Bölüm 2- Sesimi Duy

75 8 0
                                    

  ''Uzun zaman oldu değil mi?'' diye sordu telefondaki kadın, arkasından gelen birkaç kısa ve kesik kahkahanın arasından. Telefondaki ses hem tanıdık hem de bir o kadar yabancı geldi kulağına. Sanki çok eskilerden, maziden birinin sesini anımsattı ona. Birkaç saniye düşünüp hatırlamaya çalıştı ama bunda pek de başarılı olamadı ve ''Kiminle görüşüyorum acaba?'' diye sordu. Telefondan gelen kahkaha sesleri hiç bitmeyecekmiş gibi her on saniyede bir tekrar kulak dolduruyordu. Herhangi bir cevap alamayıp üstüne bir de sonsuz bir döngünün parçasıymış gibi hissettiren kahkahalar sinirlenmesine sebep oluyordu. Bu saatte önemsiz bir şey için rahatsız edilmeyeceğini ancak önemli bir durum değilse bile saçma sapan bir şakaya maruz kaldığı düşüncesi onu hepten çileden çıkarıyordu. Karşısındaki her kimse onunla dalga geçiyor, bu da yetmezmişçesine kahkaha seslerine bakılırsa gecenin bir yarısı bunu yapmaktan da hiç çekinmiyordu. ''Hey!'' dedi ''Beni duyuyor musunuz?''. Bir anda o kafa tırmalayan kahkaha sesleri kesildi ve telefondakinin düzenli nefes alışverişi duyulmaya başlandı. Kısa bir sessizliğin ardından telefondaki kadın konuşmaya başladı.

''Evet, seni duyuyorum ama asıl problem senin beni duymamak için gösterdiğin çaba.''

Bunun ne anlama geldiğini düşündü bir an. Ne söylenen cümleye ne de söyleyen kişinin kim olduğuna dair en ufak bir fikri vardı. Oturduğu koltuktan kalktı ve salonun bir duvarını boydan boya kaplayan pencereye doğru yürüdü. ''Ne dediğinizi anlamıyorum, kim olduğunuzu söyler misiniz lütfen?''. Bunu söylerken bir yandan da ıssız ve karanlık sokağı inceliyordu. Uykularının yarım yamalak olmasına sebep olan kabuslardan ve daha bir hafta önce yaşamış olduğu kazanın yarattığı ve etkisinin devam ettiği hastalıklı ruh halinden hala kurtulamamış, her şeyin öylece geçip gitmesini ve eski sakin düzenine dönmek istiyordu. Telefondaki kadın ağlamaklı bir ses tonuyla;

''Beni unutmadığını biliyorum. Sadece beni duymanı istiyorum. Lütfen artık duy sesimi...''

Kadın cümlesini bitirir bitirmez her yer derin bir sessizliğe gömüldü. Ne bir nefes ne de arkadan gelen kahkahalar...

''Alo!'' dedi ''Orda mısınız?''

Ama telefon çoktan kapanmıştı. Telefonu kulağından çekti ve ekrana baktı. Hiçbir şey anlamamıştı. Kadının sözleri kafasında dönüp duruyordu. Yavaşça arkasına döndü ve televizyonda oynayan filmin devam ettiğini gördü, sesi kapalıydı. Kumandaya uzanıp kapattı. Keşke kafamda dönen düşünceleri ve sesleri de tek tuşla kapatabilsem diye düşündü. Duvarda asılı olan saate baktı;

03:58...

Göz kapakları ağırlaşmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayacağını fark edince her ne kadar göreceği kabuslardan rahat bir uyku çekemeyeceğini bilse de uyumak için yatak odasına gitmeye karar verdi. Salondan çıkıp ışığı söndürdükten sonra koridorda iki adım atmıştı ki kapı çaldı. Duyduğu zil sesiyle birlikte tüm vücudunun titrediğini hissetti. Bu saatte kim gelmiş olabilirdi ki?

Korku tüm bedenini sarmıştı adeta. Kapıya doğru ilerlemek istedi ama bunu yapmak ona o an için o kadar zor geldi ki yerinden kımıldayamadı bile. Kendini zorladı, derin bir nefes aldıktan sonra kapıya ağır adımlarla titreye titreye yürüdü. Sağ elini kapıya dayayıp kapı deliğine yaklaştı. Ama delikten baktığında kimseyi göremedi. Apartman koridorunun ışığı bile yanmıyordu. Kapkaranlık... ''Kim o?'' dedi sesinin titrememesi için ayrı bir çaba sarf ederken. Cevap gelmedi. Kapıda biri varsa sensörün o kişiyi görmüş olması gerekirdi diye düşündü.

Neden karanlık?

Kapıdan uzaklaştı. Aklına bir an için, sadece ufacık bir an için kapıyı açıp koridorda kimsenin olup olmadığına bakma fikri geldi ve geldiği hızla yok oldu. Bunu asla yapmayacaktı. Hem zaten birisi olsaydı ışık yanmaz mıydı? Belki de ben kapıya gelene kadar kapıyı çalan kişi gitmiştir diye düşündü ama koridor ışıklarının çok daha uzun süre yandığını bildiği için kendini avutması çok da uzun sürmedi. Kapının ardında öylece kalakaldı. Kapının deliğinden hala koridorun karanlık olduğu seçilebiliyordu. Yorgunluk ve korkuyla karışık düşünceler zihninin içinde dolanıyordu. Odasına dönüp uyumaya ve bunların hepsini sabah açık bir zihinle düşünmeye karar verdi. Tam arkasını dönecekken biri kapıya parmağıyla üç kere vurdu. TAK! TAK! TAK!

Koridorun ışığı hala yanmıyordu...

TERSİ ÇIKMAYAN KABUSLAR GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin