Bölüm 7 - Yaklaşan Son

34 8 0
                                    



  Ne yapacağını bilemez haldeydi. Kapının tıklatılması zihninin içinde yankılanıyordu. Koridorda öylece kalakaldı bir süre. Kapıya doğru bir adım attı ama daha fazlasını yapamadı. ''Kim o?'' diye seslendi durduğu yerden. Cevap gelmedi, bir cevap alacağını da düşünmemişti zaten. Cevap gelmemesi neredeyse rahatlamasına sebep oldu. Delice düşünceler dolanıyordu aklında, çatıdaki adamın sesi çınladı zihninde. Duymaktan korktuğum ses onun sesi diye düşündü ve kapının ardında o adamın olma ihtimali midesini bulandırdı. Böyle bir şey olamaz, adam öldü diye telkin etmeye çalıştı kendini.

  Kapının deliğinden tekrar bakmaya karar verdi. Yaklaştı ve karanlıkta bir şey görme umuduyla zifiri karanlığı inceledi. Tabi ki hiçbir şey göremedi. Bu kadar gerilime ve korkuya daha fazla dayanamayacağını düşündü ve nişanlısını aramaya karar verdi. Şehir dışında olduğunu biliyordu ama sesini duyarsam daha iyi ve güvende hissederim diye düşündü.

  Telefonu üçüncü çalışında ''İyi misin? Ne oldu?'' diye telaşlı cümleler ile yanıtladı. Bir an için saatin ne kadar geç olduğunu unutmuştu kadın, bunu fark edince kendisine sinirlendi ve nişanlısını daha fazla endişelendirmemek için ''İyiyim hayatım, sadece kötü bir kabus gördüm ve sesini duymak istedim.'' diye cevapladı. Avucunun içiyle alnına bir-iki kere vurmuştu bu arada. Nişanlısını daha fazla uykusundan etmemek için daha fazla uzatmayıp konuşmayı sonlandırdı.

  Nişanlısının uykusunu mahvetmişti ama sesini duymak kendisine çok iyi gelmişti. Kapıdan uzaklaştı, bütün bunlarla uğraşacak gücüm yok diye düşünerek yatak odasına gitti. Kapının ardında kim varsa görmezden gelme fikri anlamsızca çok hoşuna gitti kadının. Yorgunluktan kapanan gözleri uykuya dalmasına hemen izin verdi ve dakikalar için uykuya dalmıştı bile.

  Sabah uyandığında saat oldukça geçti. Banyoya gidip yüzüne soğuk su çarpınca kendine geldiğini hissetti. Banyodan çıkıp mutfağa doğru geçerken dış kapı takıldı gözüne. Dün geceyi düşündü, gecenin bir yarısı arayan gizli numarayı, kapının arkasındaki kişiyi...

  Kapıya doğru yürüdü, bunu neden yaptığını bile anlamadı. Kilidi çevirdi ve kapıyı açtı. Koridor boştu, zaten kimseyi bulmayı da beklememişti. Sadece içinden gelen bir dürtüyle açmıştı kapıyı. Aldığı nefesi yavaş yavaş verirken zihni bir makine gibi çalışmaya devam ediyordu. Bir adım gerileyip kapıyı kapatacağı sırada kapı paspasının üzerindeki zarfı gördü. Haftalar önce kapısının önüne konulan zarfla birebirdi. Eğilip aldı. Kapıyı kapatıp salona geçti. Koltuğa oturdu ve zarfın önünde ya da arkasında isim veya adres var mı diye göz attı ama hiçbir şey yazmıyordu.

  Bir bilinmezliğin daha içine girmek istemiyordu fakat yapabileceği başka bir şey de yoktu. Zarfı yavaş hareketlerle açtı ve içindeki kağıdı çıkartıp okumaya başladı:

  ''Bugün saat tam 22:30'da aşağıda yazdığım adreste ol. O kendini öldürmüş olabilir ama ben onun kadar zayıf değilim. Dün gece kapıyı açma cesareti gösterseydin eğer o hatırlamıyormuş gibi davrandığın geçmişin yakana yapışıp intikamını alacaktı, bundan şüphen olmasın. Anahtarı getirmeyi sakın unutma. Polise ya da herhangi birine de haber vermemeni söylememe gerek yok diye düşünüyorum, küçüklüğünden beri zeki biri olduğunu biliyorum, beni yanıltma sakın. Belki biraz hasret gideririz belli mi olur?''

  Aşağıda yazan adresten başka da bir şey yazmıyordu kağıtta.

  Defalarca okudu kağıttaki cümleleri. Bir şey görmek ister gibi bir hali vardı. Yazanın kim olduğuna dair bir ipucu belki, ya da ölen adamla nasıl bir alakası olduğuna dair herhangi bir şey... Aklına kimse gelmiyordu, tek bir insan bile!

  Sinirden ağlamasına ramak kalmıştı, ne yapacağını bilmiyordu. Nişanlımı ya da polisi aramalı mıyım? Ya fark edip de çatıdaki adam gibi sinir krizine girerek bana zarar verirse? diye düşündü. Nişanlısının zarar görmesinden de endişe ederek bu fikirlerini şimdilik rafa kaldırmaya karar verdi. Kimseye haber vermeyecekti. Tek başına gidecekti oraya, anahtarla birlikte.

  Artık canını sıkmaya başlamıştı bunca bilinmezlik, her şeyin açığa çıkması için gitmesi gerektiğinin de farkındaydı. İstenen saatte orda olabilmesi için evden çıkması gereken vakte kadar bir sağa bir sola yürüyüp durdu. Düşünüyor, düşünüyor ve düşünüyordu. Zihninde dönüp duran düşünceler karışıp bir ip yumağına dönüşüyordu. Çözülmeyen düğümler birleşerek zihnini daha da bulandırıyordu.

  Evden çıkmadan önce kıyafetlerini değiştirdi, arabasının anahtarını kaptı ve tam evden çıkacakken unuttuğu şeyi almak için tekrar odasına döndü: Anahtar.

  Çatıdaki olaydan hemen önce cebine koyduğunu hatırladı ve o gün giydiği ceketi aramaya başladı. Hastaneden döndükten sonra ablasının yıkadığını hatırlıyordu ama anahtar mevzusu hiç geçmemişti. Ya kaybettiysem ya da düşürdüysem?!

  Korkudan eli ayağına dolandı birden, anahtarı kaybetmiş olma düşüncesi beynine ok gibi saplandı. Ceketi giysi dolabında asılı şekilde buldu ve ceplerini yoklamaya başladı hızlı hareketlerle. Neyse ki ceketin sağ cebindeki ufak ağırlığı hissetti ve elini daldırıp baktığında bunun aradığı anahtar olduğunu gördü. Üzerinden ağır bir yük kalkmış gibi hissetti ve derin bir oh çekti.

  Geç kalmak istemiyordu bu yüzden çabuk davranarak dairesinden çıktı. Otoparka inip arabasına bindi ve arabayı çalıştırmadan önce derin bir nefes aldı. Ardından arabayı çalıştırıp otoparktan çıktı.

  Her şeyin açıklığa kavuşacağı, sona ereceği yere doğru yola koyuldu...

TERSİ ÇIKMAYAN KABUSLAR GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin