3. Bölüm

165 106 200
                                    

Savaş Lordu Northwest, Hawkins ve ben birlikte yola koyulduk. Krallıkta bıraktığım klonumdan bir haber geldi. Birkaç düşman ortaya çıkmış ama klonum durdurabilmiş. Sevindim, öyleyse doğruca Laura'nın yarattığı Yapay Cennet Oktagon'a gidelim. Oraya daha önce gitmiştim. Devasa uçan bir saraydı ve harika bir yerdi ama krallığın Yapay Cennet Oktagon'un etrafına sadece Laura portal açabilirdi.Yürümek zorundaydık. Oktagon'a olabilecek en yakın yere portal açtık yinede çok uzak görünüyordu.

Etraf şimdiden baloncuklarla, güzel çiçeklerle ve yumuşak bulutlarla kaplıydı. Yaklaştıkça gözlerim kamaşıyordu. Buranın havası huzur doluydu.

Yürümeye devam ederken karşıda çok belli olmayan biri gözüme çarpmıştı.

"Hey Nortwest! O da ne? "

Northwest ciddiyetle bakıyordu, birşey söylemedi ve Hawkins konuştu.

"Bir insana benziyor gidip bakalım."

Hızlı bir şekilde ilerledik. Birinin buralarda olması tuhaftı. Laura'nın bölgesinin etrafına izinsiz kimse gelmeye cüret edemezdi. Biraz daha yaklaştıkça çiçeklerin arasında oturmuş olan Dixit gözlerimizin önündeydi. Kalbim hızlanmaya ve anılarım canlanmaya başlıyordu. Bizi fark ettiği an saldırıya geçti.

Aklıma takılan sorular dikkatimi dağıtıyordu. Burda ne işi vardı? Yapay Cennet Oktagon'un etrafında niye öylece oturuyordu?Laurayla bağlantılı olabilir miydi?

Dixit inanılmaz bir hızda üçümüze birden hançer fırlattı. Hepimiz bir şekilde savurmayı başarmıştık ama dahası geliyordu.

"Northwest! Sen karışma ben hallederim bu benim düşmanım." Diyerek haykırdım.

Yayımı çıkarıp birkaç ok fırlattım ve Dixit savuşturmakta zorlandı. Yakınıma geldi ve yakın dövüşe başladık. Benim gibi yay kullanan biri için yakın dövüş pek mantıklı değildi. Yinede kendime güveniyordum. Tüm vuruşlarını savuşturdum ve kafasına bir tekme indirebildim. İçimdeki intikam duygusu cirit atıyordu.

Dixit, bir iki adım geriye gitti ve bir anda bastığım toprak bataklık gibi beni aşağı çekmeye başladı. Northwest öylece izliyor, Hawkins ise endişeli görünüyordu. Gücümü toplayıp çok hızlı bir şekilde zıpladım ve kurtuldum. Havadayken yayımı çıkarıp güçlü saldırılarımdan birini yaptım. Yüzlerce oku saniyeler içinde birleştirip fırlattım. Havada hedef alması zor olsa da tüm odağımla onu hedef almıştım. Bu okun onu vurması gerekmiyordu. Bu ok pek hızlı değildi ama yere bile çarpsa Dixit'i ağır yaralardı.

Dixit olduğu yerde durdu ve okun yönünü öylece değiştirdi.

"Bu imkansız!" Dedim şaşkınlığımı gizleyemeden. Üçümüz de hayretler içinde kalmıştık. Okun yönünü öylece Yapay Cennet Oktagon'a doğru yönlendirmişti.

Ok havadayken çarpmadığı her saniye büyüyor ve inanılmaz derecede ışık saçıyordu. Son hızda Yapay Cennet'e gidiyordu. Endişeli bir şekilde oku izlerken Dixit tekrar saldırdı.

Kendimi havada süzülen devasa okuma bakmaktan alıkoyamıyordum.

Northwest uslanmış gibiydi.

"Yeter İlaisis bana bırak. " Tepkisiz bir şekilde Northweste bakıyordum. Birşey söylemeden geri çekildim. Neden geri çekildiğimi ben bile bilmiyordum.

Northwest ilk hamlesini yaptı. Kılıcını çıkardı ve Dixite doğru salladı. Yer metrelerce ikiye ayrılmıştı. Dixit son anda savuşturabildi. Şaşkınlıkla hem havada süzülen okumu hemde onları izliyorken dahada paniğe kapıldı. Yapay Cennet Oktagon şuanki durumda benim tarafımdan yok edilirse başıma korkunç şeyler gelecekti.

Mueva : İntikam LorduWhere stories live. Discover now