7

122 12 11
                                    

Calum Winter'ı eve bırakalı sadece üç saat olmuştu. Üç saat boyunca ne onu kafasından atabilmiş ne de elini tutuyor oluşunu. Gözlerine bakışını ve her rüzgar estiğinde kalbinin ritimlerini hızlandıran kokusunu unutmak mümkün değildi, ki o da unutmaya çalışmadı. Şarkı yazmadı, şiir yazmadı. Sonsuza dek bu geceyi hatırlatacak olan aya bakarak onu düşündü.

Tüm benliğiyle ve duygularıyla onu hayal etti. Görmeye can attığı gülümsemesiyle uyandığını düşündü. Fakat tüm bunların yaşanma ihtimali varsa bile zihnini kemirip duran düşünceleri buna izin vermeyecekti. Belki de hayatı boyunca canını en çok yakan şey bu olmuştu: sonunda kendisine değer veren birini bulup onu ulaşılamaz hale getirmek.

Tutsak olduğu düşüncelerden kurtulmak adına Winter'ı götürdüğü yere tekrar gitti. Buraya cennet demeliydi. Çünkü artık Winter da gelebilirdi ve huzur bulabildiği tek yerdi. Tabii onun için Winter'ın gelebiliyor olması yeterliydi.

"Bahsettiğin kadar güzel bir yermiş." Sersem bir gülümsemeyle başını yanına oturan kişiye, Winter'a, çevirdi.

"Uyuduğunu düşünüyordum."

"Ben de." Winter, dün gece olduğu gibi omzuna yaslandığında Calum kolunu ona sardı. Sonuçta hava soğumaya başlamıştı. "Annem ve babam neden habersizce dışarıda dolaştığım hakkında beni azarladı. Her zaman yaptıkları şey olduğu için alışkınım. Yani başa çıkabilirdim. Ama bu sefer kendimi rahat bırakmak istedim ve buraya geldim. Dediğin o mucizevi şey gerçekleşiyor mu kontrol edeyim dedim." İkisi de güldü.

"Ebeveynler her zaman bizi mutlu etmeyebiliyor. O yüzden sana bunun hakkında o kadar düşünmemeni tavsiye ederim."

"Burada, ay ışığının altında, herkesten uzakta, seninle birlikteyken neden böyle bir şeyi dert edeyim ki zaten?" Başını çekip onu oturdukları yere yatırdı. Bu sefer kalp atışlarını duyacak şekilde yanına uzandı. "Bu geceyi burada beraber uyuyarak geçirelim."

Gülüp her zaman yaptığı bir şeymiş gibi elini saçlarında gezdirdi. "Burada mı? Sabah seni donmuş bir şekilde bulacağımdan eminim."

Ona bir sır söylüyormuşçasına endişelendi ve yutkundu. "Eminim beni sıcak tutarsın."

Calum esen rüzgarın getirdiği o kokuyla beraber ona bakarken saçlarını okşamayı bıraktı. Bilinçli bir hareket değildi.

Birkaç dakika tartıştıktan sonra Winter, onu ikna etti. Sabah olduğunda tıpkı Calum'ın hayallerindeki gibi Winter ona gülümsüyordu. Güneş ise Calum'ın tüm gece Winter'ı ısıttığı gibi ikisini ısıtıyordu.

Hâlâ bir umut vardı. Sanırım.

Heaven In Hiding :: HoodDonde viven las historias. Descúbrelo ahora