✽6✽

15.4K 817 66
                                    

Yeni kapağa bayıldım. Büşra'nın ellerine sağlık, çok teşekkür ederiiiiim❤ 

Multimedia'da Eddrick&Eva&Marcus var, bölüm şarkısını da dinleyiiiin. 

Keyifli okumalar ^.^

Sekizinci kez sorduktan sonra saymayı bıraktığım, "Ayağını sallamayı keser misin?" sorumu bir kez daha tekrarladığımda her söylediğimde olduğu gibi sallamayı kesmiş, önündeki yardımcı kitaptan beyaz kağıda bir makaleyi geçirmeye devam etmişti. 

Tam da tahmin ettiğiniz gibi birazdan çığlık atarak kütüphaneden kaçmayı planlıyordum. Hayır, onunla çalışmak tahmin ettiğimin kat ve kat üstünde bir derecede çekilmezdi. Muhtemelen biz projeyi bitirmeden ben aklımı yitirecektim. O da böylelikle birilerini sinir etme çabasını bir tarafa bırakır ve projeye daha kolay odaklanabilirdi. 

Saatime baktığımda öğle teneffüsünün bitmesine 6 dakika kaldığını görmemle neredeyse sevinç çığlığı atacaktım ki dudaklarımı birbirine bastırıp, sevincimi içimde yaşamaya karar verdim. Önümdeki yazıyı yazmaya devam ederken göz ucuyla Eddrick'e baktığımda bütün dikkatini önündeki kağıda vermiş olduğunu gördüm. Tamam, sanırım onu tanımadan yargılamıştım. Rahatsız edici davranışlarını saymazsam, katlanılabilirdi. 

Belki.

Elindeki kalemi masaya sertçe attığında kafamı kaldırdım. Arkasını sandalyeye yaslayıp önünde kollarını bağladıktan sonra "Sıkıldım." diyerek nefesini dışarı verdiğinde onun bu haline gülmemek için dudaklarımı sertçe birbirine bastırmam gerekmişti. Bende elimdeki kalemi bırakarak onun gibi arkama yaslandım ve önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. 

"Bitirebiliriz?" diye bir soru yönelttiğimde kütüphanenin içinde gezen gözlerini bana yöneltip sessizce suratımı inceledi. Saniyeler içinde kızaran suratımı önemsemeden kalemlerimi toplamaya başladım. Bakışlarının hâlâ üstümde olduğunu hissedebiliyordum ve buna bir anlam vermem çok zordu. Onu her ne kadar 'Ne bakıyorsun?' diye terslemek istesem de bunu yapmayıp, eşyalarımı topladıktan sonra ayağa kalktım ve "Gidiyorum." diye belirttikten sonra cevap vermesini beklemeden kütüphaneden çıktım.

Ah. Beni deli ediyordu. Her şeyiyle bunu başarıyordu. Bakışlarıyla, tavırlarıyla, konuşmasıyla. Daha ne kadar dayanabilirdim, bilmiyordum.

*

"Dışarı mı çıksak?" 

Kafamı çevirip, karşımdaki koltukta oturan Marcus'a baktığımda kısaca "Hayır." dedim ve dikkatimi tekrar araştırma yaptığım bilgisayarıma çevirdim. Bugün biraz araştırma yapıp onları kağıda yazdıktan sonra yarın birlikte temiz kağıda geçirmek üzere Eddrick ile anlaşmıştık. Ama tabiî ki Marcus beni rahat bırakmamak için verdiği yeminine sadık kalıp odamda oturuyordu. Zaten Eddrick yüzünden bugün yeterince gerilmiştim, en azından evde biraz rahat olabilirdim. Evet, Marcus olmasaydı olabilirdim. 

"Yemek söyleyebilirim?" diye bir öneride daha bulunduğunda bu sefer sert bir şekilde suratına baktım. Omuz silkip umursamazca bakışlarını benden çekip telefonuna diktiğinde gözlerimi devirip bende tekrar bilgisayarıma odaklandım. 

Araştırmamın yarısına geldiğimde, ne zaman yanıma gelip oturduğunu fark etmemiştim bile. Harika, bugün cidden şanslı günümde değildim. 

Orada yokmuş gibi yazımı yazmaya devam ederken boynuma yaklaşıp bir öpücük kondurdu. Tepki vermeyecektim, hayır. İstediği de buydu zaten. Dikkatimi ona verip sinirlenmemi istiyordu. Beni sinir etmekten zevk aldığını biliyordum. Ama hayır, tepki falan vermeyecektim. Muhtemelen bir süre sonra pes edip dışarı çıkardı zaten. 

EVA ✽Where stories live. Discover now