Dük ile Beş Çayı

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Beni instagramda takip etmeden geçmeyinnn ---- tug.cesrgl----

On ikinci Winchester dükü Charles Harry Cadleigh metresinin yanında son sabahını geçiriyordu.

Yarın annesinin onun için verdiği davette gelin adayları ile taşınacaktı.

Gün hala aydınlatmadan ünlü dansçı Odetta'nın yanından kalkmış sessiz ama hızla giyinmeye başlamıştı. Kadınla yüzleşmeden gitmek istiyordu. Gereksiz veda sahneleri ve gözyaşlarıyla uğraşacak kadar sabrı yoktu. Önünde büyük bir sorun vardı.

Soyunun devamı için eş seçmesi gerekecekti.

Otuz üç yaşındaydı. Bu zamana kadar evlilik bir kere aklına gelmişti. Sonu iyi bitmeyen bir nişanlılık süreciydi.

Agatha'yı çocukluğundan beri tanırdı. Tatlı bir çocukken zamanla güzel bir kadına dönüşmüştü. Narin bedeni, ingilizlerin klasik güzelliğiyle göz dolduruyordu. Yumuşak başlı mizacı tam ona göreydi. Bir iki baloda ona eşlik etmiş sonunda evlilik teklifi ettiğinde ailesi ve onun tarafından şevkle karşılanmıştı.

Buraya kadar bir sorun yoktu.

Sorun nişanlarını ilan ettikten bir hafta sonra meydana gelmişti. Bir gece operadan şehirdeki evine dönerken saldırıya uğramış gözlerini açtığında kendini Kolonilere giden geminin ambarında bulmuştu. Gemi limandan ayrılmadan kendine gelmesi tamamen şanstı.

Evine geri döndüğünde bunu kimin yaptığına dair bir bilgiye ulaşamamıştı. Onu darbedenler kimse o gemiyle ülkeden ayrılmış olmalıydı. Yoksa elindeki bilgi ağıyla onları bulduğu gibi emir veren kişiyede ulaşabilirdi.

Casus olarak on yıl boyunca hükümete hizmet etmiş, sonunda soyunu devam ettirmek için aktif görevden ayrılmışı. Evinde olmadığı yıllar boyunca işlerini halletmek için güvendiği kuzeni Sebastian Caversham'ın birikimlerinin çoğunu erittiğini fark etmiş onu düklükten uzaklaştırmıştı. O dahil birçok düşmanı başına gelenlere neden olmuş olabilirdi.

Ama asıl gerçeği Agatha'nın nişanı atarak sevdiği adamla kaçtığını öğrenmesiyle gerçekleşmişti.

Aşık olduğu adam Sebastian'dı.

İşte o zaman yılların vermiş olduğu tecrübeye ihtiyaç bile duymadan neden bunları yaptığını anladı. Charles'in soyunu devam ettirmesini istemiyordu. Herhangi bir varis edinmeye kalktığında kuzeni Sebastian bir şey elde edemeyeceğini biliyordu. Onun bu kadar alçakça davrandığını öğrendiğinde ne kadar sinirlendiğini hatırladı.

Zavallı Agatha, Sebastian'a aşık olmuş sonra da bir köşeye atılmıştı. Ardından intihar ederek hayatına son vermişti. Ona aşık değildi ama kadını seçerek makus talihine daha da yaklaştırmıştı.

Boyun bağını bağlarken iç çekti. Şimdi ne zaman bir kadına yakınlaşsa Sebastian çok geçmeden onun yanında bitiyordu. Yaptıklarını kanıtlayamadığı için suçlarının bedelini de ödetemiyordu. Ne darp edildiği zaman ne de Agatha'nın kandırılarak kaçırıldığını anlatacak bir kanıtı yoktu. Genç kadın kendini öldürmeseydi mahkemede şahit olabilirdi. Şimdi insanlar Agatha'nın kalbini kıran adamın Sebastian olduğunu bile bilmiyordu.

Charles'tan başka.

Sebastian kuzgun karası saçları aileden miras aldığı koyu mavi gözleri ve bir İngiliz'in olmazsa olmazı beyaz teniyle kadınları adeta büyülüyordu. Kadınlar onu kötü bir masalın yaralı kahramanı olarak görünüyordu. Kendini öyle göstermekte ustaydı. En küçük amcasının metresinden olma çocuğuydu. Ona rağmen Charles ona yakın davranmış ama kendisine maddi olarak zarar vermeye kalktığında uzaklaştırmıştı. Şimdi bunu daha erken yapmadığı için kendine kızıyordu.