39

40 7 2
                                    

Arda, "Vay canına..."diye tepki gösterdi, "yani habire birbirimize denk gelmemiz bundan dolayı mıydı?"

Semih, "Evet,"diye karşılık verdi.

Kenan, "Ama üst katlar. Pencerelerden rahatlıkla atlayabilirsin. En fazla yaralanırsın,"diyerek araya girdi.

Semih, "Zaten önemli detay da bu kat,"dedi,"en alt kata geçiş merdivenlerinin hepsinde aslında kapılar var. Kapılar ardına kadar açık durduğu için hiç dikkatimizi çekmedi. Yani o kapılar kilitlendiği zaman bu hattan çıkabilmek imkansız!"

Halil, "Yıllardır buradayım, ilk defa bu detayı fark ediyorum Semih Bey,"dedi.

Semih, "Her şey dahice planlanmış,"dedi,"dedemi çok küçümsemişim."

Kenan, "Peki ya tünel,"dedi,"tünelin manası ne?"

"Tünelin manası belli. Gizli bir çıkış. Belki de evden kaçış..."

Arda, "Ben bu evden bayağı tırsmaya başladım,"dedi,"bu nasıl bir iş arkadaş. Her yere baktık tünelle alakalı ufacık bir iz dahi bulamadık."

Arda'nın veryansını üzerine birden Kenan gözlerini Semih'e dikti. Semih de dönüp Kenan'a baktı. Aynı anda birbirlerine bakıp mırıldandılar. "Bir yer hariç!"

Halil, "Nereye bakmadık ki Semih Bey?"diye sordu,"tüm odalara teker teker girdik."

Semih, hızla en yakınındaki kapıya yöneldi. "Ben biliyorum nereye bakmadığımızı."

Ardından Kenan devam etti. "Ben de biliyorum!"

Arda ve Halil kalakaldılar. Birbirlerine bakındılar. Arda, "Şu konuşulanlardan bir şey anladıysam..."diye söylendi.

Halil, "İnanın ben de sizin gibiyim Arda Bey,"diye karşılık verdi.

Bulundukları odadan ana koridora çıkmaları bir hayli zaman aldı. Labirent odalar yüzünden farkında olmadan başka odalara geçiş yaptılar. Birkaç deneme yaptıktan sonra ana koridora çıktılar.

Semih ve Kenan hedeflerini biliyorlardı. Hızlı adımlarla koridor boyu yürüdüler. Arda ve Halil peşlerinden devam ettiler.

Koridorun sonuna vardıklarında Semih ve Kenan boş duvara bakıyorlardı. Arda ise hemen yandaki merdivenlerin yarısına kadar çıktı. Merakla üst kısma baktı. "Haklısın Semih, buradaki merdivenlerde de kapı var." Ardından geri indi. Duvarın önünde duran Kenan ve Semih'e baktı. "Ee, burada başka bir oda ya da geçit yok. Neye bakıyorsunuz öyle?"

Semih, "Sen öyle san!"dedi ve birden duvara doğru atıldı. Omzuyla duvara bir darbe vurdu. Duvardaki gizli kapı aralandı.

Arda, "Oha!"dedi,"bu kapı da nereden çıktı böyle! Kan lekesi bulduğunuz yer burası mıydı?"

Halil,"Gözlerime inanamıyorum Semih Bey!"diye tepki gösterdi, "burada kapı varmış! Ayrıca kan lekesi ne?"

Semih, ağrıyan omuzunu tutarken, "Yıllardır buradasın ama ben senden daha iyi biliyorum Halil!"dedi, "kan lekesini şimdilik boş ver."

Kenan ise söze hiç karışmadan kapıdan geçti ve lambayı yaktı.

Hep birlikte içeriye girdiler. Arda ve Halil merakla gizli banyoya bakılırlarken Semih ve Kenan çoktan banyo içindeki duvarları kontrol etmeye başlamışlardı. Duvarların içerisinde başka bir gizli kapı ya da geçit arıyorlardı.

Halil, "Burası ne zamandan beri varmış Semih Bey?"diye sordu.

Semih,"Bilmiyorum,"dedi,"bunu senin Beyefendi'ne sormak gerekir."

Arda, "Bu adam nasıl bir adam? Labirent ev, gizli banyo... Kafayı yememek elde değil,"dedi.

Kenan, "Bırakın şimdi çene çalmayı da ne var ne yoksa kurcalayın,"dedi,"şu baş belası tünelin varlığından emin olmalıyız!"

Banyoda ne kadar köşe varsa her yere bakındılar. Fayansların üzerine elleriyle vurup ses farkını yokladılar. Küvetin altı, klozetin kenarı, sifonun arkası; her yeri kontrol ettiler... Bakmadıkları yer kalmadı. Ama yine de tünelle bağlantısı olacak bir geçiş bulamadılar.

Heyecanla aramaya devam eden Semih umudunu kaybetmişti. "Yok, yok, yok..."

Arda, "Belki de tünele evin içinden geçiş yoktur,"dedi,"belki tünel hiç yoktur. Mustafa Kurtul bize yalan söylemiştir."

Halil sessizce konuşulanları dinledi. Tünelin başka nerede olabileceği konusunda zihnini zorladı.

Kenan ise son bir umutla etrafında döndü. Dönerek bütün duvarları ve tavanları yokladı. Kendince gözden kaçan bir detay arıyordu.

İlk dönüş turunu tamamladıktan sonra lavabonun sol tarafındaki askılıklar gözüne takıldı. Bunlar, daha önce hiç görmediği cinstendi. İki metal çubuk duvarın içine gömülüydü. Banyonun genel tarzına uyum konusunda aykırı bir duruşları vardı.

Yavaşça askılıklara doğru yaklaştı. İki uçtan da tutup kendisine doğru çekti. Duvara gömülü çubuklar kıpırdamadı. Daha sonra tam tersi bir istikamette ittirdi. Yine değişen bir durum olmadı.

Geri kalan herkes ses çıkarmadan Kenan'ı izliyordu. Kenan, askılıkları tutarak birkaç kez daha ileri geri yaptı. Ancak yine bir sonuç elde edemedi. "Boş yere şüphelendim,"diye mırıldanarak askılıkları bıraktı.

Askılıkları bıraktığı esnada elinde bir elektriklenme oldu. Çıt çıt çıt diye sesler duyuldu. Ellerini çırparak elektriklenmeyi giderdi.

Arda, "Şefim ne kadar stres yaptıysan elektrik saçıyorsun,"dedi.

Kenan, "Yıldırım kıvamına gelmek üzereyim!"diyerek karşılık verdi. Sırtını askılara döndü. Tam adım atacakken birden durdu. Yan dönüp son kez elini çubuklardan birine götürdü. Temas etmek üzereyken yine elektriklenme oldu. Bu durum tuhafına gitti. Diğer çubuğa uzandı. Temas edecek kadar yaklaştı. Çıt çıt... Yine elektriklenme...

Bir süre öylece bekledi. Aklından uçuk kaçık fikirler geçti. Gözünü askılıklardan ayırmadı. Sonra, "Neden olmasın? "diye içinden geçirdi. Hemen ardından Semih'e döndü ve "Bana yarım metre kadar bir kablo bulabilir misiniz?"diye sordu.

Semih, karşılık vermeden Halil'e baktı. Halil, "Ben hemen hallederim Semih Bey!"dedi ve dışarı fırladı.

Arda, "Kabloyu ne yapacaksın şefim?"diye sordu.

Kenan, "Üzerimdeki fazla elektriği topraklayacağım,"diye karşılık verdi.

Arda, Kenan'ın ciddi mi olduğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamadı. "Bahçede çıplak ayakla gezeriz şefim,"dedi,"topraklamaya birebir. Kabloya falan ne gerek var?"

Kenan herhangi bir karşılık vermedi. Semih ise sessizce bekliyor ve Kenan'ın aklından neler geçtiğini merak ediyordu.

Kısa bir süre sonra Halil elinde bir kablo ile geldi. Kenan'a uzattı.

Kenan, kablonun bir ucunu bir askılık çubuğuna, diğer ucunu diğer askılık çubuğuna doğru uzattı. Kablonun telleri askılıklara değince bir anda herkesi tedirgin eden mekanik bir ses duyuldu. Ses, bir kilit sisteminin açılma sesi gibiydi.

Semih ve Halil merakla sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştılar.

Arda, "Duydunuz mu, duydunuz mu?"diyerek heyecanla seslendi. Etrafına bakındı.

Kenan, gözlerini büyüterek askılıkların hemen altına baktı. Beton zemine doğru küçük bir aralık gördü. Hemen eğildi. Aralanan yarım kapıyı gördü. Eliyle kapıyı itekledi. Kapı sonuna kadar açıldı.

"Galiba tünelin geçişini bulduk!"

İnönü'den Önceki Beyaz Ev | Semih KılıçsoyWhere stories live. Discover now