9. Bölüm

121 79 26
                                    

Sonunda gece olmuştu. Odalardan birine yerleştim ve Lurina'ya sabah erken çıkacağımı söyleyip şimdiden veda ettim. Lurina ile bir sonraki toplantıya kadar bir şeytan kralla karşılaştığımı anlatmamaya karar verdik. Olanları diğerlerine anlatmak pek bir işe yaramayacaktı ve hâlâ diğerlerine güvenmiyordum. Yinede Hawkins ve Lurina ile oldukça yakınlaşmış gibi hissediyorum.

Uykuya daldım ve erkenden uyanıp gün daha aymadan Hiçlik Kulesinden ayrıldım. Evenar buraya yakın olsa da birkaç saatlik yolum vardı. Ayrıca Evenar'a portal açılamıyordu. Umarım Charlotte ve Yusha gecikmez.

Yolda yürürken küçük bir köyle karşılaştım. Ormanın içinde bir sürü küçük küçük evler vardı ama terk edilmiş duruyordu. Zaten şeytanlarla dolu bir bölgede ancak Lurina ve benim gibi lordlar hayatta yaşayabilirdi.

İlerlemeye devam ettim. Ormanlık alandan sonunda çıkmıştım. Etrafta birçok çiçek, göl ve şelaleler olan bir yere rastladım. Burada adeta huzur ve rahatlatıcı bir atmosfer vardı. Biraz Oktagonu andırıyordu.

Birden şelalenin altında bir silüet belirdi. Biraz yaklaştım ve kim olduğunu anlamaya çalıştım. Koyu lacivert uzun saçları olan uzun boylu bir kız çıktı. Şelalenin altında duş alıyor gibiydi. Tanıdık olmadığı için umursamayıp gidicektim ki arkası dönük olmasına rağmen birden beni fark etti.

"Sen de kimsin?"

Önünü bana döndüğünde saçıyla aynı renk olan gözleri ışıl ışıl parıldıyor ve yüzü kusursuz görünüyordu.

"Özür dilerim rahatsız etmek istememiştim. Ben Lord İlaisis."

Kayanın birine koyduğu havlusuna uzanıp kurundu ve yanıma geldi.

"Demek lordlardan birisin. İşin zor olmalı. Ben de kendimi tanıtayım. Adım Lilith ve ben krallığım olan Glocery'nin kraliçesiyim. Buralarda ne arıyorsun?"

Sesi son derece büyüleyici, net ve zarifti.

Onu kendi içimde övmemek imkansızdı.

Aynı zamanda bir kraliçe olması beni şaşırtmıştı. Benim yaşıma yakın duruyordu. Burada ne aradığını merak ediyordum ama sormakta tereddütlüydüm.

"Evenar'a gidiyorum. Bugün herkes tarafından kabul edilen lord adayını test edeceğiz."

Birden heveslendi.

"Bende Evenar'a gidiyordum. Birlikte gitmek ister misin?"

Şaşkın bakışlarla cevapladım.

"Olur ama sen Evenar'da ne yapacaksın ki? Orada tarihin en büyük savaşları oldu ve şuan ise ölümüne düellolar için bazıları geliyor."

Gülümsedi. Eliyle omzumu narince tuttu ve sorumu cevapladı.

"Bugün krallığımla savaş hâlinde olan düşmanları Evenar'da yok etmeye gidiyorum. Size engel olmam merak etmeyin, işimi bitirince izlememe izin verirsiniz diye düşünüyorum."

Ağzından kelimeler akıp giderken gözlerinin içi gülüyordu. Düşmanlarına olması gerekenden çok daha fazla nefret besliyor gibiydi.

"Sorun olmaz, giyin de yola çıkalım."

Lilith başıyla onayladı, ayağa kalktı ve kıyafetlerini alıp bir ağacın arkasına geçti. Havlusunu çıkarıp yavaş adımlarla giyindi ve yanıma geldi. Kıyafetleri inanılmazdı. Çok yetenekli bir savaşçı kadar güçlü duruyordu ve bir kraliçe kadar gösterişliydi.

Birlikte yola koyulduk. Sonunda bu huzur verici yerden ayrılmıştım ve bir yol arkadaşı kazanmıştım. Yolda sık sık ara verip sohbet ediyorduk. Yarım saat geçti ve etraf çölü andırmaya başlıyordu. Hava oldukça kavurucu olmuştu. Sıcaklar yüzümüze yüzümüze vuruyordu. Garip olan şey ise etrafta birçok göl olmasıydı. Göllerden birine bakalım dedik ve göldeki su dondurucuydu. Ayrıca tatlı suydu ve oldukça temizdi. Su içtim ve Lilith'in içmesini bekiyordum.

Mueva : İntikam LorduWhere stories live. Discover now