Bölüm 13|• "Ne Zamandır Sendeyim."

4.4K 505 125
                                    


Uzun ve deliksiz bir uykunun ardından yeşil gözlerini araladı 113. Ağırlaşmış yeşillerini kırpıştırdı ve yaklaşık on iki saat süren uykusunun ağırlığını üstünden atmak için uğraştı. Bulanıklaşan görüşü yavaşça yerini netliğe bırakırken gördüğü ilk şey pek çok kez içinde yaralı bulunmaktan aşina olduğu odanın beyaz tavanıydı. Kollarını kıpırdatmak istese de kendini çok halsiz ve güçsüz hissediyordu. Hala nefes almakta zorlanıyor, bu eylem ise fazlasıyla onun canını yakıyordu. Sertçe yutkunduğunda aklına dün geceye dair kesik kesik görüntüler ulaşmaya başlamıştı.

İstemsiz olarak başını sol yanına yatırdı ve dün gece Görkem'in uyuduğu koltuğa baktı. Onu orada uyuyor bulacağını düşündüğünden kanepenin boş olduğunu görmek dudaklarını birbirine bastırmasına neden oldu. Orada olacağını düşünmüştü ve bunu istemişti de, şimdi orada olmadığını görmek onu gerçek dünyaya sert bir şekilde geri getirmişti. Kendi bir gülüşe kapılıp hiç bilmediği diyarlara doğru sonsuz bir yolculuğa çıkmıştı ama içten içe biliyordu bunun bir sonu olmadığını, olmayacağını.

İçini saran karamsar hislerle birlikte bakışlarını tekrar tavana çevirdi. Hem zaten çekiniyordu ki ondan, zarar vermese de zarar görmesine engel olmuyordu. O koltuğa çaresiz bir şekilde bağlıyken gözlerini kapatmış ve bir mucize beklemişti ama beklediği mucize gerçek hayatın peşinden sürüklediği bir kabustan ibaretti. Vücudunu saran ve ona ölmeyi diletecek acıdan kurtarmamıştı onu. Gözlerini araladığında göğsünün üstünde gördüğü o iğneyle bu acıyı çekmektense ölmeyi dilemişti. Canı çok yanmıştı, kalbi binlerce parçaya ayrılmıştı ama hiçbir şey onu hayal kırıklığı kadar derinden kesmemişti. Onlardan biriydi, onlardan biri olmamasına rağmen.

Bir süre daha düşündü, sonra ağırlaşan göz kapaklarına engel olamadığı için karamsar düşünceler eşliğinde tekrar uykunun karanlık kollarına teslim oldu. İki saat sonra tekrar uyandı, odanın içi zifiri karanlıktı bu sefer ama öncekinin aksine bu kez yalnız değildi odanın içinde. Kendi gibi hırıltılı nefes alışverişler değildi duyduğu fakat yine de odanın içinde birinin daha varlığını hissetmişti. Göğsü beyaz önlüklülere karşı hissettiği bir korku dalgasıyla sarsılırken üstündeki bakışların ağırlığıyla sol yanına baktı. Sandalyede oturan Serra'nın yüzünü abajurdan yayılan cılız sarı ışık aydınlatıyordu. Uzun kirpikleri gözlerine gölge düşürüyordu. Serra'nın dalgın gözleri 113'ün uyandığını çok sonra hissedebilmişti. Önüne düşen kıvırcık saçını kulağının ardına itti ve kendine bir çekidüzen verdi, sonra da en iyi bildiği şeyi yapıp gülümsedi. Elini uzattı ama tereddüt etti 113'ün yeşil gözlerinin ürkek bakışına, sonra bu tereddütünü cesarete çevirdi ve omzuna dokunup ona sıcacık ve içten, kocaman bir gülüş bahşetti.

Yeşil gözlerini birkaç kez kırpıştırdı 113, sonra da kurumuş dudaklarını ıslatıp minik ve yorgun bir gülümseme sundu Serra'ya. Hala yorgun, hala halsizdi. Hala acıyordu canı ve üzerindeki yorgunluğun ne kadar dinlenirse dinlensin geçmeyeceğini düşünüyordu. Sanki binlerce kiloluk yükleri taşımaya çalışırken ona ağır gelen yüklerin altında kalmıştı, ezilmişti. Yorgunluğunu başka türlü açıklayacak ve tarif edecek kelimesi yoktu.

Serra, 113'ün kolunu sıvazladı ve elini geri çekti. Bir süre ona baktı. Burada olduğu süre boyunca hala deneklere nasıl yaklaşması gerektiğini öğrenememişti. Uzak durması gerektiğini biliyordu ama kendine bir türlü hakim olamıyordu. Ellerini dizlerinin üstünde birbirine kenetledi ve stresle parmaklarını kütletti. 113'ün içinde bulunduğu durumu düşündü ve onu buradan çıkaracakları günü hayal etti. 'İyi olacaksın.' diye geçirdi içinden, 'Güzel günler göreceksin.'

113 de bu bakışlar karşısında içinde yeşeren taze umut tohumlarına engel olamadı, her ne kadar korksa ve tereddüt etse de bu insanlar gülümsüyordu. Onların kötü olduğuna, beyaz önlüklülerden olduğuna hiç ama hiç inanmak istemiyordu. Tam buna inanacakken bir gülümseme onu en başa döndürüyordu. Sanki onlar kötü olmazsa buradaki zulüm bitecek de her şey daha iyi ve daha güzel olmaya başlayacak gibi hissediyordu.

YASAK DENEYWhere stories live. Discover now