1. BÖLÜM Yıllar Sonra

1K 54 67
                                    

    ÖN SÖZ;

        Seni kim daha çok seviyorsa,seni en iyi o cezalandırır.

Hicran & Refhan









1.BÖLÜM YILLAR SONRA

Refhan... Refhan lütfen gitme hayır gitme annem gibi beni bırakma dayanamam!

Son kez sürgülü kapıda gözlerimi gezdirdiğim de o kapıdan çıkmasını hayal ettim ama olmadı o çoktan gidiyordu, şimdi içimde bu kadar aşk varken bu kadar büyük sevginin yaraları şimdi oluşuyorken boğazımda ki düğüm daha da sıkıca daraldı. Ve aramızda koca bir 3,940,4km kaldı... Merdivenli yokuş kendimi mahallenin simgesi olan büyük ana binanın karşısında bulduğum da öylece duruyordum, ne tek bir adım atmaya gücüm vardı ne de gözlerimden daha fazla yaş akmasına. Kollarım arasında ki ekmek paketini sol yanıma sıkıca bastırdığım da dizlerimin acısını hissettim dizlerim gibi, gözlerim de yanıyordu gözyaşları dökmekten yutkunmak istedim onu bile yapamadım. Ben zaten ne yapabiliyordum ki? Ben ne başarabiliyordum ki? Sevdiğim karşılıklı birbirimizi sevdiğimiz adamın gitmesine bile engel olamadım ben, ben onu kaybettim sonsuza dek kalbimize gömülür yaptık bu aşkı ben onun haylaz ela gözlerini onun kocaman saf aşkını ben ikimizin şarkısını kaybettim. Dudaklarım titriyordu zaten buraya kadar nasıl geldim hatırlamıyordum bacaklarım sanki onunla aramızda ki kilo metleri kapatmak için, aylarca yürümüş gibi titriyor ve ağrıyordu akşamın karanlığında ki merdivenli yokuş sokaklarını izledi gözlerim. Yaz aylarında kalbimin üşüdüğünü hissettim kalbimi esir alan rüzgârlar tenimden sıyrılıp kısa saçlarım arasında, dolaşmaya başladığın da eski ana binanın duvarına güçlükle yaslanarak dengemi tekrar kurdum. Titreyen dudaklarım arasında nefes almaya çalışıyordum gözlerimi sıkıca yumduğum da dudaklarımı esir alan titreme ellerimi ve bedenimi de, beraberin de etkisi altına yavaşça almaya başlıyordu hissediyordum. Merdivenli yokuşun balat kokan mahalle kokusunu ciğerlerime hızla çekmeye çalışıyorken, ekmek paketini sol yanıma daha da bastırdım sanki benim kalbimin ağrımasına iyi gelecekmiş gibi daha da sıkı bastırdım.

" Dayanamıyorum sen başkasını severken seni sevmeye sen başkası için canını yakarken gözlerim önün de acı çekmene dayanamıyorum hicran..."

Gözlerimi daha da sıkı yumduğum da kulaklarım da, beynimin içerisin de, kalbimde, mahallede, merdiven basamakların da ve koca İstanbul şehrinin içerisin de sesi yankılandı. Dengemi sağlamak için tutunduğum eskimiş binanın duvarından parmaklarım kaydığın da yaralı dizlerimin üzerine tekrar düştüm, ela rengi haylaz ela gözleri kalbimi bi kurşun gibi delip geçti dediği sözler ise bu kurşunu daha da ağırlaştırdı. Ruhum o kadar bedenimin içerisin de çığlıklar atıyordu ki ama bedenim sadece dışarıdan usulca ağaçların koca yapraklarının altında kalan parkı izliyordu, ruhumda ki çığlıkları saatlerce bağırmak istedim satırlarca yazmak istedim bu çığlıkları. Bu hikâyede Refhan gitmemişti sadece onunla birlikte Hicranın ruhu 'da gitti onun ellerini yaralı ellerini tutarak bende gittim, tüm benliğim kalbimin içerisinde ki tüm hayat neşem onun ellerini tutarak beraberin de gitti. Şimdi arda kalan sadece boş nefes alan ölü gibi hayatsız, ruhsuz, renksiz , Refhansız... Kalan bir bedendi sadece ne ben Refhansız olabilirdim ne de o Hicransız bizim kalbimiz birbiri üzerinde atıyordu artık, yapamazdık Hicran ile Refhan ayrı yazılamazdı ben şımarık adi herif olmadan o banka oturamazdım. Ben şımarık adi herif olmadan fırına adım dahi atmayı geç bakamazdım bile, ben o şımarık adi herif olmadan kütüphaneye giremezdim, ben o şımarık adi herif olmadan gömülür şarkısını dinleyemezdim ben onsuz artık nefes alamazdım. Ağlamaktan artık gözyaşları dökemeyen gözlerimi parktaki banktan aldığım da gökyüzüne çevrildi bakışlarım, o artık bu şehirde değildi o benim yanımda değildi tek ona sahip olduğum yer aynı gökyüzüne bakmamızdı gözlerimizin tek buluştuğu yer artık gökyüzü olacaktı. Haylaz ela gözlerinin şımarıklık ile parladığı gözleri artık onları yıldızların parlaklığı temsil edecekti ve ben artık onlara bakarak, kitabımızdan mısralar okuyacaktım ekmek paketini kalbime ne kadar bastırırsam o kadar hıçkırıklara boğuldum. Özgür bıraktım dökülen yaşları özgür bıraktım duygularımı özgür bıraktım, kalbimin şımarık aşığını çok acıyordu aramızda ki kilometrelerin uzaklığı kadar acıyordu.

GÖMÜLÜR 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin