KESİK 1

1.4K 57 22
                                    

"Sanki tüm hayatım boyunca, yanlış melodiyle dans etmiş gibiyim."

*

Elime bir jilet alıp kesemediğim bileğimi kelimelerimle kestim.

Kelimelerimle kurtulamadığım her şeyden, saçlarımı keserek kurtuldum. Omuzlarıma düşen saç tellerim, hem omuzlarımı, hem bileklerimi, hem de kalbimi kesip attı zaten. Aynada gördüğüm yansıma çökmüş bir kıza ait oldu. Zihnim ise bana oyun oynamaya bayılıyormuşçasına tam gaz devam etti felaket sonları hazırlamaya.

"Napayım işte, olmuyor artık böyle. Yük oluyorum... Öyle değil oğlum." İçeriden gelen telefon konuşması seslerini yok etme şansım olsaydı hiç düşünmeden sonsuzluğa uğurlamak isterdim. Çünkü artık bunlar benim sınırımı aşan şeylerdi. "Ne diyorum sanki ben? Karışmıyorum hiçbir şeylerine." Yeter artık, ne olur sus. Suçlu olan ben değilken benmişim gibi göstermekten vaz geç.

Anneannemin içeriden az önce yaptığımız kavganın ardından beni suçlayıcı cümlelerini duymamanın tek yolu kulakları kapatmaktı sanırım. Ona sığındım. Sessizliğe gömülmek isteyerek kapattım kulaklarımı. Ama bu sadece kalbimin isteğiydi. Bedenim hissettiği sinirden dolayı tam karşımdaki aynayı kırıp parçalamak istiyordu oysa ki. İçeriye gidip artık sadece bir yaşlı olmasının bile ona saygı duymamı sağlayamadığı kadına bağırmak istiyordum, avazım çıkana kadar. Onu yaşamak zorunda değildim, bunları duymak zorunda değildim, onu istemek zorunda da değildim.

Derince aldığım nefesin ardından ellerimi kulaklarımdan çekerek avuç içlerime bastırdım. "Temizlemiyor, ben de yaşlıyım. Onların arkalarını toplayamam ki." Pencereye yönelip başörtü iğnelerimi taktığım perdeyi tuttum. İki tane iğneyi çıkartırken üzerimdeki sweatın kolunu sıyırdım. Hiç düşünmeden bastırdım koluma. "Aldıklarını yemiyorum ki, param var, yiyeceğimi bile kendim alıyorum. Ama istemiyorlar." İğneleri bastırdığım noktadan dirseğime doğru çektim hızlıca. Hiçbir acıyı hissetmedim o saniyelerde. "Siktir git o zaman." diye fısıldadım yere çökerken. Tekrarladım o çiziği kolumda. "İstenmediğinin farkındaydan siktir git artık."

Onun varlığını istemiyordum. Onun bu dünyada var olmasını kabul etmek istemiyordum. Onunla kan bağım olmasından nefret ediyordum. "Hayal sabah gidiyor akşam geliyor, sanki çocuklarının farkında. Akşama kadar ben çekiyorum." Bir çizik daha... Ve bir tane daha... Bilmiyorum, belki birkaç tane daha...

Odanın ortasında çöktüğüm yerde elimdeki iğnelerin yere düşmesine izin verdim. Sol kolumun üzerinde oluşmaya başlamış olan kırmızı çiziklerin acısı hafiften başladı o sırada. Ellerimi kapatmama gerek kalmadan kulaklarım sanki kendi kendine bir kalkan çekti. O nefret ettiğim ses hâlâ ulaşıyordu bana ama az önceki sinir yerini yavaş yavaş sakinliğe bıraktı. Kolumdaki çizik izlerinin üzerinden hafif hafif kan çıkmaya başladığında akmaması için yan tuttum kolumu. Ağlayamamanın verdiği öfke kanıma bulaştı ve boğazımda oluşan düğüm çözüldü. Dudaklarımın arasından bir hıçkırık kaçtığında sessiz olmak için çabaladım. Çünkü o zaman "Boş boş ağlıyor şimdi, sanki bir şey yapmışım gibi." cümlesini duyarsam eğer pek fazla sakin kalabileceğimi sanmıyordum.

Gözyaşlarının bu sefer yüzüme akmasına izin verdim. O fiziksel acı sol koluma yayıldı, kesiklerin sızısını hissettim iliklerime kadar. Ama bu sefer rahatlamış hissediyordum. Rahatlamış ve uyumaya hazır... Ayağa kalktım, kolumdaki kanın akmasını istemediğim için gömleğimin hiç takmadığım fularını aldım elime. Dirseğime kadar oluşan o çizginin üzerindeki kanı hiç silmeden üzerine sarmaya çalıştım fuları. Onunla beraber akmıştı şimdilik zehir. Kolumda bir yangın varmışçasına yanıyordu bu çizikler. Ama geçeceklerdi, bir gün geçmek zorundalardı.

Telefonuma kulaklığı takıp şarkıyı açtığımda ne olduğuna pek de dikkat etmedim. Tek ilgi odağım gerçekten de sadece kolumdu. Arkamdan bunu dayımla olan telefon konuşmasında sinirle söyleyeceğini bilsem de odamın kapısını sertçe kapattım, kulağımdaki yüksek sesli müzikten dolayı duyamasam da sert olduğuna emindim. Ancak odanın kapısının sorunlu olmasından dolayı tam olarak kapanmadı, yine bir aralık kaldı orada. Umursamadım. Sweatin sardığım kolunu tekrar kapattım ve yatağımı açarak içine girdim. Saçlarım yüzümü örttü, anılarım ufak mutluluklarımı. Kaybettim.

O gün orada çok şey kaybettim.

Daha önceki günler gibi...

*

Kesik izleri öyle hemen geçmiyormuş...

KESİK // TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now