4

159 17 30
                                    

Winter ve Calum birkaç gün konuşmadı. O birkaç gün içinde ikisi de birbirini düşündü. Fakat Winter Calum'ı düşündüğünden haberdar bile değildi. Calum ise İnsan olması haricinde Winter'ın onu düşünmeyeceğini biliyordu. Düşüncelerinde yanılmadığı nadir anlardan birindeydi. Tanıştıkları günden beri Winter ona bu nadir anları yaşattığı için bu sefer şaşırmadı ve o gelene kadar okul dolabının önünde bekledi.

Birkaç günde konuşmak yerine onu izlediği için gün içinde neler yapabileceğini ya da nerelerde bulunacağını tahmin edebiliyordu.

Winter kafası karışık bir gülümsemeyle ona -aslında dolabına- doğru yaklaşırken tahmininde yanılmadığı için kendisini tebrik etti. Gülümsemesine karşılık vererek dolabına yaslanmayı bırakıp açması için biraz uzaklaştı.

Kahkasının arasına birkaç sözcük sıkıştırdı. "Dolabıma korumana yetecek kadar önemli eşyalar koymuyorum, Calum."

"Ah, evet! Buraya kesinlikle dolabını korumak için gelmiştim. Nasıl anladın?"

Winter ufak bir kıkırtıyla dolabının kapağını kapattı, daha sonra ona döndü. "Neden geldin? Yani önemli bir şey mi oldu? Dolabımda nöbet tutmanı gerektirecek kadar." Tekrar güldü.

"Hayır, önemli bir şey yok. Sadece basketbol oynadığımız gün gerçekten eğlendiğimizi hissettim. Tekrarlayabilir miyiz diye sormaya gelmiştim."

"Bu sefer ne yapacağız? Voleybol?" Son kelimesiyle Calum'ın gülmesi bir oldu.

"Hayır. Bir basketbol maçı için iki biletim var. Arkadaşımla gitmeyi planlıyordum ama aramız açıldı ve bu yüzden de neden seninle gitmeyeyim dedim." Calum'ın basketbol maçına gitmek için aldığı bileti vereceği bir arkadaşı yoktu.

"İkinci planda olmam kırıcı olsa da bunu düşüneceğim." Gülümseyip elindeki bileti aldı. "Biri bende kalsın. Olur da işin çıkarsa ben giderim."

Calum Winter'ın ev adresine ya da telefon numarasına sahip olmadığı için onu buluşacakları yerde bekliyordu. O gelene kadar çalma listesindeki tüm şarkıları dinlemişti. Basketbolcular da maçlarını bitirmişlerdi. Ama Winter gelmemişti.

Calum biletini bir top haline getirip en yakınındaki çöp kutusuna attı, yanında duran banka oturdu. Yeni tanıştığı biri için bu kadar ümitlenmemesi gerektiğini biliyordu. Kimse için bu kadar ümitlenmemeliydi. Fakat Winter'ı düşündüğünde farklı hissettiren o şey, ona inanması için yeterli bir sebepti. Calum da bu sebebi göz ardı edemedi.

"Sanırım biraz geç kaldım." Calum, duyduğu sesin geldiği yere dönmedi. Ellerine bakmaya devam etti ve işaret parmağını dövmelerinin üzerinde gezdirdi.

Winter ondan cevap alamayınca yanındaki boş yere oturdu. Başını omzuna yasladı. "Özür dilerim."

Calum ondan uzaklaşmak üzere banktan kalktı. "Sorun değil." Sorun olduğunu ikisi de biliyordu. "Seni evine bırakayım." Yine de onu gecenin bu saatinde yalnız bırakamayacak kadar seviyordu. Gittikleri yol güvenli olsa da olmasa da...

"Hayır. Beni eve götürmen için gelmedim buraya." Calum bir şey söylemeden donuk bakışlar attığında Winter banktan kalkıp ona sarıldı. "Gerçekten özür dilerim, seni üzmek istememiştim."

Winter'ın sarılmasıyla Calum, kafasını binlerce kez duvara çarpmışçasına sarsılmıştı bu yüzden o anki sözlerine ve hareketlerine ne kadar ters olsa da kendisine sarılan bedeni kollarıyla kavradı. Bir şey söyleyemiyordu çünkü ne söyleyecek bir şeyi vardı ne söylemeye gücü...

Winter başını yukarı kaldırıp ona baktı. "Bugün bende kal. Konuşarak sabahlarız ve birkaç günkü arayı kapatırız."

Calum gergin bir şekilde güldü. Winter onu her şekilde güldürmeyi başarıyordu. "Üzgünüm ki gelemem. Belki başka bir zaman?"

"Başka bir zaman olacak mı emin bile değiliz." Mırıldanarak başını tekrar göğsüne yasladı. Calum ne yaptığını bile bilmeden ellerini saçlarında gezdirdi, dokunduğu yerlere ufak bir öpücük bırakarak geri çekildi.

"Umarım misafir odanız vardır." Gülerek ona bakarken Winter kimsenin olmadığı sokağın her yerine yayılacak şiddette bir çığlık, Calum ise daha sesli bir kahkaha attı.

İkisi de gülmeyi kesip birbirlerine baktığında içlerini titretecek bir etkileşim yaşanmıştı. Fakat ikisi de bundan bahsetmek yerine susmayı tercih etti. Çoğu zaman olduğu gibi...

Heaven In Hiding :: HoodWhere stories live. Discover now