Bölüm 5 - Çiçek

38 8 0
                                    


  Gözlerini açtığında yattığı yatağın yanındaki sandalyede oturan iş yerinden tanıdığı arkadaşını gördü. Ortam yabancıydı ama hastane odası olduğu belliydi. Arkadaşının yatağın kenarında duran eline dokundu hafifçe. ''Canım,'' dedi arkadaşı ''Uyandın sonunda! Korkuttun bizi.''. Ayağa kalkmıştı ve ne yapacağını bilemez haldeydi. ''Bir şey ister misin? Su? Su vereyim sana ben.'' derken eli ayağına dolandı, bardağa su doldurmaya yeltendi ama titreyen elleriyle bu iş biraz uzun sürdü.

''Hayır,'' dedi yorgun çıkan sesiyle ''İstemiyorum su falan, otur lütfen.''. Her tarafı ağrıyordu. Sırtının ağrısı ile baş ağrısı yarış içinde gibiydi. Sağ bacağı ise apayrı bir cehennem azabıydı adeta. Yutkunmaya çalıştı, ağrıları her saniye şiddetini arttırıyor gibi hissetti.

Arkadaşı sandalyesine oturmuştu tekrar, elini tutuyordu. ''Geçecek,'' dedi ''Merak etme, yanındayım ben senin. 15. katın balkonu çatınınkinden büyük olmasaydı ne yapardık biz? Ya olmasaydı?''. Gözleri her an ağlayacakmış gibi dolu doluydu. ''Nasıl olur aklım almıyor, neden o kadar yakındın tırabzanlara Allah aşkına?''.

Arkadaşının son cümlesiyle birlikte yaşadığı her şey tekrar zihninde canlandı. Tanımadığı o kişi, sarf ettiği cümleler ve tehditler, üzerine yürümesi ve en sonunda dengesini kaybetmesi... Düştüğünde her şeyin çok hızlı olduğunu düşünmüştü zaten, demek 15. katın balkonuna düşmüştü. Midesi bulandı aniden, düşünceleri kafasından atmaya çalıştı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı :

''Kendim düşmedim,'' dedi ''Biri saldırdı bana.''.

Arkadaşının gözleri fal taşı gibi açıldı, şaşkınlıktan aklını kaybedecekti sanki. ''Ne demek biri saldırdı? Kim, niye saldırdı sana?!''. Bu soruların cevabı kendisinde bile yoktu maalesef. Delinin biri diye geçirdi aklından, başka nasıl bir cevabı olabilirdi ki? ''Bilmiyorum, tanımıyordum.''

''Tamam,'' dedi arkadaşı ''Polisler biraz önce buradaydı, henüz uyanmamıştın, onlar da daha sonra tekrar geleceklerini söylediler. Her şeyi anlatırsın onlar gelince.'' ses tonunda üzüntü ve öfke karışımı tınılar seziliyordu.

İkisi de düşüncelere dalmışken kapı açıldı ve içeri nişanlısı girdi. Yanından ayrıldıktan sonra tekrar şehir dışına gitmek için havaalanına doğru yola çıkmış, haberi taksideyken almıştı. Uyandığını görünce hemen yatağa doğru ilerleyip nişanlısına sarılmaya yeltendi ama kadının her tarafı ağrıdığı için hemen geri çekildi. Yüzünde hüzünlü bir gülümsemeyle ''Geçmiş olsun, nasılmış benim sakar nişanlım?''. Kadın gülümsemeye çalıştı ama dudakları hafif bir kıvrılmanın ardında hızla soldu. Arkadaşıyla göz göze geldi ve nişanlısına da arkadaşına söylediklerini tekrarladı. Nişanlısı da kim, nasıl, neden gibi sorulara girişince kadın gözlerini kapatıp derin birkaç nefes aldı. Bir süre konuşup olayı anlamaya çalıştılar. Ardından odaya 2 polis memuru girdi ifadesi alındı. Her detayı anlattı kadın.

Ona saldıran kişinin yüzünü anlatıp anlatamayacağını sordular. ''Kapüşonluydu ama hatırladığım kadarıyla anlatırım.'' dedi. İri cüssesinden ve giydiği siyah kıyafetlerden de bahsetti. Tamamlandıktan sonra kısa boylu olan polis memuru ''Mutlaka bulacağız, hiç şüpheniz olmasın. Binanın güvenlik kameraları da incelenecek, yakalanması uzun sürmez, merak etmeyin.'' dedi ve odadan çıkarken geçmiş olsun dileklerinin ardından kapıyı örttüler.

Odaya kontrol için gelen doktor yarına kadar hastanede yatırılması gerektiğini söyledi. Verilen ağrı kesiciler pek etki etmese de kendini daha iyi hissetmeye başladı. Sürekli iş yerinden ya da yakın çevresinden birkaç kişi gelip geçmiş olsun diyerek getirdikleri çiçeği yan taraftaki masaya bırakıp gidiyordu. Birkaç çiçek de kurye ile yollanmıştı üzerinde ufak not kartlarıyla birlikte ama bunlara bakmaya takati kalmamıştı.

Gece yarısına doğru arkadaşına eve gitmesini söyledi, nasıl olsa nişanlım yanımda diye ikna etmeye çalıştı. Uzun uğraşlar sonucu bunu başardı da. Nişanlısıyla el ele, hastane odasında öylece hiç konuşmadan oturdular bir süre. Sonra kadın yorgunluğun da verdiği ağırlıkla uykuya daldı. Yanında sevdiği adamın olmasının verdiği o güven dolu huzurla birlikte...

Uyandığında odada tek başına olduğunu gördü. Nişanlısının odadaki tuvalette olabileceğini düşünerek seslendi ama cevap alamadı. Kahve falan almaya gitti herhalde diye düşündü. Bir bardak su içmek için yanındaki sürahiden bardağa su doldurmaya çalıştı. Ağrıları onu çok zorlasa da doldurdu ve tek nefeste içti. Duvardaki saate baktı, 02:14...

Sıkılmaya başlamıştı ve yaşanan olayların zihninde tekrarlanıp durması canını sıkıyordu. Gelen çiçeklere baktı. Bu kadar önemsenmek yüzünde ufak bir tebessüme sebep oldu. Kimden geldiğini bilmediği çiçeklere uzanıp üzerlerindeki notları aldı. 4 notu da okuyup kimlerin yolladığına baktı.

İkisi aynı iş yerinde çalıştığı arkadaşlarından, biri nişanlısıyla ortak bir arkadaşından gelmişti. Hepsi geçmiş olsun dileyip, bir an önce iyileşmesini dilediklerinden bahsediyordu. Son notta yazan ise ellerinin titremesine neden olmaya yetmişti. Kalp atışları hızlandı ve korkunun tüm bedenini ele geçirmesi çok sürmedi. Gözyaşları elinde tuttuğu notu bulanıklaştırmaya başladı. Yazıyı artık göremiyordu ama zihninde yankılanmaya başlamıştı:

''TEKRAR KARŞILAŞACAĞIZ, BU ANAHTARIN SON OLDUĞUNU UNUTMA. SON!''

Kadın elleriyle yüzünü kapatıp ağlarken bir anda hastane odasının kapısı açıldı. Gözyaşları gelenin kim olduğunu anlamasına izin vermiyordu. Elinin tersiyle yüzündeki yaşları sildi ve odadaki kişiye baktı. Nişanlısı değildi bu, üzerindeki kapüşonlu siyah giysi seçiliyordu. Çatıdaki adam diye düşündü.

ÇATIDAKİ ADAM!

TERSİ ÇIKMAYAN KABUSLAR GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin