini bulmuştur illa ki dimi
Dedi gülerek. Kadın bizi sevgili zannetmişti ama ben bir şey diyemiyordum. "Öyle değil" demek istesem de demedim,çünki bu evde kalmamı nasıl açıklardım? Saçma gelirdi hatta kadın onunla alay ettiğimi düşünürdü. Bir şey dememeyi tercih ederek onun yanında oyalanmaya,bir şeylere yardım etmeye devam ettim ve ne ara akşam olduğunu anlayamamıştım.
Zehra hanımla masayı da hazırladık ve tam bu an
M: Ben geldim
Diyerek salona geçti Merih. Zehra hanıma bakıp sitem eder gibi
M: Zehra abla? Sana demedim mi yemeğe gerek yok diye. Çok yorulmuşsundur,ne gerek vardı...
Z: Yok,evladım ne yorulması? Hem kızım da çok yardım etti sağolsun
Dedi bana bakıp gülümseyerek ve ben de karşılık verdim aynı şekilde. Sonra yeniden Merih'e bakıp
Z: Hem daha öğrenememiştir ne sevip sevmediğini,ona öğretene kadar bırak haftada bir de olsa ben yapayım yemeğini

Hafızanın Ötesinde AşkWhere stories live. Discover now