Bölüm 10 - Bilinmezlik

29 5 0
                                    

...''O anahtarı ben alayım.''

Korkudan titremesi geçmeyen kadın bu cümleyle birlikte daha da gerildi. Paylaşılamayan bir anahtar yüzünden zaten sallantıda olan can güvenliği daha da tehlikeye girmişti şimdi. Kendisine inanılmaz derecede benzeyen bu kadından aman dilenircesine gözlerinin içine bakıyordu. Tanıdık bir şeyler görür gibi oldu bu gözlerde; uzak bir geçmiş.

Sarışın kadına kaydı bakışları. Onun da yüzünden sadece şaşkınlık ifadesi seçiliyordu. Yanılmış mıydı? Karşısında duran birbirine tıpatıp benzeyen bu iki kadını görmek düşüncelerini bozguna uğratmış gibiydi. Olayları çözmeye çalışıyor, tetikte kalmaya da dikkat ediyor gibiydi. Elinde bir silah yoktu ama bu ters bir hareket yapmayacağı anlamına gelmiyordu. Ne yapacağını bilemeden öylece kalakaldı kadın.

"Bakın bu anahtarın ne işe yaradığını bile bilmiyorum," cebinden anahtarı çıkarmış iki parmağıyla havada sallıyordu. "Anahtarı masaya bırakıp burayı terk edeceğim, bu benim meselem değil."

Silahlı kadın ufak çaplı bir kahkaha attıktan sonra gözlerini her şeyden habersiz duran kadına dikti. "Bunca yıl aradan sonra ilk karşılaşmamızın böyle olacağını hiç düşünmezdim." derken sesinde hayal kırıklığından başka bir şey yoktu: Saf kırgınlık.

Tanıdıktı bu ses, daha önce duyduğuna emindi ama nerede duymuştu? Düşündü, düşündü... Kendisine bu denli benzeyen birini hatırlamama ihtimali olabilir miydi? Geçmiş yaşamı gözlerinin önünden film şeridi gibi geçerken zihnini daha da zorladı ama nafile, ne sarışın kadını ne de kendisine birebir benzeyen bu kadını görmediğine emindi. ''Evet birbirimize bu kadar benzememiz çok garip ama sizi tanısaydım unutmazdım herhalde öyle değil mi?''. Kendi kurduğu bu cümle kendisine bile yüzde yüz doğru gelmedi bir an için. ''Bakın, ben kendimi bildim bileli yetiştirme yurdundaydım,'' istemsizce yaşlar dolmuştu gözlerine, ''kimsem yoktu, olmadı da. Zorunluluktan doğan birkaç yalancı dostluktan başka hiçbir şeyim yoktu orada. Ayrıldıktan sonraki hayatımda da nişanlımdan başkası yoktu yanımda.'' Nasıl da özlemişti nişanlısını! Keşke yanımda olsa diye düşündü, kendini ne kadar da iyi ve güvende hissederdi o zaman.

''Sorun da bu zaten.'' diye konuşmaya ortak oldu silahlı kadın. ''Bahsettiğin o zamanları değil, bu zamanlardan çok daha eskiyi, çok daha geçmişi hatırlaman gerekiyor. Ama sorun değil her şey sırayla.'' Sarışın kadına doğru yürüyordu. Silahı kadının alnına değecek kadar yakınlaştırınca sarışın kadın kendini geri geri hareketlerle sırtı duvara değene kadar kaçırmaya çalıştı. Duvarla silah arasına sıkışınca tek yapabildiği gözlerini karşısındaki kadına dikip olacakları beklemek olmuştu. ''Hadi!'' dedi nefesini kontrol edemez haldeyken, ''Hadi vur beni de kurtar beni bu bataklıktan.'' Gözlerinden alevler çıkıyordu adeta. ''Senin gibi bir hainle geçirdiğim yıllar yüzünden kendimden tiksiniyorum zaten, ne kadar aptalmışım!'' O renkli gözlerden öfke ve hüzün karışımı geçti o saliselik zamanda. ''Bizi elinde oynatırken ne kadar da eğlenmişsindir!''.

Karşısındakinden böyle şeyler duymayı beklemiyormuşçasına silahı yavaşça indirmeye başladı kadın. Bir zamanlar tek bir gününü bile ayrı geçirmediği kişiden, en yakın arkadaşından bu cümleleri duymak canını acıttı. Gözleri yanmaya başladı, gözyaşları akmaya başlamadan toparlandı hemen.

''Hain öyle mi?'' dudaklarından sakin bir kahkaha geçti, ''Ben haindim öyle mi?! Yaşadıklarımdan bihaber olman sana nasıl da boş bir haklılık gerekçesi gibi görünmüş öyle! Hiçbir şey bildiğin yok senin! Neler yaşadığımı, neler hissettiğimi...'' derken gözyaşlarını artık tutamamaya başladı. Elleri ve dudakları titriyordu, bir adım gerilemiş karışışındaki kadına kilitlemişti gözlerini.

Kısa bir sessizlikten sonra yüzündeki yaşları elinin tersiyle silen silahlı kadın tekrar konuşmaya başladı : ''Bilmiyorsun değil mi?'' sarışın kadına bakıyordu ''Bu benzerliğin anlamını, ailenin neler yaptığını, sizden neden ayrıldığımı... Hiçbirini bilmiyorsun.''.

Gerçekten de bilmiyordu, ne sarışın kadın ne de kendisine bu kadar benzeyen ve hiçbir şeyden haberi olmayan diğer kadın.

Üç kadın bu odada öylece kalakaldı. Ortamın gerginliği yerini boş bir sessizliğe bıraktı aniden. Silahlı kadın bu hayatta en çok sevdiği iki kadın karşısında derin bir acıma ve hüzün hissetti. Her şey anlatmanın vakti geldi diye düşündü, herkesin her şeyi öğrenmesi gerekiyordu artık. 

Ailesinin yaptıkları yüzünden uzak kaldığı en yakın arkadaşı ve her şeyden bihaber öylece yıllardır yüzünü bile görmediği kardeşi. İkiz kız kardeşi...

TERSİ ÇIKMAYAN KABUSLAR GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin