8. Bölüm

111 85 18
                                    

İlerlemeye devam ettim. Aradan yarım saat geçti ama hâlâ yolda kimsecikler yoktu. Sanırım bu bölgede de pek birşey yok. Direkt olarak Hiçlik Kulesi'nin yakınlarına portal açmak daha mantıklı olur diye düşündüm ve açtığım portalla kulenin gelebildiğim kadar yakınına geldim. Lordların yaşadıkları yerlere ve bazı krallıklara yabancılar portal açamıyordu. Yapabilsem direkt Evenar'a giderdim. Orası sahipsiz bölge olsa da garip bir şekilde Evenar'a da kimse direkt olarak portal açamıyordu.

Hiçlik Kulesi'nin yakınlarına geldiğim an bir sürü şeytanla karşılaştım. Çoğunu antrenman için yetersiz görüp direkt işlerini bitirdim. Hazır Hiçlik Kulesi'nin yakınlarındayken Lurinayı ziyaret etsem mi diye düşündüm. Sinir bozucu olsa da belki bir geceliğine kalmama izin verir. Yarın sabah Evenar'da olmam gerek sonuçta.

Hiçlik Kulesi'ne doğru yürümeye başladım. Etrafta birçok ölü ağaç vardı. Böyle bir yerde ağaçların bile hayatta kalamamasına şaşırmamak gerek. Berbat bir yer, Lurina'nın yerinde olsam etrafı düzeltmek için herşeyi yapardım. Kulesine çokta yakın olmasa da çok tehlikeli bir yer.

Yürürken çürümüş ağaçların arkasından bakan şeytanlar beni tedirgin ediyordu. Şeytanlarla insanların barış içinde yaşamasını isterdim ama buradaki şeytanlar tamamen vahşi ve saldırganlardı. Karşımda bir anda garip bir şeytan belirdi. Saçları siyah tonlarındaydı ama saçının küçük bir kısmı kırmızıydı. Garip bir şekilde bir insanı andırıyordu ama bakışlarında bir insanda olamayacak bir kana susamışlık vardı. Üst segment bir şeytan olduğu çok belliydi. Karşımda dikilip birden konuşmaya başladı.

"Merhabalar, burada ne arıyorsunuz küçük hanım? Kaybolduysanız size eşlik edebilirim."

Yüzümde garip bir şaşkınlık ifadesi oluşmuştu.

"Hiçlik Kulesine gidiyorum. Biraz küçük olduğum doğru ama küçümsenmeyi sevmem."

Sağ elini kalbine götürdü ve öne eğildi. İlk kez böyle garip davranışlar sergileyen bir şeytan görüyordum.

"Hiçlik Kulesi demek. Orası pek size uygun değil, bence gitmemelisiniz. Sefalet Lordu Lurina'nın yaşadığı yerdir orası."

Benim kim olduğumdan tamamen bihaber görünüyordu. Eşlik etmekten kastı yardım etmek mi yoksa öldürmek mi olduğunu hâlâ çözemiyordum.

"İstediğim yere giderim. Yolumdan çekilmeni öneriyorum. İyi biri gibi gördüğün için senle uğraşmayacağım."

Sırıttı. Kıpkırmızı olan gözleri daha da parlamaya başlamıştı ve yüzü birden ürkünç bir hâl almıştı.

"Siz kimsiniz acaba. Benim gibi bir şeytana bulaşmak istemediğinizi anlıyorum ama burnunuz havada konuşmayın lütfen. "

Sanırım kendime iyi bir rakip bulmuştum. Saçımı arkaya savurdum ve bir elimi ona doğrulttum. "Ben Lord İlaisis. Aynı zamanda Seori Krallığı'nın kraliçesiyim. Savaşmak istiyorsan memnuniyetle isteğini yerine getirebilirim."

Aniden arkasında bir çift kanat belirdi.
Başını öne eğdi ve sırıtmaya devam etti. Bakışları bile gerilmeme sebebiyet veriyordu.

"Demek öyle, demek öyle. Senin gibi güzel bir hanımefendiyi öldüreceğim için şimdiden içim acıyor. Ah bu arada kendimi tanıtmayı unuttum. Bendeniz Daimon. Şeytan krallardan biriyim. Başlayalım hadi."

Şeytan krallardan biri olduğunu an istemsizce bedenim iki adım geriye çekilmişti. Bir şeytan kral burada ne arıyordu? Yarın sağ salim Evelon'da olmam gerekiyordu. Onunla savaşırsam yaralanmayı geçtim hayatım tehlikeye girerdi ama başka seçeneğim kalmamıştı. Diğer lordlar didik didik şeytan kralları ararken benim karşıma tesadüfen çıkacak ve birşey yapmadan gidicem öyle mi? Yapamam, mümkünatı yok. Ok yaydan çıktı artık. "Başlayalım."

Mueva : İntikam LorduWhere stories live. Discover now