13. Bölüm

29 10 6
                                    

Büyük bir bilinmezlik içinde yoluma devam ediyordum. İllumi'ye ulaşmak için hâlâ uzun bir yol katetmem gerekiyordu. Başımın dertte olduğunu biliyordum. Belkide Hawkins'in gerçek yüzünü görmeyip direkt yola çıksaydım her şeyden daha da çok bihaber olacaktım ve sırtıma yük olup çıkmış tehlikeyi fark edemeyecektim.

Etraf, adeta dikenli bitkilerle ve bolca toprakla donatılmıştı. Fakat bir zararları yoktu, üstüne basıp geçilebilecek uzunluktaydılar. Yinede yürüdüğüm yolu sevememiştim. Ani ama kısık  bir ses yükseliverdi.

“Yol da seni sevmişti zaten.”

Yüzümü büyük bir şaşkınlık kaplamıştı. Gelen ses tanıdık değildi.  Başımı çevirip etrafa bakındım. Birkaç saniye kimseyi göremeyince yoluma devam etmek için başımı tekrar çevirdim.

Gözlerimin önünde aniden varolan koyu mor saçlı, yüzünde değişik ama havalı stiliyle aynı şekilde koyu mor gözlüklü, uzun boylu ve kafasında daha geç fark ettiğim aynı renklerde bir çift boynuza sahip olan bir şeytandı.

Kendi kendime aklımdan  geçirdiğim bir düşünceyi nasıl yanıtlamıştı? Bu normal bir şeytan olamazdı.

Gözlerimin önünde duran şeytan, bir elini bana uzattı.

“Ben Astro memnun oldum, Lord İlaisis!”

Ağzından çıkanları işittiğimde gözlerim istemeden sonuna kadar açılmış bulundu.
“Şeytan Kral Astro?” Sorumu öylece yönelttiğimde ağzındaki gülümseme eksilmiyordu.

“Beni tanıyorsun demek! Elimi uzattım o kadar el sıkışmak görgü kuralıdır.”
Astro'nun tavrı oldukça ilginçti. Beni tuzağa çekmeye çalışıyor veya bir iş planlıyor olabilir miydi? Astro'nun ağzından tekrar birkaç kelime döküldü.

“Hayır, bir iş planlamıyorum. Şeytan Krallardan biri olduğum için düşünmeden düşman kabul ediyorsun demek.” diye son verdi cümlesine gülümseşaşkınlık

Düşüncelerimi okuyabildiği bu cümlesiyle tam olarak kesinleşmişti. Northwest'in yalan ve doğruyu ayırt edebilme yeteneği vardı. Buysa bir başka versiyonu gibiydi. Oldukça ilginç.

“Düşüncelerimi okumasan bile karşıma öylece çıkan birine güvenmeyeceğimi anlayabilirsin Astro. Andaval mısın?”

Astro havada duran elini indirmişti. Kaşları biraz çatılmış, yüzündeki gülümseme olduğu gibi duruyordu. Aniden daha da beklenmedik bir hareket sergiledi. Kolunu boynuma geçirmiş, sarılırken başımı sertçe okşuyordu. Boynumu kıracağını düşünmüştüm ama buna rağmen çok hazırlıksız yakalandığım için tepki gösterememiştim. Hareketinden büyük bir rahatsızlık duyuyordum. Beni salmıyordu ve bunun sonucunda volkan gibi patlayan öfkem açığa çıkmıştı. Tanıdığım biri değildi, bir şeytan kraldı. Benimle dalga mı geçiyordu?

Daha fazla beklemeden bir elimi saliseler içinde havaya kaldırdım ve saldırıya geçtim. Ani öfkemle gücümü kontrol edemiyordum ve elimde bir mızrak oluşturmak isterken, bir saniyeden kısa sürede oluşan mızrak Astro'nun kafasında beliriverdi. Astro'nun kafasına saplanmış mızrağı gördüğüm an ellerimle ağzımı kapatarak şaşkınlıkla iki adım geriye gittim.

Astro'nun yüzündeki gülümseme bir anlığına silinse de, bir elini kaldırıp kafasına saplanan mızrağı öylece çıkarmasıyla eski gülümsemesi daha da büyüyerek geri gelmişti.

“Siz insanlar hiç akıllanmayacaksınız değil mi? Tatlı dille uğraşmaktan vazgeçeceğim o zaman. Benimle çukura geliyorsun velet.”
Başımı usulca sağa eğdim ve kollarımı iki yana açtım.
“Şansına küs başka yere gidiyordum, nasıl götüreceksin görelim. Mankafa.”

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 28 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mueva : İntikam LorduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin