Sabahın güneşi gözüme vurmuştu uykudan uyanıp bu sabahki sofrayı kurmak için mutfağa girdim.
Dolabımızın içi bom boştu kahvaltı olarak bir kaç zeytin ve biraz bayat ekmek vardı bu bizi doyururdu.
Bugün babam eve gelmemişti kim bilir nerede sızıp kalmıştı. Evde olmaması hepimiz için daha iyidi. Varlığı bile zarar olan adama baba demek bile çok acı vericiydi.
Çantamı hazırladım. Annem bugün evdeydi kardeşime o bakacaktı. Bugünde okulun son günüydü.
Ayakkabılarımı giyip otobüs durağına gittim başım önümde beklemeye başladım. Hayatın beni yorduğunu şu iki dakika beklediğim durakta daha iyi anlıyordum.
Otobüsüm gelmişti ve tıka basa doluydu tıpkı iç dünyam gibi. Ayakta bir yerlere tutunarak yoluma devam ettim.
Nihayet okula gelebilmiştim derin bir oh çekip otobüsten inmiştim nihayet. Her zamanki gibi beni bekleyen Suna ile selamlaştım. Hemen akşam başıma bişey geldimi diye sormaya başladı. Bu sefer korkup telaşlanmasını istemiyordum.
Oyüzden akşam sıkıntısız eve vardığımı söyledim. Oda içi rahatlamış olacak ki derin bir oh çekmişti.
Okulun giriş kapısında Buğra hocanın bana baktığını fark ettim. Başımla selam verdim oda gülümseyerek selamımı aldı ve sınıflararımıza doğru gittik.
Son 3 dersimiz kalmıştı bahçeye çıkıp hava almıştık Suna'yla, yanımıza Baran da gelip oturdu.
Baran da bizim samimi olduğumuz arkadaşlarımızdan biri 1 yıldır bana aşık olduğunu biliyordum ama asla bana söylememişti bu duygusunu. Bana bu durumu Suna söylemişti.
Beni çok iyi tanıyorlardı ve biliyorlardı aşk bana göre değildi bu boş işlere ne vaktim nede zamanım vardı. O yüzden bende bu duygusuna asla o yönde karşılık vermemiştim bir arkadaş bir dost gibi yaklaşıyordum.
Suna bugünde işe gidince dikkatli gitmem için beni uyarmıştı. Baran ise niçin böyle birşey söylediğini sorgular gibi bir bana bir Suna'ya baktı.
"Vera' yı geçen gün iş çıkışında biri takip etmiş ve çok korkmuş"
"Korkulcak birşey yok ama geçti gitti korkum falan kalmadı"
"Bana. Niye şimdi söylüyorsunuz kızlar"
"Sana söylesek ne olacak ki baran elimizden birşey gelmiyor ki Vera çalıştığı sürece eve dönüş yolu hep tehlike onun için"
"Ah Vera keşke çalışmasan" dedi Baran
"Bende çalışmak istemezdim ama durumu biliyorsunuz babam annemin parasını alıyor bizede ben bakmak zorundayım"
İkiside çaresizce beni dinlediler ve ellerinden birşey gelmiceği için mecbur sustular. Bazen hayatımızı biz seçemiyoruz ama değiştirmek her zaman bizim elimizde olduğunu da unutmamak lazım.
Ailemin hayatını ben değiştirecektim okulumu başarıyla bitirmem lazımdı bu yüzden..
Zil çalmıştı dersimiz fizikti derse Buğra hocamız girecekti.
Buğra hoca sınıfa girdi hepimiz kalktık "oturabilirsiniz gençler"
Yerlerimize oturduk söylediği konuyu açıp dinlemeye başladık. Bugünkü konuyu anlamıştım çok şükür
"Konuyu anlamayan var mı?"dedi yüzüme bakarak. Bende sınıfla beraber "anladık hocam" dedim.
Anladığımı anlayınca tekrar söyleme gereğinde bulunmamıştı.
İki dersimizi de fizik olarak işlemiştik. Son dersimizde boş geçmişti o sıradada bütün ödevlerimi yapmıştım..
Bu sefer erkenden kafeye gittim en azından işimi erken bitirir çok geç saate kalmadan eve gidebilirdim.
Kafeye gittiğimde bugün her zamanki yoğunluktan daha fazla yoğunluk vardı.
Hemen çantamı çıkardım üzerimi giyindim ve işimin başına koyuldum. Masanın biri elini kaldırıp beni çağırınca o yöndeki masaya doğru ilerledim
"Buyrun efendim" dedim.
Masadaki adamın yüzü bana çok tanıdık gelmişti. Hafızamı zorlayınca kim olduğunu anlamıştım. Bu adam geçen beni kovalayan adamdı Buğra hocamın beni elinden kurtardığı adamdı.
Gözlerim titrek bir korkaklıkla adama baktı anlamıştı onu tanıdığımı ama yüzündeki o pis sırıtışıyla bana bakmaya devam ediyordu. Kimsenin anlamaması için adama tekrar sordum.
" ne istemiştiniz" dedim titreyen sesimle .
Adam bana doğru eğilerek.
"Seni" demişti.
"Anlamadım beyefendi."
"Neyini anlamadın. Kurtuluşun yok bugün benimle geleceksin. Bugünde seni patrona götürmezsem sıkıntısını ben değil sen çekersin"
"Sizle gelemem sizi tanımıyorum patronunuzuda tanımıyorum"
"Orasını ben bilmem bugün benimle gelmezsen bildiğimiz yollardan seni götürmeyi bilirim. Şimdi birşey belli etme ve git bana çay getir"
Yutkundum ve dediği şeyi yaptım birşey belli etmemeye çalışıyordum ama korkum yüzüme yansımıştı bir kere. Aynı kafede çalıştığımız arkadaşım Azra bende bir gariplik olduğunu anlamıştı.
"İyimisin Vera"
"İyiyim sadece biraz başım ağrıyor"
" iyi değilsen izin alıp eve git istersen"
"Yok gerek yok o kadarına şimdi iyi olurum sağol Azra"
İşim erken bitecekti zaten ama bugün erken bitsin istemiyordum. Adam beni tehtit etmişti gitmesem başıma daha kötü şeyler geleceğinden emindim.
Mecburdum bu duruma ve işim bitmişti hazırlanmıştım ben dışarı çıkınca içerdeki adamda arkamdan gelmişti bana yaklaşıp arkadan itelemeye başladı. Kulağıma eğilip
"Eğer yanlış bir hareket edersen ölümlerden ölüm beğenirsin güzellik" dedi.
O sıra telefonum çalmıştı arayan Buğra hocaydı. Bişey anlamaması adına telefonu açmamı söyledi adam.
"Alo hocam"
"Alo nasılsın Vera çıktın mı gelip götürmemi istermisin"
"Sağolun hocam bugün işim erken bitti o yüzden kendim giderim" dedim.
"Eminmisin Vera" dedi.
"Eminim hocam teşekkür ederim" dedim ve adamın beni yönlendirdiği yere gittim gösterdiği arabaya bindik ve gittik.
Hiç korkmadığım kadar korkuyordum.
YOU ARE READING
Babamın Borcu
Teen Fiction"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın ödeyemediği borcusun güzelim"