Bölüm 9 - Geri Dönüş

32 6 0
                                    


 Sarışın kadının söylediği cümle ile birlikte şaşkınlığı iki katına çıkmıştı. Evet, videoda görünen kadın kendisine tıpatıp benziyordu ama farklı biri olduğunu da biliyordu elbette. Saçları, gözleri, burnu, dudakları... Her şeyleri o kadar benziyordu ki aklını oynattığını düşündü bir an için. İnsan insana benzerdi fakat bu kadarını beklemezdi.

 Kadın renkli gözlerini ayırmadan rahatsız edici gülümsemesiyle bir şeyleri anlamamış gibi bakıyordu. Bir şeyleri kaçırmış ama bunu belli de etmemeye çalışıyor olduğunu düşündü bu tanımadığı kadının.

 Sadece bilgisayar ekranından yayılan ışıkla aydınlanan odada karşı karşıya öylece duruyorlardı. Sarışın kadın ne kadar eğleniyor gibi görünüyorsa diğer kadın da o kadar korkmuş görünüyordu. Elleri titriyor, yaşadıkları midesini bulandırıyordu. Güçlü durmaya çalışması hiçbir işine yaramıyordu o an, çaresiz hissediyordu. Olaylara anlam verememesi de tuzu biberiydi her şeyin.

 ''Ne oldu? Pek bir şaşırmış gördüm seni.'' diye lafa girdi sarışın kadın, alaycı bir tavırla. ''Sonsuza kadar saklanabileceğini düşünmemiştin herhalde?'' diyip ufak ve sahte bir kahkaha atmakla yetindi.

 ''Bakın,'' dedi kadın ''Kim olduğunuzu bilmiyorum ama ortada bir yanlış anlaşılmanın olduğu çok belli.''. Gerginlikten ellerini birbirine kenetleyip farkında olmadan da parmaklarını sıkmaya başlamıştı. ''Videodaki kadın kim bilmiyorum ama gerçekten ben değilim.'' derken kadının gözlerinin içine bakıyordu.

 Sarışın kadın duyduklarından pek de etkilenmişe benzemiyordu. Kadına doğru bir adım attı ve alaycı tavrından bir an olsun ödün vermeden ''Tabii ki sen değilsin, sen olur musun hiç? Bak hatta yanındaki kadın da ben değilim zaten.'' diyip kadının etrafında kurbanını tuzağa düşürmeyi başarmış bir avcı gibi dönmeye başladı ve ardından tam arkasında durdu. ''Bu oyunlara sahiden gerek var mı eski dostum?''.

 Ani bir hareket yapıp kadını sinirlendirmek istemiyordu, bu yüzden arkasında kalmasına izin verircesine, geriye dönmeden konuşmaya devam etti. ''Sizi tanıyor olsaydım tanıyormuş gibi davranmaz mıydım? Neden oyun oynayayım, sizi hayatımda ilk defa görüyorum.'' Bir eli sürekli çantasının içinde, biber gazına yakın duruyordu. Kendini korumak için kullanmaktan da hiç çekinmeyecekti. Kadının, kendisini, ona son derece benzeyen başka biriyle karıştırdığına emindi, bunu kanıtlaması yeterdi bu saçmalıktan kurtulmasına. Kimliğini gösterebilirdi! Tabii ya, ona kimliğini gösterecekti ve her şey bitecekti. Kadına da bunu söylemek için arkasını döneceği sırada saç diplerinde derin bir ağrı hissetti ve başı geriye doğru çekilince kolundaki çantasını düşürdü.

 Hissettiği bu acıya son vermek için saçlarının kadının ellerinden kurtarmaya çalıştı ama kadın ellerini o kadar sıkı bir şekilde geçirmişti ki saçlarını kurtarmaya çalıştıkça daha da fazla acı çekiyordu. ''Bırak!'' diye bağırdı, gözlerine yaşlar dolmaya başlarken. ''Kim olduğumu düşünüyorsan ben o kişi değilim tamam mı? Kimliğim çantamda! Al ve bak, canım acıyor bırak saçlarımı!''.

 Sarışın kadın keskin bir kahkahayla beraber sızlanan kadının saçlarını geriye doğru sert bir şekilde çekip kadının sendeleyip düşmesini sağlamıştı. Kadın duvara doğru savrulurken dirseğini hızlı bir şekilde yere vurunca acı bir sesle inledi. Gözyaşları arasında kadını izliyordu, çantasını düşürdüğü için biber gazı gibi bir seçeneği, savunması da kalmamıştı.

 Kadın çantayı yerden alırken yüzünde sadece donuk bir tiksinmişlik ifadesi vardı. Çantayı açtı ve cüzdanı çıkardıktan sonra çantayı duvara yaslanmış şekilde oturan kadına doğru attı. ''Bakalım yeni adın neymiş.''. Mıknatıslı cüzdan kapağını açıp içini karıştırmaya başladı, eline gelen önemsiz şeyleri sağa sola fırlatırken göz ucuyla da yerdeki kadını kontrol edip duruyordu.

 Bir yandan cüzdanı karıştırmaya devam ederken konuşmaya başlamıştı ''Biliyor musun seninle ilk tanıştığım günü hatırlıyorum da, 8-9 yaşlarındaydık sanırım, 'işte sonsuza kadar yanımda olacak arkadaşım bu kız' diye düşünmüştüm.'' Yüzünde belli belirsiz samimi olup olmadığı anlaşılmayan bir gülümseme geçmişti. ''Bana ihanet edeceğin, bize ihanet edeceğin hiç aklıma gelmezdi.'' sesinde hafif bir hayal kırıklığı seziliyordu.

 Bütün bu sözler anlamsız geliyor, onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Hayatını düşündü bir an için nişanlısını, arkadaşlarını... Çocukluğunu pek hatırlamıyordu ama karşısındaki kadının bahsettiği yaşlarını düşünmek için zorladı kendini. 10 yaşından sonrasını ne kadar net hatırlıyorsa öncesini de o kadar hatırlamıyordu. Yetimhanede geçirdiği yıllar, edindiği dostları, oradan ayrılışı, o çok sevdiği nişanlısıyla tanışma anını... Hepsini çok net hatırlıyordu ama öncesi siyah bir boşluktu sadece. O bu düşüncelere dalmışken kadın kimliğini bulmuştu ve incelemeye başlamıştı.

 ''Güzel bir isim seçmişsin ama senden daha başarılı bir çalışma beklerdim doğrusu.'' Alaycı tavrı geri dönmüştü, ''Bu ufak oyunlar beni kandırmaya yetmez şekerim, daha büyük düşünmelisin, biliyorsun.'' Kadına doğru yürüyüp fırlattığı çantayı tekrar alıp karıştırmaya başladı. Başka bir şeyler arıyor gibiydi. Çantayı ters çevirip içinde ne var ne yoksa zemine dökmeye başlamıştı bu sırada. Giderek sinirlenmeye başlıyordu, boş çantayı da yere fırlattı ve kadına doğru eğilip çenesini elinin arasına alıp sıkarak sarsmaya başladı. ''Anahtar nerede?''

 Zavallı kadın tekrar korkudan titremeye başlamıştı. Kadının elinden kurtulmak için başını geriye çekse de başarılı olamadı. Kendisine dikilmiş bir çift renkli göz ve gördüğü fiziksel şiddet midesini bulandırıyordu. Evden çıkarken anahtarı çantasına değil pantolonunun cebine koymuştu. Madem bu anahtar bu kadar önemliydi neden bana yollandı da şimdi geri istiyorlar diye düşündü ama yerine oturmayan birtakım şeyler vardı. Çatıdaki adam ve bu kadın arasında nasıl bir bağlantı vardı?

 Anahtarı kadına teslim edip kurtulmak en iyisi diye geçirdi aklından. Böylece hayatına kaldığı yerden devam edebilirdi, tabii karşısındaki kadın anahtarı verdikten sonra olduğunu sandığı kişi olmadığına inanırsa... ''Tamam,'' dedi ''Sana anahtarı vereceğim ama sonrasında beni rahat bırakman şartıyla. Sakin hayatıma geri dönmek istiyorum.'' Kadın çenesini hafif iterek bıraktı ve dinlemeye devam etti. ''Düşündüğün kişi olmadığıma inanmalısın. Söylediğin yaşlarda tanışmamız da mümkün değil, tabii eğer yetimhanede büyümediysen.''

 Geriye çekilen kadın olayları tartıyor gibi görünüyordu. İnanmış mıydı Allah bilir! Pek ikna olduğu söylenemezdi ama eski arkadaşının huyunu az çok bilirdi. O olsa bu kadar yalana devam eder miydi? Emin olamadı. İhanet eden insandan her şey beklenirdi sonuçta, 'neden yalanlarına devam etmesin ki?' diye düşündü. Anahtarı alması en önemli mevzuydu şu anda, önce onu halletmesi gerekiyordu. Gerçeklerle ve yalanlarla daha sonra uğraşabilirdi nasıl olsa. ''Peki madem öyle olsun.'' dedi gözlerini kadına dikerek ''Anahtarı ver, ben de seni bırakayım.''

 Dakikalardır yerde iki büklüm oturan kadın sonunda ufacık bir umutla ayağa kalkmıştı adeta. ''Tamam, anlaştık.'' derken sesinde küçük bir çocuğun heyecanı gizliydi sanki. Elleriyle üstünü başını silkeledikten sonra elini cebine götürecekken şiddetli bir silah sesiyle sarsıldı ikisi de. Kapının önünde bir kadın silüeti duruyordu, elinde bir silahla. Evet ateş eden de oydu ama ikisi de yaralanmamıştı. Bu sadece uyarı için edilmiş bir ateşti besbelli. Kadın birkaç adım atıp bilgisayar ışığının yüzünü aydınlatabileceği bir noktada durdu ve silahını sarışın kadına doğrultmaya devam etti.

 'Bu o kadın, videodaki!' diye düşünürken silah sesiyle sarsılmış olsa da sonunda olayın onunla alakası olmadığı anlaşılacağı için sevinmeye başlamıştı. Gerçekten de inanılmaz bir benzerlik vardı, korkunç bir benzerlik!

 Odadaki gergin sessizlik bu kadın tarafından tek cümleyle bölündü :

 ''O anahtarı ben alayım.''

TERSİ ÇIKMAYAN KABUSLAR GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin