12.

1.4K 106 68
                                    

Keyifli Okumalar!

Diana💎

Sandalyemde dönüp durmayı kesip derin bir nefes aldım ve gözlerimi sıkıntıyla yumdum.

Ne yapıyordum ben? Böyle midem daha çok bulanıyordu.

"Ahh, karnımı tutup camdan aşağı fırlatacağım şimdi!" Ağlamaklı bir şekilde bağırdığımda, ses iletmeyen duvarlara çarpıp yeniden odama dağılmıştı isyanım.

Bir gün daha geçmişti. O, bir gün daha büyümüştü. Ne yapacaktım?

Gittikçe büyüyordu. Büyümesine izin vereceksem bunun kararını bir an önce vermeliydim. Kendimi asla hamileliğimde böyle hayal etmemiştim. Resmen çocuğumu istemiyordum... Birkaç yıl önce bana, hamile olduğumda çocuğumu istemeyip aldıracağımı söyleselerdi sanırım epeyce durumun absürtlüğüne gülerdim.

Kendimi asla bu kalıba sokamıyordum. Olmuyordu, şu an buna yakışmıyordum. Kendimi buna ait hissedemiyordum. Annelik... Güzel hisler çağrıştırması gerekirken bende daha çok, elimi eteğimi çekip dünyadan kaçıp gitme isteği oluşturuyordu.

Pekala, abartmış mıydım? Eh, o kadar da değil. Zaten karnımdakı nohuta hafiften alışmaya başlamıştım. Nohut... Nohut kadar var mıydı sahi? Daha mı büyüktü yoksa? Ahh, ne fark eder ki? Zaten hiçbir şeyi oluşmamıştı.

Kendi bebeğime nohut dediğime inanamıyordum, kendimi son derece şaşırtmaya devam ederek asla olmamı beklemediğim gibi bir anne olmaya devam ediyordum, evet. Asla böyle birine dönüşeceğimi tahmin etmezdim...

"Ne olur... Birisi beni iyileştirebilir mi?" Ağlamaklı sesim, odamda gezinmeye devam ediyordu.

Masamın üzerinde duran fotoğraf çerçevesine diktim gözlerimi. "Nasıl da sırıtıyor..." Taehyung'u nişan alan gözlerimi devirdim hızla. "Madem bir şeyler ters gitti... Neden söylemiyorsun? Fark etmemiş olamazsın! Korunuyoruz ayağına beni mi kandırdın yoksa? Aish..."

Kafayı yemek üzereydim. Ya da sadece hamile olduğum için mallaşmıştım. Hamileler mallaşır mıydı? Ah... Kaba konuşuyordum. Bu ben değildim, kesinlikle son birkaç gün içerisinde bedenimi ve zihnimi başka biri kontrol ediyor olmalıydı. Bunların hepsinin sorumlusu karnımdaki nohutsa onu iyice bir dövecektim!

"Taehyung-ah..." Kafamı geriye yaslayıp iç çektim. "Hep beni kandırmanın bir yolunu buluyorsun." Kendi kendime güldüm. "Dur tahmin edeyim..." Gülüşüm sinirlenmemle birlikte azalırken kaşlarımı çattım. "Zaten hamile kalmamı bekliyordun, değil mi? Tuzak! Sana itiraf etmemi bekliyorsun. Bunu duymak için sabırsızsın, değil mi?"

Doğrulup masama eğildim bu sefer ve Taehyung'la fotoğrafımızın olduğu çerçeveyi elime aldım. Düğün fotoğraflarımızdan biriydi ve yüzlerimiz birbirine yakın, iç titreten bir gülümseme takınmıştık. Taehyung belimi nazikçe çevrelemişti, sırtı dekolteli zarif gelinliğimde kuğu gibi görünüyordum. Taehyung'un da benden kalır yanı yoktu. Yakışıklılığı her zaman hiçbir karşılaştırmada bulunamayacağım kadar net ve keskindi fakat düğünümüzde... Tanrım, o gün zirvede bırakmış olmalıydı.

"Bebeğimiz sana çekerse onu doğurabilirim," Taehyung'un yüzünde parmaklarımı gezdirdim. "Sana ilk günkü gibi aşık olmam normal mi? Evlilik aşkı öldürüyor derler ya hep... Belki bizimki ölümsüzdür."

Derin bir iç çektim. Oda üstüme üstüme geliyordu, son bir seansım kalmıştı ama bu kafayla genç adamın halinden anlayabileceğimden şüpheliydim. Kendimi bile anlamıyordum... Bu halde işimi yapmam çok zor oluyordu, zaman zaman anormal tepkiler verip söylememem gereken şeyler söyleyebiliyordum ya da yanlış yönlendirdiğim anlar oluyordu. Neyse ki sonradan fark edip düzeltiyordum ama bu ne kadar daha böyle sürecekti ki?

Love Affair: Upside Down Where stories live. Discover now