27

57 8 2
                                    

Kenan, telefonu eline alıp koltuğa oturdu. Bir karşısındaki ekrana bir telefon ekranına baktı. Semih'in kendince yapabileceği oyunları düşündü. Görüşmek istemesinin perde arkasında ne olabileceği hakkında fikir yürüttü.

Kısa bir süre bekledikten sonra mesajı yanıtladı. "Mahalleye doğru yürü. Yirmi dakika sonra."

Semih, Kenan'dan bu kadar hızlı bir yanıt beklemiyordu. Üstelik görüşme talebine yakın bir konum için anında yanıt vermişti. "Demek ki buralarda,"diye mırıldandı,"evet, kesinlikle buralarda."

Vakit kaybetmemek için hemen hazırlandı. Koridorlardan ses çıkarmadan geçti. Bahçe kapısından çıktığı gibi mahalleye doğru yürümeye başladı.

Beyaz Ev'den mahalleye inen yol karanlıktı. Etrafında ormandaki ağaçlara benzer ağaçlar ve çalılıklar birikmişti. Hışırtılar dışında hiçbir ses yoktu. Kasvetli ortam ve az önce gördüğü kan lekesi tedirginleşmesine yetmişti.

Evden uzaklaşıp mahalleye giden yola girdiğinde, arkasından bir araba sesi duydu. Sesi duyar duymaz durdu. Arkasını döndü. Karanlık olmasına rağmen farlarını yakmamış koyu renkli bir araba kendisine doğru yaklaşıyordu. İstemsizce yolun kenarındaki çalılıklara doğru birkaç adım attı. Arabanın geçmesini bekledi. Araba yanına doğru gelince yavaşladı ve durdu. Cam açıldı. İçeriden Kenan'ın sesi duyuldu. "Atla Semih."

Gelen kişinin Kenan olduğunu anlayınca rahatladı. Ön koltuğa, Kenan'ın yanına oturdu. "İyi akşamlar."

Kenan, dikiz aynasından arka tarafı kontrol ettikten sonra, "Hoş geldin,"diye karşılık verdi. Ardından gaza yüklendi. Hiç konuşmadan mahallenin içine doğru sürdü. Meydanı geçtikten sonra tepeye doğru çıkan bir yola saptı. Yine ağaçlık bir yoldan geçerek tüm mahalleyi ve Beyaz Ev'i gören yüksek bir alanda durdu.

"Burası konuşmamız için güzel bir yer sanırım,"dedi,"hadi biraz hava alalım."

Birlikte arabadan çıktılar. Kenan, kendinden gayet emin bir şekilde arabanın ön kısmına geçti. Manzaraya bakarak kalçasını arabanın kaputuna yasladı ve her zaman yaptığı gibi ellerine pantolonunun ceplerine soktu.

Semih de diğer yakadan arabanın önüne geçti. Önce merakla manzaraya baktı. Karanlığın içinde Beyaz Ev'in kulelerini fark etti. Kenan'ın bölgeye ne denli hakim olduğunu düşündü. Kenan, tahmin ettiğinden daha ilerideydi. Ardından tıpkı onun gibi kaputa yaslandı.

"Evet Semih. Ne konuşmak istiyorsun?"

Semih, kısa bir süre sessizliğini bozamadı. Heyecanlandı. Daha sonra, "Parçalar,"dedi,"ormanda bulunan insan parçaları. Beyaz Ev'le veya benimle alakalı olabilir."

İşte Kenan'ın günlerdir duymak istediği cümle buydu. Zafer kazanmışçasına derin bir nefes aldı. Nefesini bir süre tuttuktan sonra esen rüzgara bıraktı. "Daha açık olabilir misin?"

"Eve geldiğim günden beri tuhaf rüyalar, kabuslar gördüğümden bahsetmiştim. Birçok seferinde ise sabahında ormanda parçalar bulundu.

Tüm gördüğüm şeylerin; yaşadığım gerilimli günlerden, yıllar Sonra annemi kaybettiğim bu eve dönmemden kaynaklı rüyalar ya da halisülasyonlar olduğunu düşünüyordum. Çünkü sabahında her şey normale dönüyordu evin içinde. Orman hariç"

Semih giriş cümlelerini kurduktan sonra Kenan'a bahsetmediği ne varsa her şeyi anlattı. Mahallelilerin evi lanetli görmesini, babasının yıllar önce bir kazaya kurban gitmesini, kazaya karışan adamın ortadan kaybolmasını, dedesi dahil kimsenin mezarının eski yerinde durmamasını... Sadece annesinin odasındaki tabloda ortaya çıkan sayıdan bahsetmemişti... Sonradan aklına belinde gördüğü morluk geldi. Onu da araya sıkıştırdıktan sonra son olarak ceset konusuna geldi.

"Ertesi gün ceset yoktu küvette. Yine lanet bir halisülasyon gördüm diye kendime kızdım. Ama şu son olaydan sonra ormanda sizi izlerken, sizin ekiplerden esinlenerek mavi ışık ve Luminol tedarik etmeye karar verdim. Yaklaşık bir saat önce aynı küveti mavi ışıkla kontrol ettim. Küvetin altında bir kan lekesi gördüm."

Semih'i sakin sakin dinleyen Kenan, tüm duyduklarını akıl süzgecinden geçiriyordu. Öncesinde dinledikleri hurafe ya da Semih'in uydurmaları olabilecek şeylerdi. Ayrıca Semih'i uzun zamandan beri takip ediyordu. Mahalleli ile konuşmalarını biliyordu. Bunları Semih'ten duymak Semih adına artı puandı. Ancak yine de evin içinde yaşadıklarına inanası gelmiyordu bir türlü. Ta ki son söylenenleri duyana dek. Kan lekesi gerçekse bu her şeyi değiştirebilirdi. İlk defa olaylarla alakalı olarak farklı bir delil demekti. Ayrıca Semih'in hem masumiyeti hem de anlattığı birçok şeyin doğruluğu ispatlanabilirdi.

Heyecanla,"Tam olarak nerede buldun?"diye sordu,"En alt kattaki koridorun sonunda mı?"

Semih, "Evet,"dedi,"koridorun sonundaki duvarda gizli bir kapı var. Onun arkasında." Daha sonra birden irkildi. Kenan, koridorun sonunu neden sormuştu? Nereden biliyordu?

"Bizim oraya görmemiz, kendimiz incelememiz gerek. Aksi halde hiçbir anlam ifade etmez anlattıkların!"

Semih, "Tabii ki,"dedi,"istersen şimdi gidelim."

Kenan hemen telefonuna davrandı. Arda'ya gereken malzemeleri alarak, kimseye çaktırmadan yola çıkmasını söyledi. Ardından apar topar arabaya bindiler.

Semih merakla Kenan'ı izliyordu. Bir yandan da gördüğü kan lekesinin yine bir halüsinasyon olmaması için içinden evrene mesaj yolluyordu. Aksi halde Kenan'ın bir daha kendisine inanması imkansızdı.

Yol üzerinde Arda'yı buldular. Arda, elinde çanta ile arabaya yaklaştı. Ön koltukta oturan Semih'i görünce şaşırdı. Arka koltuğa geçti. "Hayırdır şefim,"dedi,"bir durum mu var?"

Kenan, "Birazdan anlayacağız olup olmadığını,"diye karşılık verip Beyaz Ev'e doğru devam etti. Eve giden yol ayrımına gelince farlarını kapattı. Arabayı çalılıkların içerisine doğru kamufle olacak bir şekilde park etti.

Semih'in yönlendirmesiyle ses çıkarmadan eve girdiler. Doğrudan en alta yöneldiler. Kenan,"Dışarıyı izleyen kamera kayıtları hangi odada?" diye sordu. Semih, alt kattaki sistem odasına çevrilen odayı gösterdi. Bunun üzerine Kenan Arda'ya, "Sen kayıtlarla ilgilen,"dedi,"hem yedeklerini al hem de bizim girip çıktığımız anları sil."

Semih, Kenan'ın neden böyle bir şey yaptığına anlam veremedi. Nedenini sormak istedi ancak vazgeçti.

Arda sistem odasına girdikten sonra Semih ve Kenan devam ettiler. Sessizce koridorun sonuna ulaştılar. Kenan merakla Semih'i izledi. Semih, güçlü bir omuz darbesiyle gizli kapıyı itekledi. Açılan gizli kapıyı gören Kenan, "Çok profesyonelce yapılmış,"diye fısıldayarak şaşkınlığını gizleyemedi.

Artık içerideydiler. Semih, kendi aldığı ışık takımını kenara çekti. Kenan, çantasından çıkardığı düzeneği hemen kurdu. Mavi ışığı yaktı. Önce birkaç köşeye doğru hızlı bir şekilde ışığı tuttu. Banyoyu genel olarak gördü. Daha sonra, "Neresi?"diye sordu.

Semih, mor ışığa doğru parmağını uzatarak küvetin sağ alt kısmını gösterdi. Bunun üzerine Kenan dizlerinin üzerinde yere çöktü. Semih'in işaret ettiği yere doğru yaklaştı. Semih de kendini alıkoyamadı. O da aynı şekilde yere çöktü ve uygun bir mesafeye kadar kafasını uzattı. Gerçek polis gereçleri ile görünüp görünmeyeceğini çok merak ediyordu.

Kenan, mavi ışığı küvetin altında bir süre gezdirdi. Daha sonra belirli bir yerde sabit tuttu. Sabit tuttuğu yerde dalgalanmalar oluşmuştu.

Semih büyük bir heyecanla bekliyor ve Kenan'ı izliyordu. Kenan, elindeki bıçağa benzer başka bir aleti dalgalanmaların olduğu yere sürttü. Hemen ardından aletin ucunu ışığın merkezine doğru yaklaştırdı.

"Haklıymışsın Semih. Bu bir kan lekesi."


İnönü'den Önceki Beyaz Ev | Semih KılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin