BU KARELİ GÖMLEK KİMİN?(KISA DENEME)

163 14 22
                                    

Kısa çok kısa bir an baktı gözlerime. Sene 1960'dı.  Üzerinde lacivert kareli bir gömlek vardı. Gözlerinin laciverti gömleğinin rengine özeniyordu sanki. Ay ışığının aydınlatamadığı yüzünü tam seçemesem de gözlerinin lacivertini unutmak mümkün görünmüyordu. Öyle kolay kolay bakamazdım birinin gözlerine fakat bu gizemli adamın esrarengiz bir çekiciliği vardı. Ensenine dökülen düz siyah saçlarına ellerimle bir an dokunmak istemem normal miydi?

Hızla arkasını döndü ve karanlık sokakta kayboluverdi. Arkasından bakakalan gözlerim onun rüyamı gerçek mi olduğunu çözmeye çalışıyordu. Silkelendim, rüya değildi. Evet ben hala sokağın ortasındaydım ve yerde oturur pozisyondaydım. Baygınken kucağında sıcaklığını hissettiğim adam ile az önce gözlerine daldığım adam aynı kişi olabilir miydi?

----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Her gün mütemadiyen kitap evimi erkenden açar ve geç saatte kapatır, evime dönerdim. Annemle küçük şirin evimizde yaşar giderdik. Annemin gözleri görmediği için gündüz eve bakıcı gelir, geç saatlere kadar onunla ilgilenir ona arkadaş olurdu. Annem doğuştan kör olsa da babamı büyük bir aşkla sevmiş ve o dünyaya gözlerini kapatsa da hala onu sevmeye devam ediyor. Annemin anlattığına göre babam annemin görme engelini asla kendine hissettirmemiş, gerektiği yerde eli ayağı, gözü kulağı olmuştu. Onların aşkı gibi büyük bir aşk yaşamayı öyle çok isterdim ki fakat henüz kalbimin atışını hızlandıracak biri olmamıştı. Ta ki o akşama kadar...

O akşamda yine her zaman ki gibi kitap evimi kapatmış, evimin yolunu tutmuştum. Ne olduğunu anlamadığım bir anda bir grup kavga eden insanların arasında buldum kendimi. Bir yandan kalabalık başımı döndürürken diğer yandan başıma gelen sert cisimle, bedenimin hakimiyetini kaybederek kendimi yerde buldum. Yüzüm ıslak zemini öperken, başımda ince bir sızı hissettim. Sanırım kanıyordu. Kalabalığın arasında kimsenin beni fark etmediğini düşündüm. Çünkü etraftaki karmaşa devam ediyor, kim olduğunu bilmediğim kişilere ait ayakkabılar bedenimi eziyor, büyüyen korkuma hayatta kalamama telaşı ekleniyordu. Bir an annem geldi aklıma. Ben ölürsem kim bakardı ona bu yapayalnız dünya da? Düşüncelerime kilit vuran dokunuşla titredim. İki güçlü kolun arasında bulmuştum kendimi. Bayılmamak için zor duran bedenim bu noktadan sonra kendini bırakmıştı. Sonrası uğultu, sonrası boşluk, sonrası yokoluş...

@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@

Onu ilk gördüğümde kötülükten uzak, masum, öyle kendi halinde yürüyordu. Fakat az sonra ortalığın karışacağından bir haberdi.

Koyu kahve düz saçlarını rüzgar savuruyor, kirpikleri her an dua eder gibi yüzüne kapanıyor ve tekrar tekrar açılıyordu. Büyük mavi gözleri, gökyüzünde özgürlük vaat ediyordu. Kısa sarı çiçekli elbisesi zaten küçük gösteren yüzüne ayrı bir samimiyet katarken, etrafı dikkatlice izleyen gözleri yüreğimin hoplamasına sebep oluyordu. Otuz yaşındaydım ancak ilk defa böyle duru bir güzellikle karşı karşıyaydım. Nedendir bilmem bu masum kızı tüm kötülüklere karşı koruma isteği uyandı içimde.

Bu hisle onu bir an uyarmak istedim aslında çünkü iki zıt görüşlü grup birazdan burayı kan gölüne çevirecekti ve bu masum kız bir kazaya kurban gidebilirdi. Bu düşünceler içerisindeyken etraf bir anda kalabalıklaşmış, gökyüzü mavisini siyaha döndürmüş, az önce süt liman olan sokakta taşlar sopalar havada uçuşmaya başlamıştı.

Düşüncelerimi talan eden kızın mavilerini korku bürümüş kalabalığın içinde sendeleyip dururken başına fazla büyük olmayan bir taş isabet etmişti. Bana çokta uzak olmayan kızın yanına koşarak onu kollarımın arasına alıp hızla orayı terketmiştim. Onu bir kaç sokak öteye taşırken, güvenli olduğunu düşündüğüm yere bıraktım. Onunla tanışıp iki kelam etmeyi çok isterdim fakat benim bir geleceğim yoktu ve boş umutlarla başkalarına gelecek vaat edemezdim. Ben kötüydüm, kirliydim ve en kötüsü ise ben aranan bir zanlıydım. Yine de benden ona bir hatıra kalsın istedim. Onu yere bıraktıktan sonra, asla yanımdan ayırmadığım not kağıdımı ve kalemimi çıkartarak hafızasından silinmeyecek bir kaç cümle yazdım. " Güzelliğin yüreğimi dağladı yabancı, umarım bir gün bir yerde tekrar karşılaşırız. O zamana kadar bu not ve kareli gömleğimin cep parçası benden sana hatıra kalsın GÜZELLİK." Baygın halde bıraktığım kız son kez ona döndüğümde oturmuş arkamdan bana bakıyordu. Gözlerimiz çok kısa bir an buluştu. Bu buluşma bir vedaydı aslında.

@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@

İşte genç adam sokağı terkederken elindeki gömlek parçası ve not kağıdını hisseden güzel kız, aylarca bu yabancının gömleğinin parçasını yanından hiç ayırmadı. Kokusu kaybolana kadar içine çekti, her gördüğü lacivert gömlekli de o gözleri aradı ve hep aynı soruyu sordu sessizce kendine "BU KARELİ GÖMLEK KİMİN?"

AŞK EMEK İSTERWhere stories live. Discover now