~3.Bölüm~

3.3K 382 73
                                    

İçimdeki tuhaf duygu ruhumu esir alıyordu. Korku ve heyacanın harmanlanmasıyla oluşuyordu bu tarifsiz duygu.

Yaptığım bu şey bir suç muydu?

Elbette, hayır! Ne zamandan beri insanların ait olduğu yerlerde bulunması suç oluyordu? Burayı seviyordum, ciğerlerime ahşap kokusu doldurmaktan daha çok şey katıyordu bu yer bana.

Umut katıyordu, hayal gücümü zenginleştiriyordu. Burada gerçekten hayat bulduğuma inanıyordum. Yaşamın bana tek zevk verdiği yer burasıydı.

Kitaplarla dolu olan bu kütüphane... Beni hayata bağlıyordu.

Benim kitaplara ihtiyacım vardı.
İçerisindeki yeni hayatlara, farklı insanlara sığınabileceğim eşsiz kitaplara ihtiyacım vardı.

Oturduğum yerde biraz daha  büzüştüm. Kayıt işlemleri tamamlanmamış kitapların arasında saklanırken ruhumu yeni basılmış kitapların kokusu büyülüyordu.

Kütüphanenin kapanacağına dair yapılan anonsun üzerinden kırk dakika geçmişti.

Yaklaşık on - on beş dakika önce herkes burayı terk etmişti. Ben ve kalbimse bu eşsiz ortamı terk edememiştik. Herkesin aksine çıkış kapısına yönelmek yerine buraya, küçük odanın içerisinde, saklanmayı yeğlemiştik

"Arif Bey, ben çıkıyorum. İyi akşamlar."

Manolya Hanım'ın sesi boğuk bir şekilde kulaklarımı doldurdu. Üst üste dizilmiş kitapların arasından kafamı çıkardım. İçerisinde bulunduğum minik oda dört duvardan oluşuyordu. İçerisini aydınlatan tek şey aralık kapının arasından içeriye sızan güçsüz ışık parçalarıydı.

Ayağa kalkmadan dizlerimin üzerinde sürünerek kapının önüne yaklaştım. Nefes alış veriş sesimi duymasınlar diye dolgun dudaklarımı büyük bir ustalıkla birbiri üzerine bastırıyordum. Kapının aralık kısmına yüzümü yaklaştırdım.

Manolya Hanım'ı ilk gördüm. Danışma masasının üzerindeki siyah çantasına eşyalarını koyuyordu. Bir eliyle de boynundan aşağıya sarkan asker yeşili tonlarındaki fularını düzeltiriyordu.

O sıra kapının önünde beliren silüet ile korkuyla geriye sıçradım.

"İyi akşamlar Manolya Hanım. Ben de son bir kez etrafa göz atıp çıkacağım."

Ruhsuz güvenlikçi kapının önünde dikilirken ani bir hareketle aralık kapıyı kapattı. Artık bu küçük odada karanlığın içinde tek başıma kalmıştım. Kalp atışlarım yavaşlarken birbirine bastırdığım dudaklarımı yavaşça gevşettim. İçimde biriktirdiğim havayı kesik kesik dışarıya verdim.

Yakalanmak en son isteyebileceğim bir şeydi. Yüzümde belirebilecek olan utanma duygusunu şimdiden hayal edebiliyordum bile. Eğer bu gece bana hayat veren bu yerde yakalanırsam bir daha kesinlikle buraya gelemezdim. Çünkü artık buraya gelebileceğim bir yüzüm olmazdı.

Karanlık odada ben ve hayallerim bir başımıza kaldık. Artık tek bir şey kalmıştı: Güvenlikçinin de bu kocaman eski kütüphaneyi terk etmesi.

~~~~

Bu eski kütüphane... O geceden sonra beni hayata bağlamaktan daha çok şeye sebep oldu.
O gece, eski kütüphane bana bütün gerçekliğiyle Pan'i getirdi.
Pan, bana bu evrende yalnız olmadığımı öğreten kişi.

Rafların Arasında | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin