✽10✽

13.6K 720 57
                                    

Bölüm ChevyImpala içiiin. Yorumların beni mutlu ediyor, umarım beğenirsin canım çok öptüm :')

Multimedia'da Marcus ve Eva var. 

Keyifli okumalaaar❤

Küçük çocuk kaşları çatılmış bir şekilde elinde duran oyuncak arabasının çıkmış tekerleğini yerine takmaya çalışıyordu. Eğer arabasını tamir edemezse, inatçı kız geldiğinde onu barbie bebekleri ile oynamaya zorlardı ve çocuk bunu istemiyordu. Bir kez de kendisinin istediği oyunları oynamak istiyordu fakat kız o kadar inatçıydı ki çocuk küçük kızı tam arabaları ile oynamaya ikna edecekken kendini bir anda elinde bebek ile, kızı da karşısında kıkırdarken buluyordu. Bu her ne kadar sinirlerini bozsa da kız karşısında kıkırdayınca bütün siniri hemen gidiyordu sanki.

Kızın gülümsemesini seviyordu. 

İleriden bir ağlama sesi duyunca kaşlarını daha da çatarak, kafasını kaldırdı ve bütün dikkatini sesin geldiği tarafa doğru verdi. Ağlama sesi daha da yakınlaştığında beklemeden ayağa kalktı ve sese doğru ilerlemeye başladı ta ki karşısında gözleri ağlamaktan kızaran kızı görene kadar. Kız önüne gelen saçlarını sertçe kulağının arkasına sıkıştırıp, parmaklarını gözlerine bastırdı ve hıçkırıklarını durdurmaya çalıştı. Bu sırada çocuğa iyice yaklaşmış ve karşısında durmuştu. "Kolyem," dedi kız bir hıçkırıktan sonra. "Kolyem kayboldu."

"Parkta oynuyordum bir anda boynumda olmadığını fark ettim." Bir kez daha içini çektiğinde parmaklarını sertçe tekrar gözlerine bastırdı. Çocuk kızın ağlamasını hiç istemiyordu fakat bir şeyde diyemiyordu. Hangi kolyeden bahsettiğini anlamıştı. Kıza doğum gününde verdiği, ucunda uğur böceğinin olduğu kolyeydi. Kaybetmesine biraz kırılsa da kızın bu şekilde ağlaması onu da üzmüştü.

"Ağlama." diye fısıldadığında kız alt dudağını sarkıtmış bir şekilde gözlerini önünde oynadığı parmaklarından kaldırıp çocuğa baktı. "Özür dilerim. Ben kaybetmek istememiştim."

Çocuk çekinerek bir adım daha yaklaştığında küçük elleriyle kızın küçük parmaklarını kavrayıp tekrar "Ağlama." diye mırıldandı ve bir anda oradan uzaklaşıp koşmaya başladı. Parka gidip, o kolyeyi bulacaktı. O zaman kızın gülümseyeceğini biliyordu. 

Gülümsemesini istiyordu.

Marcus 

Eva'nın bir anda sinirlenip, odadan çıkmaması için oturduğum yerden kalkıp karşısına geçtim ve "Biraz konuşabilir miyiz?" diye sordum.  Tamam, yaptığım şeyden belki pişman değildim ama en azından onun kalbini kırıp, kendisini kötü hissettirmek istememiştim. Yani zaten bir savunmam da vardı ve ben buna güveniyordum. En azından Eva'nın da inanacağını umuyordum. 

Her zamanki gibi sinirlendiğinde çatılan kaşları gecikmeden çatılmış suratıma büyük bir öfkeyle bakıyordu. Şuan bu haline gülmek istesem de dudaklarımı ısırarak gülmemeye çalıştım. Bana sinirli olduğum ve öfkemi kontrol edemediğim için kızıyordu ama kendisi de en az benim kadar öfkesini kontrol altına alamıyordu. 

"Senin konuşacak bir şeyim yok benim." diye bağırdığında gözlerimi devirip ellerimi cebime soktum ve gitmeyeceğimi açıkça belli ettim. Kapının önünden çekilip benim geçmem için yeterince yer bıraktığında kolumdan sertçe tutup "Çık dışarı." diyerek bir kez daha sesini yükseltti. Kolumu bu şekilde tutması beni sinirlendirse de çenemi sıkarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ben her ne kadar suçlu olmadığımı düşünsem de o öyle düşünüyordu ve şu durumda ona nazik davranmam gerekiyordu. Gözümün ucuyla tuttuğu koluma baktım ve derin bir nefes aldım.

EVA ✽حيث تعيش القصص. اكتشف الآن