4

2.4K 139 28
                                    


Dün gecenin bir tekrarını yaşıyormuş gibi hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi. Yağmurlu akşam beni sırılsıklam etmeden mekana varmama izin vermemişti. Tüm akşamı evde geçireceğime dair düşüncelerim bir saat önce Emre beni aradığında rafa kalkmış, yine ayaklarım geri geri giderken kendimi mekana ait ağır demir kapının önünde bulmuştum. İçeriden taşan gürültü uyku düzeni iyice bozulmuş bedenime iyi gelmiyordu, başımdaki ağrının evden çıkmadan içtiğim ağrı kesiciyle geçeceğini umsam da o şakaklarımın üzerindeki varlığını korumaya kararlı gibiydi.

Aralık kapıdan üzerime çarpan sıcak içki kokusuyla yüzümü buruşturdum. Dışarının soğuğuna tezat oluşturan sıcak hava soğuktan uyuşmuş kollarımı anında gevşetti.

Mekanın ucundaki bar tezgahının arkasında duran Emre'yi görünce yönümü değiştirip birbirine çarpan terli bedenlerin arasından sıyrıldım. Yan yana şişelerin sıralandığı camlı rafın önünde durup tezgahın arkasındaki küçük kalabalığa yaptığı konuşmayı dinlemeye başladım.

"Son dakika vardiya çıktı biliyorum, kusura bakmayın arkadaşlar. Dışarıdan altı kişi daha çalışacak, on dört kişiyiz bu akşam"

Üzerine çıktığı tabureden inip yanıma gelirken onun da ek vardiyadan memnun olmadığını biliyordum.

"Patronumuz tam bir şerefsiz, izinliyiz diye başka plan yaptık o kadar yine dikti bizi bu saatte mekana."

Dirseğimi koluna geçirirken hafifçe güldüm. "Kiminle plan yaptın lan?" Emre'yle yakın olsak da böyle mevzuları pek konuşmazdık, ben onun özel hayatını bilmezdim, o da benim.

Kaşlarını çatıp yüzüme baktı, ne imâ ettiğimi anlayınca gülerek bakışlarını kaçırınca haklı olduğuma iyice emin oldum.

"Öyle bir şey değil."

Raflarda duran bardakları alıp önümde duran siyah tezgaha dizerken davet beklemeden bana yardım etmeye başladı. Etrafta yeterince ışık olmadığı için yüzündeki ifadeyi tam olarak çözemiyordum ama utandığını hissettim.

"Öyle diyorsan öyledir."

Gelen siparişleri hazırlamaya başladık sessiz sedasız, şakaklarımdaki zonklama beni bir saniye olsun rahat bırakmıyordu. Konuşmaya bile mecalsiz hissettiğim için üstelemedim.

"Çıkışta işin var mı?"

İlk sırayı bitirdiğimizde durup Emre'ye baktım. "Eve gideceğim."

Eğilip raflardan biraz daha bardak aldım ve ikinci sırayı dizmeye başladım. İçerideki kalabalığa bakılırsa daha fazlasına ihtiyacımız olacaktı.

"Gel seni de götüreyim, kendin gör planımın ne olduğunu."

"Yok kardeşim, sevgilinle güzel gecenizi bozmayayım şimdi."

Sesli bir nefes verip elindeki bardakları bıraktı. Bu gece hepimizin tahammülü normalde sahip olduğumuzdan daha azdı.

"Sevgilime gitmeyeceğim kanka, gel işte."

Bu zamana kadar iş dışında birlikte vakit geçirmemiştik, bir yere çağırıyorsa vardır bir bildiği diye düşünüp kabul ettim çekingen teklifini.

"Tamam, gelirim."

Gülümseyip önümde duran işe geri döndüm. O da beni taklit ederek önüne döndüğünde konuşmadan eksilen bardakların yerine yenisini koymaya devam ettik. Diğer çalışanlar gelip siparişleri söyledikçe bardakları doldurdum, bir süre sonra düşünmeyi bırakıp yalnızca elimdeki işe odaklandığımda saat geceyarısına geliyordu. Tezgaha yaklaşan bedene kafamı kaldırıp bakma gereği hissetmeden söyleyeceği siparişlere odaklandım.

ZAAF | bxbWhere stories live. Discover now