40

41 6 0
                                    

Kenan'ın eğilmesinin ardından diğerleri de hemen arkasına sıralandılar. Herkesin gözü yaklaşık 1 metre yükseklikteki kapıdaydı. Kapının arkası karanlıktı. Kenan,"Fener,"dedi,"el feneri benzeri ışıldaklara ihtiyacımız var."

Semih hemen Halil'e baktı. Halil, "Hallediyorum Semih Bey,"diyerek yine çıktı. Bu esnada Kenan cep telefonunun ışığını açarak etrafı inceledi. "Epeyce dar görünüyor,"dedi,"sürünmemiz gerekebilir."

Semih, "Ne gerekiyorsa yaparız,"diye karşılık verdi.

Kısa bir süre sonra Halil 2 tane el feneri ile geri döndü. Fenerleri çoktan yakmıştı. Birini Kenan'a diğerini de Semih'e uzattı.

Kenan, el fenerini içeriye doğru tuttuktan sonra kafasını uzattı. Geçidin içine baktı. "Hazır mısınız?"

Arda, "Hazırız tabii ki şefim!"diye karşılık verdi.

Semih, "Halil, ne olur ne olmaz,"dedi,"sen burada kal. Başımıza bir şey gelirse yardım çağırırsın."

Halil, "Aman kötü konuşmayın Semih Bey,"dedi,"tabii ki beklerim."

En önden Kenan sürünerek geçide girdi. Arkasına Semih takip etti. Son olarak Arda geçerken sıkıştı. Daracık yerden minnacık bedeniyle sıkışmıştı. Zorlandı. Halil arkasından itekledi. Epeyce bir zorlanarak içeriye süzüldü.

Geçit ters bir huniye benziyordu. İlerledikçe genişliği ve yüksekliği artıyordu. Zemin betona yakın bir sertlikteydi. Dikkatli bir şekilde, el fenerlerinin ışığı altında bir müddet süründüler. Bir süre sonra her tarafı pas tutmuş, dikey bir demir merdivene denk geldiler. Kenan fenerle merdivenin aşağısını kontrol etti. Yaklaşık 10 metrelik bir yüksekliktelerdi. Arkasına dönüp ayaklarını merdivenin ilk basamağına yerleştirdi. Ardından inmeye başladı. Semih ve Arda da Kenan'ın peşinden devam ettiler.

Merdivenin sonuna geldiklerinde sanki ilk çağlardan kalma bir yeraltı şehrinde gibiydiler. Sert bir taşın ortası oyulmuş, iki kişinin ayakta rahatça ilerleyebileceği kocaman bir delik açılmıştı. Arda, "Mustafa Kurtul'un bahsettiği tünel bu olmalı,"dedi,"baksanıza kaç metre derinliğe indik. Ayrıca kocaman!"

Kenan, el feneriyle bir süre etrafı inceledi. Aynı hareketi Semih de yaptı. "Bu tünelin çıktığı yer bizim için önemli,"dedi. Ardından hızla yürümeye başladı.

Kenan ve Arda, Semih'in arkasından devam ettiler. Arda ilerledikçe büyük bir tedirginlik yaşıyordu. Ne olur ne olmaz diyerek tabancasını belinden çıkarmış ve dolduruş yapmıştı.

Tünel uzunca bir süre devam etti. Bir süre sonra aşağıya doğru bir eğim aldı. Belirgin bir şekilde daha derine iniyorlardı. Semih, ormanın eğimini hatırladı. Büyük bir ihtimalle ormanın altındayız diye düşündü.

İlerledikçe tünelin içerisinde rutubet çoğaldı. Terlemeye başlamışlardı. Aynı şekilde nem kokusu da nefes alışlarını zorlaştırıyordu. Ama yine de hızlarını kaybetmediler. Tünelin sonuna doğru devam ettiler.

Kısa bir süre sonra tünelin sonundan sesler gelmeye başladı. Semih sesleri duyar duymaz durdu. Kulak kesildi. Derinden, boğuk boğuk sesler geliyordu. Bir süre sonra o seslerin ne olabileceğini tahmin etti. Aynı sesleri Kenan ve Arda da duymuşlardı. Hızla ilerlemeye devam ettiler. Sesler çoğaldı. Hızlarını arttırdılar. En sonunda tünelin sonuna vardılar. Etraflarına bakındılar. Duydukları seslerin neden kaynaklandığını anladılar.

Tünelin sonu, ormanının bittiği ve boğazın başladığı bir kayalıkta son bulmuştu. Etraflarında taş yığınları ve o yığınlara vuran dalgalı sular vardı. Semih, dalgaları izlerken, "Tahmin etmeliydim,"dedi,"doğrudan denize açılan bir kaçış."

Arda, "Vay canına,"dedi,"ne ara denize çıktık."

Kenan da etrafına bakınıyordu. Sanki terk edilmiş, sanki kimsenin keşfetmediği bir koyun içerisindelerdi. Az ilerde, kenarları ve ayakları yosun bağlamış ahşap bir yapı vardı. Bu yapı sadece küçük bir kayığın yanaşabileceği büyüklükteki bir minyatür limandı. "Demek ki bunun içinmiş bu tünel,"dedi,"evden gizlice çıkabilmek için." Parmağıyla limanı gösterdi.

Semih ve Arda limana baktılar. Arda, "Yanaşmış bir kayık yok,"dedi,"ayrıca bazı yerleri yosun tutmuş. Uzun zamandır kullanılmıyor sanırım."

Kenan bu kez, kayalıkların hemen yanından ormana uzanan patika bir yol fark etti. Kayalıkların bir kısmı sanki doğal bir merdiven gibi sıralanmıştı. Merdivenler ormanın başlangıcındaki çalılıklarda son buluyordu. "Sadece denize değil, ormana da gizli bir geçiş var buradan!"dedi. Parmağıyla kayalıklardan yapılma merdivenleri gösterdi.

Arda, "Çok zekice,"diye karşılık verdi,"ister ormanda ister denizde kaybol!"

Kenan, "Parçalar..."dedi, "parçaları kameralara ve yerleştirdiğimiz ekiplere yakalanmadan ormana bırakmak için de müthiş bir yer burası!"

Semih ise hiçbir yorum yapmadı. Sadece dedesinin bu tünelle tam olarak neyi amaçladığını düşünüyordu.

Arda, "Şefim burada bir araştırma yaptıracak mıyız?"dedi,"parmak izi falan?"

Kenan, "Bence şimdilik gerek yok,"dedi,"burayı bulduğumuzu başkaları duymasın."

Daha sonra Semih'e baktı. Onun düşüncelerini merak ediyordu. "Sen ne düşünüyorsun Semih?"

Semih, "Bence de gerek yok,"diye yanıtladı,"ayrıca başka bir işimiz daha var."

Kenan, "Ne işi?"diye sordu.

Semih, "Diğer inşaat,"dedi,"dedem aynı anda iki inşaat yaptırmıştı. Bence diğer inşaat da buna benzer bir tünel olabilir. Bir an önce onu da bulmalıyız."

İnönü'den Önceki Beyaz Ev | Semih KılıçsoyWhere stories live. Discover now